Her şey o zaman başlamıştı, babası onu 7 yaşında terk etmişti ve üvey annesi ona bırakılan yüksek miktar para ile çocuğa bakması şartıyla.
Babası gitmeden önce bu konuda üvey annesi ile anlaşmıştı.
Elric'in babası nedenini açıklamadan gittikten 1 ay kadar sonra üvey annesi ona kötü davranmaya başlamıştı, hem çocuğa eziyet edip haksız suçlamalar ile sürekli onu kötülüyordu ve odasından gerekmediği sürece çıkmasına izin vermiyordu, Elric'in babası gittikten 1 sene kadar sonra üvey annesi tekrar evlenmiş ve bir çocuk sahibi olmuşlardı.
Elric ise öz olmasa da bir kardeşe sahip olduğu için onu kabullenerek sevmek istemişti ama üvey annesi onu kendi çocuğunun yakınına gelmesini yasaklamıştı bu Elric'i çok üzüyordu. Yaklaşık 2 sene kadar sonra üvey annesinin evlendiği adam bile Elric'e kötü davranmaya başlamış hatta bunu karısıyla konuşup onu çocukların bakıldığı kurumlara bırakmayı düşünmüşlerdi ama üvey annesi buna itiraz etmişti çünkü hala Elric'in babasından para almaktaydı.
Elric'in zamanı üvey ailesi tarafından sürekli eziyet ve zulüm ile geçerken artık 10 yaşına basmak üzereydi, şuan da üvey annesi ile gece vakti sokakta ilerlemekteydi. Elric'in gözleri yaşlıydı çünkü işlemediği bir suç yüzünden tekrar suçlanmıştı, üvey kardeşi değerli bir vazoyu düşürüp kırdı diye kendisi suçlanmıştı, şimdi ise üvey annesinin onu nereye götürdüğünden bihaberdi.
Elric üvey annesine yaşlı gözleri ile bakarak sordu: B-Beni nereye götürüyorsun?
Üvey annesi onun elinden tutarken diğer elinde ufak bir bavul taşıyordu ve hızlı yürümekteydi ve haliyle onu bir nevi sürüklüyor gibiydi ve az önce duyduğu ile sorusunu cevapladı: Gidince öğrenirsin!
Diyerek onu daha hızlı çekti, aslında onu götürdüğü yer yetimhaneydi çünkü EIric'in babası ona para göndermeyi kesmişti ve ona sebebini sormak için ulaşmayı denemişti ama artık ona ulaşamıyordu ve bu nedenle anlaşmaları bozulmuştu. Şimdi onu götürdüğü yetimhaneye bırakabilirdi zaten onunla bir bağı yoktu bir nevi yetimdi. Kendisi Elric'in babası olan Akon hakkında az bir şey biliyordu ama annesi hakkında ismini bile bilmiyordu.
İkili yeni kararmış olan havanın karanlığında sokak ışıklarının altında ilerlemekteydiler, Elric ne kadar istese de ona karşı koyamıyordu neticede 10 yaşına girmesine sayılı günler kalmıştı. Üvey annesi onu kolundan çekiştirirken Elric'in yüzüne gelen bir iki damla ile anlamsızca bakışlarını gökyüzüne çevirdi Elric, bugün yağmur beklemiyordu ama yüzüne gelen o damlalar ne diye düşünürken üvey annesini birden yere düşerken buldu.
Üvey annesinin yere düşen bedenine şaşırmış ifade ile bakarken o sırada eli de refleks olarak yüzüne gelen damlalara kaydı ve anlık olarak parmağında ki damlalara baktığında onların kırmızı renkte olduğunu gördü, onların kan olduğunu anlamıştı çünkü kokusu öyleydi ve anlamadığı sebepler ile şaşkınlığı artarken bakışları yere düşen üvey annesine kaydığında onun hala yerde olduğunu gördü ve gördüğü diğer şey ile korkarak bir adım geri attı.
Onu korkutan şey şuan da yerde cansız gibi yatan ve yattığı yerde ufaktan kan birikintisi oluşturan üvey annesiydi, neler olduğunu onun neden kanla kaplandığını anlayamayarak paniğe ve korkuya kapıldı, bir adım geri attığı sırada korkudan çığlık atacaktı ama ağzını açtığı gibi bir el onun ağzını kapatarak bağırmasına engel oldu, Elric gözleri yaşlı ve dehşet içinde onu tutan kişinin kim olduğuna bakmak için dönmek istedi ama hemen önünde beliren ikinci Kişi ile arkasını dönemedi.
Önünde beliren siyah kıyafetin içinde ki adam bir anda ortada belirince Elric daha da paniğe kapıldı gerçekten çok korkuyordu çünkü o adamın hızını görmesi mümkün değildi onun için bir anda ortaya çıkması gibiydi ve bu onun nefesini keserek gözlerinde o muazzam korkuyu gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asylum
FantasyKonu; Çeşitli güçler kazanılmasını sağlayan taşların olduğu bir dünyada, babasının vermiş olduğu hatıra ile dünyası değişen Elric yalnız başına suikastçi olarak yetiştirilmektedir. Gittiği bu yolda yaşadığı tüm zorlukların ve amacını değiştiren ge...