1. Bölüm

132 12 73
                                    

Bir iş gününe daha başladığında telefonundan tarihe bakmıştı Yağız. Bugün işe başlayalı tam dört sene olmuştu. Asıl yapması gereken işi çok geciktirmemiş miydi? Elindeki telefondan yükselen sesle bakışları teflonun üzerindeki ''Gökhan Bey'' adlı yazıyı bulmuştu. Daha fazla bekletmeden aramayı cevapladı.

''Buyurun Gökhan Bey''

''Yağız seninle konuşmam gereken bir şey var. İşe başlamadan yanıma gelir misin?''

''Tabii efendim. Hemen geliyorum.''

Aramayı sonlandırdıktan sonra hızlıca üzerini değiştirip kaldığı kulübeden ayrılmıştı. Yağız'a ne kadar yalıda kalabileceğini söyleseler de kabul etmemiş ağaçların içindeki kulübesini daha çok sevdiğini bahane etmişti. Gerçekte bir ev kiralayacak kadar parası yoktu o yüzden bu kulübede kalmak zorundaydı. Dört yıldır Aslan Holding'in ortağı olan iki kardeşin şoförlüğünü yapıyor olsa da cebinde sadece karnını doyuracak kadar parası vardı. Para vermiyor değillerdi. Her ay büyük bir meblağ ödüyorlardı ama Yağız o parayı kendi için değil yetimhaneler için kullanıyordu. Böylesini daha uygun görüyordu.

Yalıya geldiğinde kapıdaki takım elbiseli nöbetçiler Yağız'ı tanmış ve kapıyı açmışlardı. Aslan ailesine ait olan arabayla içeri girdikten sonra Gökhan beyin onunla ne konuşacağını merak ederek arabadan inmişti. Arabanın yansımasından üzerindeki takım elbiseye bir göz atmış ve ceketinin bir düğmesini ilikledikten sonra adımlarını kapıya çevirmişti. Kapıyı hizmetçilerden biri açmıştı. Gökhan beyin onu salonda beklediğini söyledikten sonra kendi işine geri dönmüştü. Yağız seri adımlarla salona girmiş ve ilk olarak karşılıklı oturup sohbet ederek sabah kahvelerini yudumlayan iki kardeşi selamlamıştı. Saygıyla başını eğdikten sonra her zamanki ciddi ses tonuyla konuşmuştu.

''Beni çağırmıştınız efendim.''

Yağız'ın gözleri onunla konuşmak isteyen Gökhan beyin üzerindeyken Gökhan beyin kardeşi Ferit bey önce davranmıştı.

''Hoş geldin Yağız. Bizimle çalışmaya başlayalı uzun zaman oldu. Artık seni de ailemizden biri olarak görüyoruz ve sana güveniyoruz.''

''Teşekkür ederim efendim. Sizin gibi saygıdeğer işverenlerimden böyle güzel sözler duymak onur verici.''

Bu kez konuşmaya Gökhan beyde katılmıştı.

''Ferit'in de söylediği gibi sana güveniyoruz Yağız. Sadece bizim şoförümüz olsan da bazen eşlerimizin ihtiyaçlarıyla bazen de çocuklarımızın ihtiyaçlarıyla uğraştın ve her hareketinle bizim biraz daha güvenimizi kazandın. Biliyorsun çocuklar üniversite okuyorlar ve derslerden dönem içinde baya yoruluyorlar. Onların üç gün sonra başlayacakları tatillerini başka bir yerde geçirmelerini ve kafalarını dinlemelerini istiyoruz. Aslında bu tatile ailecek gitsek daha iyi olacaktı ama şirketteki durumlar buna izin vermiyor. O yüzden çocukları bir haftalık sana emanet etmek istiyoruz. Güvenebileceğimiz tek kişi sensin. Onları adresi vereceğim yazlık evine götürmen ve bir hafta onlarla ilgilenmen gerekiyor. Bunun için ayrı bir maaş ödeyeceğim. Sonuçta işe alınırken imzalanan sözleşmede böyle bir madde yoktu. Yapabilirsin değil mi?''

''Siz nasıl emrederseniz efendim.''

''Emir değil Yağız, bu senden bir ricam.''

''Peki efendim. Gözünüz arkada kalmasın. Onlarla en iyi şekilde ilgileneceğim.''

Bir süre sessiz kalan Ferit beyde son konuşmasını yapmıştı kahvesinden son yudumu almadan hemen önce.

''Hem çocuklar seni çok seviyorlar Yağız. Seni bir şoförden çok ağabey olarak gördüklerini fark etmişsindir. Seninle vakit geçirmek onları daha da rahatlatacaktır.''

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin