Hoseok o gün farklı bir sabaha uyandı.
Sokaklarda yine yeşil kalpliler vardı.Ama bu sefer ayaklanma falan yoktu.Kalp kutsanması günü gelmişti.
Her zaman olduğu gibi, sevapları yetmediğinden kenarda ağlayanlar,sokak satıcıları ve yeni kırmızı kalplilere verilecek olan broşlar dizilmişti.
Ve Hoseok,en güzel uykusunu uyumuştu,en huzurlu şekilde uyanmıştı.
Hepsinin sonuydu bugün.Yoongiye yeniden dokunabileceği gündü.Ondan mutlusu olamazdı.
Evinden çokta uzakta olmayan şatoya koşarak gitti bu sefer.Önce büyücüye uğrayıp saf bir kırmızı kalpli olması gerekiyordu.
Siyah kapıyı ilk defa istekle, gülümseyerek çaldı.Kadının seslenmesni bile beklemeden içeri girdi.Heyecanını anlamak için büyücü olmaya gerek yoktu.Bu yaşlı kadını gülümsetirken bütün gece boyunca hazırladı iksiri Hoseoka uzattı.
Kimse bunlara katlanamazdı.Böyle düşünüyordu yaşlı büyücü.Onların aşkı çok güçlü,çok güzeldi.Kolay olmamıştı ama Hoseok sonunda başarmıştı.
"Bunu iç ve Prens Yoongiyi uyandır Hoseok."
Hoseok gözlerinin içi gülerken minik bardağın içindeki kırmızı sıvıya baktı.
"Saf olmamı bu mu sağlayacak?"
Kadın yavaşca kafasını salladığında karşısındaki gencin gözleri parladı.Bardağı kafasına diktiğinde,sanki içki içmişcesine keskin bir tat boğazını yakmıştı.Yüzünü buruşturdu.
Büyücü ise kalbindeki yeşilliğin yavaşca kırmızıya dönmesini,kanının saf kırmızı hale gelmesini izledi memnun bir ifadeyle.
Hoseok başarmıştı.Olmayacak diye deli gibi korksa da,artık bir kırmızı kalpliydi.Göğsündeki broşu rahatlıkla takabilir,bir an bile şüphe etmeden saraya girebilirdi.
"Şimdi git ve Prensimizi uyandır."
Genç şaşkın bir ifadeyle kendisini işaret etti.
"Ben mi?"
"Evet.Sen."
"A-ama ben nasıl-"
"Gerçek aşkın öpücüğü."
Hoseok şaşkınlıkla büyücüye bakarken,kadın onu kovarcasına odadan çıkardı.Düz bir ifadeyle,heyecanı her adımında artarken Yoonginin odasının önünde durdu.
Gerçek aşkın öpücüğü demişti.Hoseoku en çok korkutan şeydi bu.Tabiki Yoongiyi öpmek,onun dudaklarının tek sahibi olmak istiyordu.Saçlarının kokusuyla rüya görmek,o kolları arasındayken uyumak en büyük hayaliydi.
Ama,ya Hoseok onun gerçek aşkı değilse?O zaman nolurdu?
Odasının önünde bekleyen askerlerden izin istedi.Bir haftadır kimsenin açmadığı kapı,Hoseok tarafından açıldı.
Çok özlediği pürüzsüz yüzü,güzel çilleri,kirpikleri ve kırmızı dudakları.Yoongi aynı Hoseokun bıraktığı gibiydi.
Elleri kalbinin üzerinde üst üste gelmiş,dudaklarında uyumadan önce Hoseoka bahşettiği tebessüm kalmıştı.
Kahverengi saçlı gencin aklından ise aynı cümle geçip duruyordu.
"Gerçek aşkın öpücüğü."
Korkakça Yoonginin yanına oturdu geniş yatakta.Odayı kaplayan kokusu burnuna kazınıyordu.Kalbi ağzında atıyordu Hoseokun.Çok güzel seviyordu.
Kalbinin üzerindeki ellerini kendi elleri arasına hapsetti Hoseok.Onu o kadar çok özlemişti ki.Beyaz teninin,ona göre daha koyu olan tenine değmesini,ellerinin uyumunu çok özlemişti.Bir hafta değil,bir ay olsa yine yapardı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The City of Hearts ° sope
Cerita PendekKabinin renginin,sınıfını belirlediği bir krallıkta,Hoseok ve Yoongi imkansızca aşık olmuşlardı.