18.1

96 8 0
                                    

Jisoo her şeyi sessizce dinlemişti.

JS: Peki neden abi? Neden bana yalan söyledin? Seni kendime güvendiremedim mi, benden soğudun mu? Neden başına bunlar gelmişken bile her şeyi benden saklamaya çalıştın? Seni öldürmekle tehdit etmiş bu çocuk. Ya öldürseydi seni? Hiç mi düşünmedin Tanrı aşkına!

Ne dese haklıydı. Abisi olmama rağmen, bizzat ailemizle alakalı bir konuda ona yalan söylemiştim. Yeniden.

Ne söyleyeceğimi düşünüyordum ama hiçbir şey söylediğim yalanı destekleyemiyordu.

JN: Jisoo, öyle düşünme. Senden gizledi, çünkü sen babanın geleceği hususunda çok umutluydun. Her zaman babanın tekrardan evlenmesini istedin, sonuna kadar onun yanındaydın. Baban, senin için, yaşama tutunabilecek bir dal gibiydi. Verdiği her kararda onu destekler ve saygı duyduğunu söylerdin. Abine kızmaya hakkın yok. Bu kadar desteklediğin bir kararın ardından böyle bir sonuç çıkabileceğini sana söylemedi çünkü aklına geldiği zaman, resmen gözlerinin parladığı hayallerinin sonuçlarını görüp insanlığa umudunu kırmandan korktu. Aileni aklından silmenden korktu. Her şeyden soyutlanmandan korktu. Desteklediğin, uğruna neredeyse günlerini birbirine katarak uğraştığın bir şeyin öz abin -öz kelimesini bastırmıştı.- ve değer verdiğin insanların hayatına zarar vereceğini öğrendiğinde yüzünde oluşacak hayal kırıklığını görmek yerine, bunu ertelemek, yapabildiği kadar geç ve etkisi hafif yaşatmak istedi. Bunun için mi kızıyorsun? Bu kadar güzel ve masum bir kalbi olması onu suçlu mu yapıyor? Tanrım! Jisoo senin aklın yerinde mi? Dünyada ne kadar insan kendini yıpratacağını bildiği halde kardeşi için bunu yapar biliyor musun?! O adamın seni tüm kalbiyle sevdiğini bilmiyor musun sanki!

Tam ben kendimi savunacak bir şey bulamadığım için kahrolurken, aniden Jennie'den çıkan bu sözler beni tekrar kendime getirdi.

Jennie oturduğu yerden bana daha da yaklaştı, iyice sokuldu ve bir kolu ile daha da kendine yaklaştırdı.

-Bu çocuğun senin üzülmemen için kendini yıpratmasına kızamazsın Jisoo.

Jennie'nin üstümdeki kolunu kaldırıp elini tuttum ve ona döndüm.

-Kızmakla haklı Jendeuk. Ben bir abi olamayacak kadar korkağım.

JM: Youngjae, sen bir abi olamayacak kadar mükemmelsin. Yorma kendini.

Jisoo şaşkın gözlerle bir bana bir Jennie'ye bir de Jimin Hyung'a bakıyordu. O sırada elimi Jennie'nin elinden çektim ve yüzümü Jinyoung Hyung'a döndüm. O da Jisoo'ya bakıyordu ve düşünceli görünüyordu.

JS: Güzel, acelem olduğunu söylemiştim ama zaten önemi kaldığı da söylenemez. Herkes içinde söylemek istemedim ama babamız bir kadınla tan-

YJ: Her şeyi biliyorum. Onlar da biliyor.

Jisoo'nun şaşkınlıktan daha da büyüyen gözleri önce bana, sonra sırayla Jimin Hyung, Jennie ve Jinyoung Hyung'a çevrildi. Jinyoung Hyung ile göz göze geldiklerinde, Jisoo'nun yüzündeki şaşırmış sima silindi ve düşünceli bir hal aldı. Jinyoung Hyung'a bakmayı sürdürerek konuşmasına devam etti.

-Bu yüzden mi birbiriniz hakkında her şeyi biliyorsunuz yani? Ne var ne yok döktüğünüz için mi?

JY: Aslında o yüzden d-

JM: Kendimizi tanıyoruz, bazı konularda hemen birbirimize suç yüklemiyoruz ve en önemlisi ailemiz olsa senin gibi ters tepecek bir karakterimiz yok. Belki de hepimiz böyle olduğu için kolay anlaşıyoruzdur ha?

Şok olmuş gözlerle Jimin Hyung'a baktım. Gerçekten açıksözlüydü. Bunun üzerine Jinyoung Hyung, Jisoo'nun şaşkın bir ifade takınmış yüzüne baktı ve ardından bakışlarını yere çevirdi. Düşünceli bir ses tonuyla konuştu.

-Aslında, belki de birbirimizin yaşadıklarının sebebi olduğumuz.. Ve, tüm o olayların içinde bizzat bulunduğumuz.. İçindir ha? Ne dersin kardeşim?

Halamlara geldik, wifi olan tek yer ve sanırım bu wifi bulamazsam cumartesiden önceki son bölümüm :(( Bölümü yetiştirmek için ayak üstü ve hızla yazdım, bu sebepten dolayı biraz saçma gibi oldu. Yazdıklarımı en baştan bile okuyamadım ama kitabı boşlamamak için hemen atıyorum. Hepsi sizi bekletmeyi daha fazla istemediğim için, mucukss<33

HA BİR DE SPOİ VERMEYECEĞİM BU BÖLÜM, BAKMAYIN ÖYLE WŞXÇDŞDŞD

Kimsesizler/ MYG&KJNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin