Ertesi gün okula gitmeden önce müdür Mr.Morris’in vediği listeyi inceledim içinde gerçekten adını bile hiç duymadığım sporlar vardı ama benim ilgilimi çeken tek spor yüzmeydi. Küçüklüğümden beri suda olmak bana iyi geliyordu. Hatta bir keresinde anneme ‘’Suda çok kalırsam denizkızı olabilir miyim?’’ Diye sormuştum. Ne zaman moralim bozulursa, mutlu olursam her zaman kendimi suya atardım.
Çantamı hazırlayıp aşağı indiğimde kahvaltı sofrası hazırdı. Hemen oturup bir şeyler atıştırmaya başladım. Zil çaldığında çantamı alıp Erica ve Ronald’la vedalaştıktan sonra kapıyı açtım ve Brett’e sarıldım. Brett’le birlikte okula doğru yürümeye başladık.’’Dünden beri nasılsın bakalım.’’ ‘’Gayet iyim. O salakla uğraşmamaya karar verdim. Ben onu takmazsam oda beni takmaz yani değil mi?’’ ‘’Aynen öyle güzellik.’’ ‘’Haa bu arada spor olarak yüzmeyi seçtim.’’ ‘’Okulumuzun bir yüzme takımı var. Eğer koç seni beğenirse ki beğeneceğini düşünüyorum. Kesinlikle takıma girersin.’’ Evet okulun olimpik bir yüzme havuzu olduğunu görmüştüm ama yüzme takımı olacağı hiç aklıma gelmezdi. ‘’Beni yüzerken hiç görmedin ki belki sadece suyun içinde çırpınıyorum.’’ ‘’Hiç sanmam sende çook, çirkin ördek yavrusu havası var.’’ Diyip gülmüştü. Birden ciddileştince gülmesini durdurdu ve önüne bakarak yürümeye başladı. Sonra kendimi tutamayıp gülünce ikimizde gülmeye başladık. Onun bu hallerine bayılıyordum.
...
Okula girdiğimizde ‘’Brett sen çocukların yanına git. Ben Mr.Morris’e yüzmeyi seçtiğimi söyleyip geliyorum.’’ ‘’Tamam kantinde oluruz.’’ Diyip yürümeye başladı. Müdürün odasına geldiğimde içeriden konuşma sesleri geliyordu. Ama net olarak duyamıyordum tam daha iyi duymak için kafamı kapıya doğru yaklaştırıyordum ki içerideki ses kesildi ve ayak sesleri gelmeye başladı. Hemen kapıdan uzaklaştım ve yeni geliyormuş gibi yürümeye başladım. Kapı açıldı. Züppe önden müdür arkasından dışarıya çıktılar. Vay be okulun para kaynağı olunca müdür seni kapıya kadar geçiriyor demek ki diye düşünürken. Müdür ‘’Adacım sanırım seçtiğin sporu söylemek için mi geldin?’’ ‘’Evet Mr.Morris ben yüzmeyi seçtiğimi söylemek için gelmiştim.’’ Biz Mr.Morris’le konuşurken hala gitmemiş olan züppe gözlerini 1 dakika bile benden ayırmamıştı. Okulun zili çalmıştı ve koridorlar hızlıca boşalmaya başlamıştı. ‘’Tamam Adacım hemen koç Sue ile konuşurum ve antremanlara başlarsınız. Biliyorsun okulumuzun bir yüzme takımı var ve yarışmalar yakında başlayacak.’’‘’Evet efendim biliyorum.’’ ‘’Çıkışta koç Sue seni havuzda bekliyor olacak. Şimdi ikinizde derslerinize gidebilirsiniz.’’ Dediğinde züppe gözlerini benden ayırıp müdüre başıyla onay verdikten sonra sınıfa doğru yürümeye başladık. ‘’Demek yüzmeyi seviyorsun ha?’’ ‘’Evet.’’ ‘’Bende çok severim.’’ Bir ortak noktamız vardı ve sanırım benimle uğraşmaktan vazgeçmişti sohbet etmeye başladığına göre. ‘’Gerçekten mi?’’ ‘’Evet çünkü yapılabilecek en çıplak spor.’’ Diyip göz kırpmıştı. Hah! Salak şey bende düzeldiğini düşünmüştüm. Gözlerimi devirip adımlarımı hızlandırdığımda arkamdan ‘’Benden kaçamazsın bunu sakın unutma.’’ Demişti koridorda bizden başka kimse olmadığı için sesi yankı yapmıştı. Kendimi korku filminde gibi hissediyordum. Bir tek koridorun ışığının yanıp sönmediği kalmıştı. Sınıfın kapısına geldiğimizde özür dileyip yerime geçtim o ise tek kelime etmeye gerek duymadı.
…
Okul çıkışında havuza gittim. Koç orada beni bekliyordu. ‘’Ada sen olmalısın. Bende seni bekliyordum. Tanıştığımıza çok memnun oldum. Ne yalan söyleyeyim burası gibi lüks bir okula %100 burslu gelen kişi sayısı bir elin parmağını geçmez. Ve sende bunlardan biri olduğuna göre senden umudum çok yüksek’’ Vay canına bu beni gerçekten onure etmişti. ‘’Teşekkür ederim bende sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.’’ Diyip el sıkıştık. Koç elini yürümemiz için işaret ettiğinde yan yana havuzun etrafında yürümeye başladık. ‘’Biliyorsun bir yüzme takımımız var ve yarışmalarda yakında başlayacak. Normalde yüzme sporunu seçen herkesi 1 hafta deneme süresinden sonra takım için seçmelere sokarız. Fakat yarışmalara çok az kaldığı için senin deneme haftanı atlayacağız ve yarın takımdakilerle ufak bir yarış düzenleyeceğiz. Eğer kriterlerime uyarsan takımımız seni seve arasına alacaktır. Ama uymazsan sadece beden derslerinde girebileceksin havuza.’’ Hiç ses çıkartmadan dinliyordum. Arada bir anladığımı göstermek için kafamı sallıyordum. ‘’Takıma seçilirsen haftada 3 gün okuldan sonra antreman yapacaksın.’’ Biraz durdu ve devam etti. ‘’Takıma seçilir birde dereceye girersen bu bursun için çok yararlı olur.’’ Dediği an yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Ve ne yalan söyleyeyim umutlanmıştım.Bir süre konuşmadan yürüdük ve koç tekrar konuşmaya başladı. ‘’Eğer takıma girersen ve kurallara uymazsan 1 hafta boyunca antremanlara giremezsin antreman saati boyunca ceza odasında beklersin.’’ dedi. Kurallara uyan bir tip olduğum için bu kural beni pek ilgilendirmiyordu. ‘’Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Yarın okul çıkışında burada ol.’’ ‘’Tamam koç.’’ Diyip kafamı büyük bir heyecanla salladıktan sonra okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Yüzümde istemsiz oluşan gülümsemeye engel olamıyordum. Gerçekten mutluydum suda olmak beni mutlu ediyordu. Aheste aheste yürüyerek eve gelmiştim. Kapıyı anahtarımla açıp büyük bir neşeyle ‘’Ben geldiiimm.’’ Diye bağırdım. Erica kitap okuyor Ronald ise çalışma masasında bir sürü kağıtla boğuşuyordu. Bağırınca ikisi de irkildi. Dönüp benden yana baktılar. Neşeyle yanlarına doğru giderken Ronald endişeli bir halde masadaki kağıtları toplamaya çalıştı. Belki önemli bir belgedir ve kimsenin görmemesi gerekiyordur. Koltuğa kendimi atarken ‘’Bilin bakalım bu gün ne oldu?’’ dedim. Erica kitabı kapattı ve bana doğru döndü ‘’Ne oldu anlat bakalım.’’ Olanları kısaca özet geçtim. Erica birden durdu ‘’Mayo getirdin mi?’’ dedi endişeli bir ifadeyle.’’Açıkcası gelirken mayoya ihtiyaç duymayacağımı düşündüğüm için getirmemiştim.’’ dedim. ‘’Hadi koş hazırlan sana mayo almalıyız.’’ Dedi birden heyecanlanmıştım. Hemen gidip kot şortumu ve dolaptan bulduğum bir tişörtümü üzerime geçirdim. Erica Ronald’dan arabanın anahtarını aldı. Hemen ön koltuğa atladım ve kemerimi taktım. Alışveriş merkezine geldiğimizde arabayı otoparka park edip yukarı çıktık ve dükkanları gezmeye başladık. Hiçbir şeyi beğenemiyordum çünkü ya çok açık ya çok kapalıydı yüzme takımındakilerin nasıl mayoları olduğunu bilmediğim için seçmem daha da güçleşiyordu. Tamam takımın özel mayosu vardı ama ya takıma giremezsem ve saçma sapan bir mayoyla her beden dersinde diğerleriyle birlikte, utanç içinde havuz girmek zorunda kalırsam? Kesinlikle doğru mayoyu bulmalıydım. Artık yorulmuştuk ve hala doğru düzgün bir mayo bulamamıştık. Biraz dinlenmek için Starbucks’a girdik cam kenarında boş yer olmadığı için alışveriş merkezinin içini gören bir masaya oturduk. Tam kahvemden bir yudum almıştım ki onu gördüm.