3.

1K 52 28
                                    

9 yıl sonra...

Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi Zeynep. Hayatı sıkıntılardan ibaretti. Koskoca konak ona hapishane gibi geliyordu. Tek başına bu oda da çürüyüp gidecegini hissediyordu.

Uzantığı yatağından doğrulup sırtını yatağın başlığına dayayıp oturdu. Yatağın boş kısmına baktı bir süre. Hiç bir zaman bu boşluk dolmayacak diye düşündü. Ardından çekmecenin üstündeki çerçeveye uzandı eli. Yavaşça çerçeveyi alıp boş gözlerle baktı fotoğrafa.

Kocasından ona kalan tek şey buydu. Bunu da Dila hanım yani kaynanası koydurmuştu odaya. Parmağını kocasının sureti üzerinde gezdirdi. Fotoğraftan bile bu evliliği istemediği belliydi. Sonra kendi fotoğrafında takıldı gözleri. Daha on beş yaşında küçücük kızın yaşadığı korku belli oliyordu. Ağlamaktan kızaran gözleri ben burdayım diyordu.

Daha küçücük çocukken geldiği bu konakta güzeller güzeli bir genç kız olmuştu. Gören bir daha bakardı ona. Tüm Amed şahitti güzelliğine. Keşke bahtı güzel olsaydı.

Ne yapacağını şaşırmış öylece fotoğrafa bakıyordu. Ne yapmalıydı genç kız? Ona küçücük yaşta dokunmayan kocasına teşekkür mü etmeliydi? Yoksa sekiz yıldır bu konakta onu tek bıraktığı için kızmalı mıydı? 

Bilmiyordu genç kız. Evlendikleri gece onu aşağılayıp odadan çıkan kocası değil miydi?

Sırf onu görmek istemediği için bir yıl boyunca onu bu odaya hapsetmişti. O konakta olduğu sürece bu dört duvar arasından çıkamıyordu. Mirhan konaktan çıkınca genç kız rahat bir nefes alıyordu. Sonra zaten işini bahane edip Amed'i terk etmişti genç adam.

Aslında gitmesi onun için iyi olmuştu. En azından odasında kalmak zorunda değildi. Sırf ona görünmemek için aç yattığı günler bile olmuştu genç kızın.

Mirhan sekiz yıldır sadece yılda iki hastalığına geliyordu Amed'e. Kaynanası ne kadar ısrar etsede Zeynep karşısına çıkmıyordu. Mirhan da bunu dert etmiyordu doğrusu. Hatta belki bu onu mutlu bile ediyordu.

Bu konakta Zeynep'in en büyük destekçileri şüphesiz Melike ve Hazar abisiydi. Melike aynı zamanda amcasının kızı olduğu için daha fazla yardımcı oluyordu.

Hazar sayesinde okuyabilmişti Zeynep.

"Benim yüzümü kara çıkartma yeter ki bacım. Ben senin eğitimin için elimden geleni yaparım."demişti ona. Yapmıştı da.

Diyarbakır üniversitsini birincilikle bitirdi Zeynep. Hepsi Hazar sayesindeydi. Stajını bile şirkette yapmasını sağladı Hazar.

Görümcesi Rozerin'le beraber okula gidiyordu. En büyük şanslarından biri de Rozerin'di. Sırdaşı yoldaşı olmuştu bu konakta.

Rozerin hemşirelik bölümü mezunuyken Zeynep avukat olmuştu.

Derin düşüncelerinden ezan sesiyle sıyrıldı. Ezanın verdiği huzurla gülümsedi. Kalkıp abdest alıp namaz kıldı. Dolaba asılı elbisesine baktı. Simsiyah tıpkı ruhu gibiydi.

Bugün kayınbiraderi Ozan'ın kınası vardı. Yarın da düğün. Acaba gelir mi diye düşündü. Nişana gelmemişti. Buna da gelmezdi Mirhan. Zeynep öyle düşünüyordu.

Mavi gözleri doldu genç kızın. Bu kadar mı nefret ediyordu ondan?  Sırf onu görmemek için kardeşinin düğününe gelmiyordu.

Arkadaşı Gülçin'in ona söylediği şeyleri düşündü.

"Seni görmek istemeyen adama sende kör olacaksın kuzu. Ama sen ne yapıyorsun fotoğrafına sarılıp uyuyorsun. Sen bu adamın nesini sevdin. Ne ara bu kadar kaptırdın. Yapma bunu kendine üzülüyorsun"

Haklıydı Gülçin. Ne ara bu kadar bağlanmıştı ona? Yılda bir Amed'e geldiği zaman terasta oturduğuna şahit olurdu. Kendi odasının terası varken gelir onun penceresinin tam karşısında oturur sigarasını içerde. Karanlık olduğundan Zeynep'in onu izlediğini far etmezdi. Senelerce bu olay devam etti.

Bir adamın sigara içişi bile güzel gelirdi seven yüreğe. Sevmeye ihtiyaç duyduğu için seviyordu belki de Zeynep onu. Bilemiyordu.

Geçen seneye kadar onun sigara içişini izlerdi ta ki o akşama kadar. Bir gece sigarası bitince ayaklandı Mirhan odasına gidecek diye düşünürken Zeynep'in odasının kapısına geldi. Tam açacakken telefonu çaldı. Genç kız heyecandan kalp atışlarını bile duyabiliyordu.

Sonra telefondaki konuşmalara şahit olunca hızla atan kalbi paramparça oldu.

Ne demişti Mirhan "Bende seni özledim. Yarın geleceğim. Buralarda beni bağlayan bişey yok"

Sevgilisi vardı genç adamın. Ne ironi ama. Kocasının sevgilisi vardı ve bu artık Zeynep'e normal geliyordu. Belki de ayrılmışlardı. Genç adamdı sonuçta Mirhan. Zeynep'in büyümesini bekleyecek hali yoktu ya.

Daha fazla düşünmenin sağlığına iyi gelmeyeceğini anlayınca üzerine koyu kot pantolonunu ve beyaz gömleğini geçirdi. Saçlarını dağınık bir topuz yapıp odadan çıktı. Merdivenlere doğru yürüyünce Rozerin'le karşılaştı.

"Günaydın yengelerin en güzeli"

Ona yenge diye takılmayı seviyordu Rozerin. Zeynep tebessüm etti.

"Günaydın Roz. Erkencisin hayırdır?"

"Bugün kına var yengem. Ayrıca uyanınca hayrıma kahvaltıya yardım edeyim bari dedim. "

Zeynep gülerek baktı görümcesine.

"İyi yaptın hadi kahvaltıyı hazırlayalım"

Rozerin Zeynep ve yardımcı kızlar hep beraber kahvaltıyı hazırladılar. Yavaş yavaş ev halkı uyanmaya başladı.

Mutfağa esneyerek giren Melike'ye gülerek baktı Rozerin. İşte yengesiyle dalga geçmenin fırsatını bulmuştu.

"Ne o abim uyutmadı mı yenge hanım"

Zeynep bu ikilinin atışmalarını gülerek izliyordu.

"Tövbe de kız. Valla uyuduk. Sadece bu ara çok yorgunum. Kusura bakmayın kahvaltıya da yardım edemedim"

"Önemli değil canım biz hallettik. Doktora görün istersen bu ara hep böyle oluyorsun"dedi Zeynep.

Melike haklısın der gibi başını salladı. Hep beraber sofraya gectiler. Şükriye babaanne de gelince kahvaltı yapmaya başladılar. 

"Yenge, abla düzgün kıyafetler aldınız değil mi? Milletin ağzını yüzünü dağıtmak zorunda kalmayayım sonra!"diyen Yağız'a baktı Zeynep ve Rozerin. Daha yirmi yaşında genç bir delikanlıydı Yağız.

"Yok bremın(kardeşim) merak etme düzgün"diyerek göz kırptı Zeynep.

"Yenge seni biliyorum zaten de Rozerin hanıma güvenemiyorum. Yine saçma sapan bişey almıştır kesin."diyen Yağız'a Rozerin sinirle döndü.

"Kendi işine bak Yağız. Bayramlık ağzımı açtırtma"dedi Rozerin.

"Kesin şu tartışmayı. Kızları rahat bırak Yağız!"diyen Hazar'la bir müddet sessizlik oldu.

"Zeynep yenge?"diyen Hazar'ın oğlu Mustafa'yla herkes küçük afacanın ne diyeceğini merak ederek ona döndü.

"Efendim kuzum?"

"Sen güzelsin ya şimdi. Herkes sana bakıyor. Sonda Yağız amcam da onları dövüyor."

"Ne var bunda sıpa? Önüne baksınlar da dayak yemesinler"diyen Yağız'la Hazar ve Ozan güldü.

"Ama amca sen güzele bakmak sevaptır diyorsun. Sonra insanları güzele baktı diye dövüyorsun"

Küçük afacanın bu sözüyle sofradaki herkes güldü.

"Yağız amcan çok kaba kuzum sen ona uyma"diyen Rozerin'e Yağız öldürücü bakışlarını attı.

Şükriye babaannenin söylediği sözle herkes şaşkına döndü. Bunu beklemiyorlardı. En çok ta Zeynep.

"Zeynep'in kocası gelecek yarın. Artık o korur karısını."

Küçük PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin