Kahvaltımı yapmış kendi odamda dinleniyordum. Aşağıdan yengemin bana seslendiğini duydum. Hemen cama koşturdum.
"Berra bak Asaf' ın kız arkadaşları sana gelmişler!"
"Geliyorum hemen!" üzerimde yine eşofman takımlarım vardı. Yumuşak kumaş olduğu için daha çok rahat ediyordum. Hemen yanlarına indim. Bahçedeki masada oturuyorlardı. Yengem onları içeri davet etti ama geçmek istemediler. Civan Teyze bize İstanbul'dan özel olarak yaptırdığım dibek kahvesinden hazırlamak için içeriye geçti. Biz de merhabalaşıp öpüştükten sonra masaya oturduk.
"Nasılsın Berra dünden bu yana?" Diyerek konuşmamızı başlatan Safiye olmuştu. Sanırım adının tersine çok daha gözü açık birine benziyordu. Gül daha doğal duruyordu.
"Teşekkür ederim. Siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz. Bugün okulu astık sana gelelim dedik. Dünkü eğlencelerimizi beğendin mi merak ettik."
"Hepsi harikaydı. Kendimi masalda hissettim."
"Belki İstanbul' a gore sönük kalmış olabilir. Biz de böyle eğleniyoruz ne yapalım."
"Ben Karadeniz' in bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum."
"İlk defa geliyorsun değil mi?" diye Gül atladı hemen.
"Evet." Dedim.
"Sen İstanbulda neler yapıyorsun?" Civan Teyze kahveleri yapmış masaya koyuyordu.
"Çok bir şeyler yapma şansım olmadı bugüne kadar." Sıkıcı biri olmamaya çalışıyordum ama sanırım başaramıyordum. Civan Teyze atladı hemen lafa.
"Ah İstanbul ah!" Kızlar güldüler. Safiye hemen lafa atladı.
"Bakma sen Berra' ya Civan Teyze İstanbul' a gidince oğlunu zor görürsün artık beğenipte gelmez buralara." Pişkin pişkin gülüyordu. O kadar rahatsız edici bir gülüşü vardı ki ne dediğini bile anlayamamıştım.
"Aman okusun da ne yapalım. Gezsin tozsun." Benim soru dolu bakışlarıma Gül yetişti.
"Bu sene sınavlarda Murat çok yüksek puan çıkardı. Artvinde derece yaptı. Puanı tıp tutar diyor hocalar."
"Murat tıp mı kazandı?" diyerek şaşkınlığımı gizleyemedim.
"Sonuçlar açıklanmadı ama safahat onu gösteriyor." Dedi Safiye sanki o kazanmış gibi heybetli bir duruşu vardı.
"Eh Berra kızım burada sen ona emanetsin orada da Murat' ım sana emanet." Deyip Civan teyze yanımızdan cevabımı bile beklemeden ayrıldı.
"Berra ne diyoruz biliyor musun bizim burada bir falcı kadın var. Ama bu diğerleri gibi çakma falan değil. Kadın o gün kime isterse ona fal bakıyor. Kendisine de falcı diyenlere kızıyor. Neymiş geleceğe, Allahın işine karışmazmış falan filan. Yakın zamanda olabilecekleri sana söylüyor. Ben popular olmak için öyle yaptığını düşünüyorum. Gidelim mi ha ne dersin? Biz Gülle baktıralım diyoruz belki nasip falan çıkar." Yine o pişkin gülümsemesini atmıştı orta yere.
"Ne olur bu seferlik beni mazur görün kızlar olur mu?"
"Saçmalama ta buralara kadar gelmişsin. Kaçar mı hiç böyle bir fırsat." Pes edeceğe hiç benzemiyordu. Hayır ben de ne görmek istiyordu ki bu kadar?
"Erkek arkadaşın var mı Berra?" diyerek garibim Gül soru yöneltti. Acı bir gülümseme belirdi istemsizce yüzümde.
"Yok Gül."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERRA ( KIZIL ÇEMBER ) KİTAP OLDU
FantasíaVe Berra da kitap oldu. Telif Hakkı Çınaraltı Yayınları' na geçmiş olup bazı bölümler kaldırılmıştır. Yeni gelismeler icin instagram sayfami takip edebilirsiniz @kizilcember Herkesi, neredeyse ölümsüz yapacak sifayi bir guce sahipsiniz. Sevdiğinizi...