Anneannemin hazırladığı kahvaltının kokusu ile açtım gözlerimi. Gözleme yapmıştı. Odamdan hızla çıkıp hemen yandaki banyoda yüzümü yıkadım. Islak ellerimi pijamama silerek arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Herkes kalkmış bir beni uyandırmamışlar ya.
"Günaydıınn!" diye bahçeye adımımı attığımda durmak zorunda kaldım. Rüya mı görüyorum yoksa Gizem ve ailesi bize kahvaltıya mı gelmişler? Her şeyi geçtim, lütfen kimse şu an pijamalarla ve dağınık saçlarla karşısında durduğumu söylemesin.
Anneannem elindeki tabakları masaya yerleştirdi ve beni selamladı.
"Günaydın Zafer. Özlemişiz seni." Babasının cevabı üzerine hâlime aldırmadan selam vermek zorunda kaldım. Elini öpüp uzaklaşacaktım ki beni kendine çekip sarıldı. Burada bu kılıkla daha fazla durmam için ellerinden geleni yapıyorlardı sanki. Babasından sonra annesine de sarıldım. Mahallede hiç bir çocuk benim annem yok diyemezdi Gizem'in annesi gibi kadınlar sayesinde. Futbol oynamaya çıktığımızda herkesin elinde annesinin verdiği salçalı ekmekler olurdu. Gizem'in annesi benim hissettiğim yalnızlık duygusunu anlayıp bana çikolatalı ekmek verirdi her seferinde. Bu çok güzel bir şeydi.
Gizeme de elimi uzatıp tutmasını bekledim. Sadece elini tutmam bile bana yeterliyken o sarılmıştı. Çekinerek ondan ayrıldım. Ne yapmamı bekliyordunuz ki? Murat her şeyi ayarlamıştı. Gizem bu işi sorgulamadığına göre kardeşimden hoşlanmıştı. Canım yanmıştı bunu düşünürken.
"Ben üstümü değiştireyim, katılırım size." Başlarıyla onayladıklarında hızlı adımlarla eve girdim. Odama girip dolabı karıştırdım. Nerede şu lacivert tişört? En sevdiğim eşyamı şu durumda kirli sepetine atmış olamam değil mi? Derin bir nefes alıp başka bir şey aldım dolaptan. Hızla üstümü değiştirdim. Aynanın karşısına geçip saçlarıma çeki düzen verdim.
Nereye kadar sürecekti bu iş? Gizemle Murat mutlu olacaklardı ,bende susup izleyecektim öyle. Şu an gerçekten fuları alıp karşısına çıkmak istiyordum. Müsait bir zaman bulduğumda kesinlikle söyleyecektim. Bu böyle devam etmemeliydi. Yaptığım şey bencillikte değil, sadece onun sevgisini daha çok isteyen benim bunu biliyorum. Derin bir nefes alıp odamdan çıkıp bahçeye girdim. Bana ayrılan yere oturup gelmeden önce konuşulan konuyu anlamaya çalıştım.
"Çocukken tanışıyordunuz zaten oğlum. Şimdide aranızda bir şeyler var gibi." Bu konuda neydi böyle? Anneannemin aralarını yapmaya çalışır gibi konuşması sinirimi bozmuştu.
"Aslında..." diye söze başladı Murat ve masanın üzerinde duran Gizem'in elini tuttu. "...bir şeyler olduğunu inkar edemeyiz. Siz nasıl uygun gördüyseniz, biz ona hazırız."
Uygun görme, hazır olma bunların hiç birini anlamıyordum. Gözlerim ve aklım sadece o ellere odaklanmıştı.
"Konu ne şu an?" Merak ve korku bütün vücudumu sarmaya başladı.
"Anneannen tutturdu ben ölmeden evlensinler diye. Madem birbirlerini sevdiler bizede onay vermek düşer."
Daha 24 yaşındaydılar ve kız geleli 1 gün olmuştu. Neyin evliliği bu? Murat üniversiteye gitmek istiyordu hani. Evlenmeyi geçtim üstelik Gizemle diyor ya. Yok ben rüya görüyorum. Hatta kabus. Dün gece alkolde almadım neyin kafasıydı bu. Başımı öne eğip gözlerimi kapattım. Şimdi açıyorum ve yatağımda uyanıyorum. Gözlerimi korkuyla aralayıp başımı kaldırdım. Gerçek hiç bu kadar acıtmamıştı.
"Size mutluluklar. Benim biraz işim var." diyerek hızla masadan kalktım. Hiç yapmayacağım bir şekilde büyüklerimin olduğu masayı terk etmiştim. Artık kendimi bile tanıyamıyordum. Gizem geleli sadece bir kaç saat olmuştu ama ben kendimi yıllardır böyle acı çekiyormuş gibi hissediyordum. Yolda bana bakan hiç kimseye de selam vermemiştim. Eminim ki hepsi bunda bir hâller var demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kasa Çürük Vişne
Chick-Lit"Sen buralara ait değilsin, git." dedim bir kez daha. Ben onun istediği zaman dönebileceği adam olmak istemiyordum. İşaret parmağını kalbimin olduğu tarafa koydu. "Buraya da mı?" diye sordu gözünden bir damla yaş akarken. Orası zaten hep onundu. Baş...