day one

305 58 9
                                    

Yoongi yatakta çaresice Hoseokun ellerini kavramış,hıçkırarak ağlıyordu.Büyücü kadın gitmişti.Onun öleceğini söyleyerek çekip gitmişti.

Hoseok ise hiçbirşey yapamıyordu.Vücudu arkadaşı tarafından sarsılırken,oturduğu sandalyede sadece yorganına bakıyordu.Donup kalmış gibiydi.Birinci günden başlamalı mıydı?İntihar edip cenette Yoongiyle mi yaşamalıydı?O büyücüye gitmeli miydi?

"Hoseok!Bir şey söyle!"

"Y-yapamam."

Kahverengi saçlı genç en sonunda konuşabildiğinde,Yoongi onu sarsmayı bıraktı.Gözyaşları yanaklarını ıslatıyordu hâlâ.

"Ne?"

Hoseokun saçlarıyla aynı renkteki incileri titrerken Yoongiye baktı.

"Yapamam Yoongi. Beceremem,ölürüm. Öleceğiz. Lanet olsun,öleceğiz!"

"Saçmalama."

Bir an olsun elini bırakmamıştı mavi kalpli genç.Ölmek istemiyordu.Ona aşıktı.Güzel dudaklarını kendininkilerin üstünde hissetmeden,onunla evlenip asil bir mavi kalpli olduğunu görmeden ölmek istemiyordu.O ölürse Hoseok da peşinden gelirdi.Hayatı tehlikeye girerdi.

Hoseok kenetli ellerine kafasını yasladı.Sessizce ağlıyordu artık.Güzel ellerine,kalbine sahip olamadan öleceği için ağlıyordu.Annesine ne olurdu,ya da babasına ne yaparlardı? Bütün herkesin,hayatının aşkının yaşamı omuzlarına yüklenmişti ve onun tek düşündüğü bir korkak gibi intihar etmekti.

"Yanıma yat."

Yoongi yeniden yorganın içine girerken,yumuşak bir sesle Hoseoku yanına çağırmıştı.Kalbi sönmeden önce birkez daha hergün olduğu gibi yan yana yatmak,bütün bedenini ona teslim etmek istiyordu.Bilinci gidecekse, onu kokusu burnuna kazınırken gitsin istiyordu.

Hoseok hiçbirşey söylemedi.Çekinerek yanına uzandı.Sanki bunu ilk defa yapıyormuş gibi.Onun kokusuyla dolu yorganı üzerlerine çekti,Yoongiyi kolları arasına alıp saçlarını okşamaya başladı.Öpmek istiyor,kendine zor hakim oluyordu.

"Kalbimin sönmesine birkaç saat var.O birkaç saati seninle,böyle harcamak istiyorum."

"Ölmeni istemiyorum."

"Ölmeyeceğim.Sen beni kurtaracaksın."

Yoongi kafasını koyduğu göğsünden kaldırıp gözlerinin içine baktı.O anda bile mutluluktan ışıldıyorlardı.Kahverengi gözleri yüzünde gezinmeye başlarken,ince dudaklarında bir tebessüm vardı.

"Tıpkı küçükken yaptığın gibi."

"Bana kızmadın mı?"

"Kızmadım Hoseok.Senin elinde olmayan birşey için sana kızmam.Bana bunu sen öğrettin.Ben köpeklerden korkup senin göle düşmene sebep olduğumda,bana korkumu kontrol etmemin elimde olmadığını söylemiştin."

"Şu anda ölmek tek isteyeceğim şey Yoongi.Seninle birlikte biraz daha fazla yaşamak istiyorum."

"İkimizi de kurtaracaksın.Kurtaracak,ve neye ihtiyacım varsa beni uyandıracaksın.Kırmızı bir kalbe sahip olacaksın,bana yardım edecektin unuttun mu?"

"Seni uyandırsam bile o yardımı yapabileceğimi sanmıyorum Yoongi."

"Neden?"

"Kalbim kaldırmaz."

Yoongi küçülen gözbebekleri,uzun zaman sonra hızlanan kalbiyle Hoseoka çevirdi gözlerini yeniden.Eli tam kalbinin üstünde duruyordu.Onunkinin de hızlandığını hissedebiliyordu.

"Senin benden başkasıyla olmanı,kalbim en asilinden olsa bile kaldırmaz sanıyorum."

Hoseokun ince parmakları Yoonginin sırtını okşamaya başladı yavaşca.Güzel gözleri dolmuştu.Gözyaşlarından biri karşısındaki gencin yastığına düşüp kayboldu.Yıllardır içinde tuttuğu tutkuyu ve aşkıyı,belki de son sözleri olarak serbest bırakıyordu.

"Çillerini seviyorum.Göz kapaklarının üstündekileri de,sen sevmesen bile seviyorum.Dudakların her zaman kıpkırmızı ve ıslak,saçların pamuk gibi ellerimin arasından kayıp gitti yıllarca.Gözlerini korkutuğu veya şaşırdığın zaman çokca kırpmanı,şu anda bile kızaran pembe yanaklarını,herşeyini çok seviyorum."

Hoseok da elini,sönmeye yüz tutmuş mavi kalbin üzerine koydu.Son gücünü bu kadar hızlı atmaya harcıyordu sanki.

"Bu sevgim arkadaşca değil.Nasıl tanımlarsın bilmiyorum.Aşk gibi birşey sanırım.On yıllık bir aşk,aynı hergün geniş yemek masanızda hergün babanın içtiği,senin tadını deli gibi merak ettiğin o şarap gibi eskidikçe güzelleşen bir aşk."

"Hoseok..."

Yoonginin de gözyaşları yastığında kayboluyordu.Elini Hoseokun yanağına koydu usulca.Dokunmaya bile hali yoktu.Zamanının azaldığını hissetmişti.

"Büyücüye git..Bizi kurtar Hoseok.Bu herşeyden daha önemli.."

Hoseokla dolu kalbinin en derinlerinde bir acı hissetti Yoongi.Gözyaşları çoğalırken,istemsizce yüzünü buruşturdu.Güzel gülüşü, parlak gözleri bir an olsun sönmedi.Ona aşkla arkadaşından,aslında çok daha fazlasından,bir an olsun baska yere bakmadı.

"Bana yardım etmeye gerek kalmadı Hoseok.Sen benim hayatımın aşkısın."

Hoseok'un aşık olduğu,göz kapaklarındaki çiller beliriverdi.Prens Yoongi,yüzünde bir gülümsemeyle hayatının aşkının kollarında ölüm uykusuna daldı.


The City of Hearts ° sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin