*
Olgunlaşır insan;Yenilmenin, yeniden başlamak olduğunu öğrenince,
Beklememenin hafifliğini hissedince,
Mutluluğun bakış açısında olduğunu anladıkça,
Karşılıksız sevmeyi başarabilince,
Kötünün içinde iyiyi,iyinin içinde kötüyü fark edince,
Söylenileni değil, söylenmek istenileni anlayınca,
Kelimeleri değil,gözleri okumaya başlayınca,
Asıl sevilmeye layık olanı bulunca,
Kendini tanıyınca,
Boş gururdan vazgeçince,
Kendi kendinin gözlemcisi olunca,
Kendini eleştirip, kendiyle barışık olunca,
Olgunluğun sonu olmadığını anlayınca ,
Olgunlaşır insan...*
Anlatabilsem içimde kopan fırtınaları,
Güven kokan samimi bir yürek olsada anlatsam, haykırsam uğradığım haksızlıkları.
Yıkılan hayallerimi anlatsam, çekip alsa beni o enkazdan. Anlatabilsem yarım kalmışlıkları.
Gözlerim mülteci olmasa, kaçırmasam.
Koysam başımı omzuna, ağlasam... ağlasam...döksem içimi.Ama boşverdim,
Ne o güvenli yürekler var artık,
Nede beni anlayabilecek biri var...Bir ben varım, birde beni Yaradan...
Bir ben anlarım beni, bir de beni Yaradan...*
Kahvaltıyı hazırlıyordum yine, kapı sesi ile irkildim aniden.
Kapıyı açmak üzere mutfaktan çıktım. Gelen, ekmek alması için, fırına gönderdiğim, kız kardeşim Yağmur'du.
İki yaş küçüktü benden Yağmur. Kardeşim olması bir tarafa dursun, benimle arkadaş gibi olan samimi yanını ayrıca seviyordum.Elinden ekmekleri alıp içeriye girmesini beklemeden hemen mutfağa geçtim. Masayı tamamladıktan sonra, annemi uyandırmak üzere odasına geçtim.
Öperek uyandırmam çok hoşuna gidiyordu. Sürekli yaptığım gibi yanaklarına yumuldum, anında açtı gözlerini. Sıkıca sardı beni kollarıyla."Hadi, kahvaltı hazır,"dedim ve son defa öperek çıktım odasından. Annemde gelince Yağmur'da ben de başladık kahvaltımıza.
"Sokak karışıktı."dedi Yağmur. Ağzımda ki lokmayı yutup,
"Bir şey mi olmuş?"dedim.
"Bilmiyorum tam olarak ama herhalde, Hatice Teyzenin oğlunu bıçaklamışlar."
"Ne! Gerçekten mi?"dedim.
" Kim, neden yapsın böyle bir şey?"dedi Annem
"Bilmiyorum. Zaten bir şeyi yokmuş. Abartıyorlar bence."
"Gördün mü gözünle?"dedim. Cevap vermedi. "Öyleyse sakın büyük konuşma."dedim. Ardından anneme dönerek devam ettim.
"Anne, öğlene doğru git istersen Hatice Teyze'nin yanına."
"Giderim tabii kızım. Gitmez miyim?"diye cevapladı.
"Tamam ben kaçıyorum o zaman."diyerek ayaklandım. Yağmur'u yanağından öperek,
"Sen de lütfen insanlar hakkında, bilmeden yorum yapma tamam mı? Seni seviyorum."diyerek çantamıda alıp evden çıktım.Bugün kütüphaneden önce mezarlığa gitmek vardı aklımda, Babamı çok özlemiştim çünkü.
Taksiye binerek mezarlığa doğru yola koyuldum.Mezarlığa varınca parayı ödeyip indim taksiden. Hemen başıma, yanıma aldığım şalı geçirip, babamın mezarına doğru yürüdüm.
Oturdum mezarının baş ucuna, okşadım toprağını.
"Nasıl özledim Baba, bir bilsen. "Diyip durdum öylece.
"Biz iyiyiz. Biliyorsun sınava ikinci girişim olacak. Kızın akıllı değil Baba." Gözünden akan yaşı hızla sildim. "Ağlamamı hiç istemiyorsun biliyorum, sadece özlediğim için...
Hep yanımda hissediyorum seni ama geçmiyor özlemim Baba..."
Artık hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Sarıldım toprağına. Bir süre öylece kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZSIN AŞK (KURGU DEĞİŞMİŞTİR)
General FictionPara bu kadar mı önemliydi insanlar için? Bir insanın hayatından da mı önemliydi? Peki ya hayaller ne olacaktı? Kimse elimden alınan hayatı bana geri veremeyecekti. Ben eski ben olamayacaktım. Beni ailemden, arkadaşlarımdan ayıran, mutluluğumu e...