dokuz| önceden söyleyebilecek bir sözüm yok

477 54 13
                                    

Bölüm Şarkısı: ZAZ - Je Veux



| Önceden söyleyebilecek bir sözüm yok.

☀️

25 Aralık 1842

Güzel bir noel sabahıydı. Şehirde hazırlıklar başlamıştı, insanlar kutlama yapıyorlardı. Kral büyük bir ziyafet düzenlemişti.

Bu sırada Yoongi, elinde tuttuğu kitabıyla bir cam kenarına oturmuştu. Dışarıda kar atıştırıyor, kirli zemini süslüyordu. Günlerdir süren soğuk hava, yerini ılık bir esintiye bırakmıştı. Yoongi'nin her zaman yanında bulunan kahya ise bugün, kutlamalar için şehre inmişti.

Yoongi biraz hüzünlüydü. Bu günlerde çokça annesini anımsıyordu. Eski hayatını özlüyordu, evet, en çok da annesini.

Biraz atıştırdı, bahçeye çıktı sonra ve kitap okudu bir süre daha. Canı çok sıkkındı, ağladı saatlerce. Şehir festivallere ev sahipliği yaparken, soğuk havayı iliklerine kadar hissederken, ağladı. O kadar umutsuzdu ki, canı çıkarcasına ağladı.

Noel mutluluk getirmeliydi beraberinde. En mutsuz, en yoksul evlere bile sihirli değneğiyle dokunmalıydı, Tanrı. Güneş yüzünü tüm dünyaya göstermeliydi. Ay, ışığını tüm insanlarla paylaşmalıydı. Mutsuz olmamalıydı kimse.

Fakat Yoongi çok mutsuzdu işte. Hiç kimsesi yoktu. Gidecek hiçbir yeri yoktu, konuşacak tek bir cümlesi yoktu.

Düşündü. Orada öylece oturdu ve sadece düşündü. Ne yapacağını, nasıl devam edeceğini düşündü.

Daha sonra saraya doğru yaklaşan at arabasına ilişti gözü. Ağır ağır yürüyordu. Yoongi oturduğu yerde titredi. Öyle korktu ki neredeyse bayılacaktı.

Bugün değildi. Cehennemi bugün yaşamamalıydı. En azından bugün biraz kendi haline kalsa, olmaz mıydı? Tanrı neden hiçbir zaman mutlu olmasına izin vermiyordu ki?

Ne yaptığını bilmeyerek ayaklandı, kalbinin hızlandığını hissetti, başının döndüğünü. Neredeyse kusacaktı.

Neden Tanrı, adaletini ondan sakınıyordu? Neden bir gün dahi olsa yüzüne gülmüyordu kader?

Artık sadece ölmeyi bekliyordu. Yaşamak için hiçbir umudu ya da nedeni kalmamıştı, neden yaşamaya devam ettiğini bile bilmiyordu ki. Sadece yaşıyordu işte, akıp giden zamanda sürüklenerek.

At arabası ardından izler bırakarak ilerlemeye devam etti ve bir süre sonra durdu. Yoongi bir şeylere anlam vermeye çalışıyordu, ya da en azından yere yığılmamak için güç bulmaya.

Jeon, at arabasından usulca indiğinde nefes almakta zorluk çekiyordu. Her zaman geldiği ihtişamlı araba değildi bu, küçük ve oldukça eskiydi.

"Bay Min," diye selamladı onu. Sesi hafifçe titriyordu. Gözleri kızarmıştı. Saçları yapılmış, kıyafetleri özenliydi.

"Ben," Tedirgindi, korkuyordu ve bunu beklemiyordu. En azından bugün olsun istemezdi. "Hazır değilim." Suçlayıcı bir ifade takınmaya çalıştı. Fakat kimi suçlayacaktı ki? "Bilmiyordum!" Onunla tek iletişimleri buydu, öyle değil mi? Onu gördüğü zaman, düşünmesi gereken tek şey Kral mı olmalıydı?

kral'ın adamları | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin