Belimi esnetip biraz daha yaklaştım uçağın camına. Dün okulda bir hademe tarafından tuvalet zemininde baygın bulununca ailem ilk uçağa bilet alıp beni havaalanına bırakmışlardı. Evet... Sadece bırakmışlardı. Ve şu an yanımda sadece 5 korumayla hayatımda bir kez bile gitmediğim Belçika'ya ameliyat olmak için gidiyordum.
Gökyüzü... Uçağa bindiğimden beri buğulu gözlerimle camın kirli olmasını umursamayarak gökyüzünü seyretmiştim. Belki de birkaç saat sonra, birkaç metre ötedeki bulutların arasından ailemin, arkadaşlarımın ölüm haberimi aldıklarında ne yaptıklarını izleyecektim.
Annem ben arabadan inmeden önce 'Yaşamak zorundasın.' demişti. Ona göre hep zorundaydım zaten. 'Futbolu unutmak zorundasın Taehyung.' 'Haplarını içmek zorundasın Taehyung.' 'Dinlenmek zorundasın Taehyung.' 'Dikkat etmek zorundasın Taehyung.' Hayatımı uyduruk zorundalıklara sığdırmaya çalışarak beni ölmek zorunda bırakmıştı. Eğer çocukluğumu, hayallerimi, umutlarımı öldürmeseydi tümör böylesine yayılmazdı. Ya da ben her şeyi boş verip bu kadar derin düşüncelerimle kendimi aynalar karşısında küçük düşürmeseydim...
Ameliyat öncesi başımın tekrar ağrımasını istemediğimden gözlerimi camdan ayırıp arkama yaslandım. Rahat bir konuma gelirken sevdiğim şarkılardan birinin sözlerini mırıldandım sisli düşüncelerimin üstüne.
"Herkes dedi merak içinde, ölümden sonra hayat var mı diye. Boşuna düşünürler, sanki hayat varmış gibi ölümden önce..."
__________
O şarkı sözü Teoman'a ait bu arada. Tae Teoman dinliyo gençler sevinelim skhwjdj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kasımpatı // taegi✔
Short Story~Tamamlandı Ben Taehyung. 7 yıldır anlık bir ölümün kafesinde, avuçlarında hayallerinin kırık parçalarıyla köşeye sinip sonsuz uykuyu bekleyen çocuk...