sekiz| acının parmak izleri

468 52 17
                                    

Bölüm Şarkısı: Christina Perri - Human

| Acının parmak izleri;

☀️

17 Nisan 1841

Hızlı adımlar atıyordu. Görüşü biraz bulanıktı ve yapacağı şey onu tedirgin ediyordu. Ama başka çaresi yoktu.

Saray o gün sessizdi. Muhafızlar eğitime alınmıştı ve Kral inzivaya çekilmişti. Soğuk bir sabahdı, ilkbahar ülkeye henüz gelmemiş gibiydi. Sokak hayvanları oradan oraya kaçışıyor, kendilerine güvenli bir yer bulmaya çalışıyorlardı.

Yürüdü ve yürüdü. En sonunda ufak bir odaya girdi. Hafifçe elleri titriyordu ve başı dönüyordu. Sonra odaya beklediği kişi girdi. Bu onu daha da heyecanlandırdı. Yapmak üzere olduğu şey onu korkutuyordu ama vazgeçmedi. Yapmak zorundaydı.

"Muhafız Jeon." Saray muhafızlarından yalnızca birisi olan Jung Hoseok, Jungkook'u eğilerek selamladı. Suratında telaşlı bir ifade vardı.

Jungkook diğerine dönmeden önce saray bahçesine çevirdi gözlerini. Yağmur usul usul çarpıyordu zemine. Günlerdir süren soğuk hava aynı şekilde devam ediyordu.

Derin bir nefes aldı ve adamın gözlerine baktı, sadece başını salladı. Konuşmak için hali yoktu o an.

"Söylediğiniz üzere onunla konuştum. Her türlü yardımı kabul edecek, başka çaresi olmadığını söyledi." Vücudundaki kan akışı yavaşladı, kirpikleri yavaşça hareket etti ve göğsü büyük bir rahatlamayla yükseldi.

"Durumu öğrenince ne yaptı?" diye sordu Jungkook. Sesi hafifçe titriyordu.

"Şaşırdı, hazmetmesi biraz zor oldu. Yine de bir haber gelinceye kadar sessiz kalacak, ne olursa yapmaya hazır." Hoseok biraz korkuyordu. Başına iş açmak istemiyordu fakat Muhafız Jeon'a karşı gelemezdi. O, kendisine her zaman destek olmuştu.

Jungkook daha sonra bir köşeye oturdu. Bir süre öylece düşündü, hiç konuşmadı. Daha sonra tekrar Hoseok'a döndü, şimdi bakışları daha keskindi.

"Seokjin ile konuştum, akşama doğru şehre inecek, meydanda buluşacaksınız." Elleri hararetle etrafta savruluyordu. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. "Onu sen götürmelisin Hoseok, senden başka kimseye güvenemem." dedi, "Bir süre Seokjin ile kalsın, daha sonra bir çare düşünürüz."

Ayağa kalktı, nefes nefese kalmıştı. "Şimdilik onu sağ salim saraydan çıkarmanız gerek. Ben muhafızlarla ilgileneceğim."

Kapıya yöneldi daha sonra ve çıkmadan önce son defa konuştu.
"Hoseok," dedi, sesi biraz kırıktı şimdi. "Park Jimin, Min Yoongi'yi koruyan kişinin ben olduğumu bilmesin."

O akşam sarayın havası kasvetliydi. Kötü bir gündü, iç karartıcıydı. İnsanlar huzursuzdu, sanki kötü bir şey olacağını hissediyorlardı.

Aynı şekilde Jeon da huzursuzdu. Kendi odasına çekilmiş, gelecek iyi bir haberi bekliyordu. Korkuyordu. Tek istediği Min Yoongi'yi Kral'ın elinden kurtarmaktı. Kral onu pençeleri arasına almadan o kafesten onu çekip çıkarmaktı.

Sonra kapısı hafifçe aralandı, gelen Muhafız Chan'dı. İçeri süzüldü yavaşça, bu arada Jungkook telaşla ayaklanmıştı. Meraklıydı, gelecek tek bir güzel habere muhtaçtı.

"Ne oldu Chan? Bir haber mi var?" Sesi biraz titriyordu ve kalbi hızlanmıştı. Soğuktandır, diye düşündü. Başka neden olabilirdi ki?

"Şehir merkezine sağ salim varmışlar, efendim. Bundan sonrası kolay, yarın sabaha Bay Seokjin ile şehri terk etmiş olurlar."

Jungkook'un gözleri buğulandı. Elleri titriyordu ve birden ağlamaya başladı. Sevinç gözyaşlarıydı bunlar.

Ne olursa olsun, bir daha onu göremeyecek olsa dahi onu Kral'a teslim edemezdi. Dokunmasa da olurdu, onu sevmesi için görmeye de ihtiyacı yoktu. Mutlu olsun, güvende olsun ona yeterdi.

Fakat biraz sonra Kral'ın emriyle bir at arabasında, onu saraya getirmek için yola çıkmıştı. Artık geri dönüşü yoktu, Muhafız Kim ve birliği onları yakalamıştı. Jungkook bu düşünceyle ürperdi, belki de ona zarar vermişlerdi.

Oraya varıncaya dek binlerce fikir geçti aklından, onu tekrar kaçıracak bir plan aradı durdu. Ama hiçbir plan onu Kral'dan koruyamayacaktı.

Ve o gece, Jeon Jungkook Min Yoongi'yi kendi elleriyle Kral'a teslim etti. Ağlıyordu. Ve bu, kesinlikle mutluluktan değildi.

But I'm only human.
And I bleed when I fall down.

I'm only human,
And I crash and I break down,

Your words in my head, knives in my heart.

You build me up and then I fall apart.

'Cause I'm only human, yeah.

I can turn it on.

Be a good machine.

I can hold the weight of worlds.

If that's what you need.

Be your everything.

|Bölüm Sonu

kral'ın adamları | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin