Bölüm 1

1.8K 69 98
                                    

Tanrısal b.a.

Kaçıyorlardı.

Kendi türlerinden,eskiden her zaman yan yana oldukları, canlarını bile emanet edebilecekleri arkadaşlarından kaçıyorlardı.

Biliyorlardı ki arkadaşlarına artık canlarını değil eşyalarını bile emanet edemezlerdi.

Bütün bunlar kamplarına saldırı olduğu gün başlamıştı. Saldırı sessiz bir saldırıydı. Önce kamp müdürlerini daha sonra üçü hariç tüm arkadaşları gözlerinin önünde ele geçirilmişti. Bazı arkadaşları direnmiş ama sonuç değişmemişti; arkadaşları ele geçirilmişti.

O günden bu yana kısa duraklamalarla kaçıyorlardı. Olimposa girmeye çalışmışlardı ama kapıda melez kampından birileri vardı ve onları geçirmiyorlardı. Üstelik onlara saldırmışlardı. Ebeveynlerine ulaşamıyorladı. Nasıl olur da onlara bişey olmazdı? Birden bire ne olmuştu? Kamp büyülü sınırlarla korunuyor olması gerekiyordu. Ama gidip baktıklarında büyülü sınırlar yok olmuş ,altın post kaybolmuştu. Bunu yapabilecek kadar büyük güç kimdeydi? Üçü de bu soruların ve daha fazlasının cevaplarını istiyorlardı. Ve cevap alabilecekleri düşündükleri tek yere jüpiter kampına gidiyorlardı. Tabi yolda bir sürü engel vardı. Bazı küçük tanrılar,melezler ,canavarlar  ve daha fazlası. Tüm sokaklar ,caddeler saldırıdan dolayı mahvolmuş,evler harap olmuştu. İnsanlar evlerinden dışarı adımını atamıyorlardı. Ki yaşadıkları yerlere ev bile denemezdi artık. Bazı insanlar grup halinde depolarda kapalı yerlerde yaşıyordu. Her gün yüzlerce insan ölüyordu. Herkes yiyecek alabilmek için terk edilmiş marketlere,evlere koşuyorlardı. Tabi saklanarak. Bazen çöpten bile yedikleri oluyordu ki mecburlardı.

Onlar üç büyüklerin üç çocuğuydu. Ve birbirine güvenmekten başka çareleri yoktu.

Yeşil gözlü çocuk sarışın olana döndü ve " hey jason. Daha ne kadar yolumuz kaldı?" Dedi.

Jason cevapladı " az kalmış olmalı percy. Sabret biraz daha. Nico sen ne durumdasın?"Dedi siyahlı çocuğa.

" biraz daha dayanabilirim sanırım. Percy yaran nasıl ?"Dedi nico.

Percy yaralanmıştı. Kendi türü ile savaşan arkadaşlarını koruyayım derken karnına hançer saplanmıştı. Percy nin yarası çok acımıyordu ama kalbi acıyordu.  Çünkü onu yaralayan bir tanecik sevgilisi bilmiş kızı annabethdi. Karnından çıkardığı hançerini hala atmamıştı, atamamıştı. Ondan kalan son hatırayı da kaybetmek istemiyordu. Bilmiş kızı onu hatırlamamıştı ama o bilmiş kızını asla unutmayacaktı. Unutamazdı ki zaten. Hafızası silindiğinde bile unutamamıştı. Kendi kendine söz vermişti. Bunu bilmiş kızına,arkadaşlarına yapanı bulacaktı. Ve bulduğunda karşı taraftaki için çok kötü şeyler olacaktı.

"Sanırım iyiyim. Az daha dayanabilirim. Sonrasında beni taşımanız gerekebilir."dedi percy.

Jason "tamam. Yolumuz zaten az kaldı. Azcık da olan umudumuzu solduracak olsa da birşey soracağım."dedi.

"İçinde bulunduğumuz durum zaten hiç de iyi değil. Sor gitsin jason" dedi nico.

Korkuyordu. Hayalet kral arkadaşlarına bir şey olmasından korkuyordu. Arkadaşlarını daha yeni bulmuştu ve onları kaybedemezdi. Jason ve percy nin yanında olmalarından memnundu. İlk defa yalnız olmak istemiyordu. Belki de ailesinden geriye kalan yalnızca ikisiydi. Üçünün de her tarafı yara bere içindeydi. Ama Percy ağır yaralanmıştı. Hemde en sevdiği kişi tarafından. Percy bunu daha çok takıyordu. Yarası umrunda değildi sanki. Jüpiter kampına yaklaşmışlardı ama kamptan ilk çıktılarına göre daha yavaş ilerliyorlardı. Percy nin yarası ve jason ın incinmiş bileği hızlı ilerlemelerine engel oluyordu. Nico onlara yardım etmeye çalışıyordu ama yorgundu. Kamptan ve olimpostan çabuk uzaklaşabilmek için iki defa gölge yolculuğu yapmışlardı. Ve bu nico yu çok yormuştu.

Üç Büyükler'in SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin