18alice-exo18

56 3 0
                                    

Odamdan çıkıp aşağı indim. Dün gece xiu min'den sonra kimseyle görüşmemiştim.
Dün ağladığım içinde sabah gereksiz bir mutlulukla uyanmıştım, ağlamanın sonu gülmek derlerdi ondan olsa gerek.

-Alice?

Ben kendi halimde dolanırken bana seslenen Chen'e baktım. Koltukta bir kaç kişi oturmuş bana bakıyolardı,bende onlara yaklaşıp yanlarına oturdum.

-dün bir anda ortadan kayboldun,nerelere gittin?(dabin)

Dün biraz karışıktı doğrusu.

-dün kendisi koridor kenarlarında xiu min'le öpüşüyordu.

Baekhyun konuştuğunda,onun o ağzına bin kez lanet ettim, dün gözükmediğimize emindim. Xiu min beni çekerken gördü sadece.

-ya cidden sizin garip fantazileriniz var.

Sehun yanındaki Dabin'in koluna omzunu atarken kahkaha atmakla meşguldü, diğerlerinin yüzünde de hoşuma gitmeyen gülüşler vardı. Neden arkadaşlarıyla biraz dalga geçmiyorlar da tercihleri benim acaba,sanki bunca zaman duydukları herşeyi xiu min'le değilde tek yaşadım. Duvarla öpüştüm dünde.

-Yerin dün ikisini görünce çekip gitti zaten.(Tao)

Cidden mi? Sonunda,sonunda. Yakamızdan düştü çatlak. Anlamıştır umarım,burda benim borum ötüyor canım. Fazla iddalı oldu galiba,tamam o zaman xiu min'e benim borum öter diyim. Bu da pek olmadı ama neyse.

-şu ikisinin ilişki hayatları çok karışık. Alice avukatı reddetti, xiu min seks kraliçesini reddetti.(chanyeol)

Yuan Lee'nin bana bıraktığı çiçekleri falan gördüler galiba, belkide xiu min falan söylemiş olabilir.
Bu bayıcı muhabbetlere daha da maruz kalmak istemediğim için ayaklandım ve birşey demeden odama yöneldim.

Akşam bar dolduğunda aşağı indim. Yine herkes birbiriyle ağız ağıza duruyor ve dipdibe danslar ediyordu. Bu hayat bana uzak gelmişti, yabancıydı. Ben tek taraflı olmak isterdim,beni bilen biri olsun. İsterdim tabii ki ama buraya geldiğimden beri pek mümkün olmamıştı.

Gözlerimi barın içinde gezirip bizimkilerin hep oturduğu masaya ilerledim, gözlerimi etraftan alıp masadakilere çevirmiştim.
Hep gördüğüm yüzlerde dolanırken gözlerim,bir kişide durmuştu. Saçlarını tekrar siyaha boyamıştı. Bu tanımlayamicağım kadar güzel bir görüntüye neden oluyordu,sarıdan çok seviyordum bu saç rengini demekki.

Gerçekten bir insan bu kadar asil durabilir miydi?
Diğer boş olan kenarı es geçip xiu min'in yanına yerleştim.

-siyaha dönmüşsün.

Bakışlarımı yüzünde gezdirmeye devam ediyordum,beklemediğim bir şey olduğu için beni bu kadar etkilemiş olmalıydı.

- özlemiştim.

Kelimesinin sonunda bakışlarını barın içinden alıp bana çevirdi.
Bana bakması bile hoşuma gitmeye başlamıştı. O bana baktıkça derinleştiğimizi hissediyordum, daha da birbirimizi anladığımızı. Beni anlamasını istemiyordum aslında ama yinede gözlerimi de ondan alamıyordum. Beni anlayıp bir sonraki adımımı tahmin etsin, kafandan geçenleri bilsin istemiyordum.

-uykun var mı?

İçimde bu soruyu neden sorduğunu düşünürken cevapladım.

-yok.

Uykum az da olsa vardı ama saatlerce uyumasam da şu an için sorun olmaz gibi hissettiğim için cevabım bu şekilde olmuştu.

-güzel.

O mırıldanır gibi konuşurken önüne döndüğünde bu hareketi gözüme karizmatik gözükmüştü.

Bunu neden sorduğunu merak etmiştim, aklından neler geçiyordu acaba.

ALİCE~EXOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin