Sizleri seviyorum canlarımm 💕 iyi okumalar
Birbirlerine delirler gibi aşık iki insan bu kadar mı yanlış yaklaşır birbirine.Adam sahtelikte arar mutluluğu,kadın ise acı çektirmekte.Adam çok sever.hep açıktır.Kolları açıktır.Ne olursa olsun sevecektir.Ya kadın,o adamın kendine yaptığını gururuna yediremez.Evet seviyordur,çok seviyordur ama bir kere güvenini yitirmiştir o adama karşı.Acı çekmiştir.Bu yüzden acı çektirmek istiyordur kadın.Az da olsa ona kendini anlatmaya çalışıyordur.İki inatçı keçidir bunlar aslında.Bir köprüden geçemezler.Eğer böyle devam ederlerse keçilerden biri aşağıya düşüp bu aşk uğruna ölecek.Diğeri yoluna devsm edecek?Bakalım bizim keçilerin hayatında kim galip gelecek?Aşk mı?Öfke dolu nefret mi?
Tolga şirkete gitmistir,Eren telaşla yanına gelir.
"Tolga konuşmamız lazım"
"Eren kötü bir şeyse sonra gel.Şu an keyfimi kaçıracsk bir şey duymak istemiyorum"
"Üzgünüm kardeşim ama söylemeliyim.Murat anlaşmayı reddetmiş"
"Biliyorum"
"Ne demek biliyorum"
"Bence de en mantıklı fikir reddetmesiydi zaten"
"Tolga sen iyi misin?"
"İyiyim kardeşim.Biliyorum şirket için bu anlaşma önemliydi ama tek müşterimiz de onlar değildir herhalde.Buluruz yeni birini daha."
"Peki.Ben çıkıyorum o zaman"
"Çık"
*******
Aybüke
İlaydayla birlikte evde kahve içiyorduk.Ona dün gece olanları anlatıyordum.
"Bakıyorum seni kıskanması da pek hoşuna gitmiş prensesimizin"
"Yok ya.Ne hoşuma gidecek."
"Hadi ama Aybüke.Herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın"
"Olmaz İlayda.Saçmalama.Ya bu evliliğin nasıl olduğunu bir tek ben mi hatırlıyoeum acaba.Zorla evlendim ben ya,zorla.Nasıl affedeyim onu."
"Tamam canım,sakinn,Bir şey demedim.Tm kapatalım bu konuyu.Ben sana başka seylerden bahsedeyim.Erenden bahsedeyim mesela.Aybüke biz Erenle sevgili olduk."
"Yuh!Destur kızım ya.Ne ara sevgili oldunuz."
O gün dakikalarca İlaydayı dinledim.Mutlu ilişkilerini dinlemek beni hem çok mutlu etti hem de çok kıskandırdı.Biz de böyle olabilirdik Tolga ile.Ama o böyle olmayı seçmedi.O beni öldürdü.Ölü bir kadını sevdi.Insan yaşarken de ölebiliyormuş Tolga bana bunu gösterdi.
******
Tolga
Tam işlere konsantre olmuş çalışırken Eren içeri girdi.
"Tolga kötü bir haberim var"
"Eren genel müdürlüğü bıraktın felaket tellallığına mı başladın kardeşim"
"Dalga geçme.Önemli bir konu"
"Tm söyle Noldu?"
"Iki müşterimiz daha anlaşmayı tek taraflı olarak fes ettiler."
"Ne demek oluyor bu ya.Tazminatı var."
"Zararı ne kadarsa öderiz demişler."
"Adi şerefsiz yapıyor bunu ya."
"Murat mı?"
"Başka kim olabilir.Bilerek yapıyor ya."
"Bu adam neden takti bize abi.Ne geçti aranızda bu kadar."
Olanları Eren'e anlattım.
********
Aybüke
Salonda koltuğa oturmuş kitabıma dalmışken kapının sesiyle kendime geldim.Bi kere de şu anahtarını yanına al Tolga ya offfff.Söylene söylene kapıyı açtığımda karşımdaki yüz ile şok oldum.Bu Muratti.
"Merhaba"
"Hayırdır siz neden geldiniz buraya?"
"Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var Aybüke."
"Olmaz.Birazdan Tolga gelir.Senin için hiç iyi olmaz."
"Tm o zaman dışarıda buluşalım.Yarın saat 12 de şu karşıdaki kafede buluşalım."
"Neden buluşayım ki senle.Benim seninle konuşacak önemli bir şeyim olamaz."
"Bence o kadar çabuk karar verme.Konuşacagımız konu Tolga ile ilgili"
Tolga ile ilgili deyince merak etmiştim.Kabul ettim.
"Peki"
Kapıyı kapattım.Bu benimle ne konuşacaktı acaba ya.O sırada kapı açıldı.Bu sefer gelen Tolgaydı.Sinirli görünüyordu.Acaba Murat'ı mı görmüştü.Ondan mı sinirlendi.Ceketini çıkardı.
"Aybüke ne yapıyorsun kapının önünde sen.Valla beni kapılarda beklemen beni şaşırttı."
"Ya gözüm yollarda kaldı.Seni bekliyorum bir saattir."
Içeri geçti.Normalde lâf söylemeden gitmezdi.Bunda bir şey vardı bugün.Koltuğa oturdu.Yanına geçtim.
"Hayırdır neyin var senin?"
"Bir şey yok ya iş ile ilgili.Ama sorun değil ben halledeceğim."
"Peki öyleyse.Aç mısın?Sana bir şeyler hazırlayayım mı?"
"Içine zehir katmayacaksan neden olmasın."
"Katacağım,sen de yiyeceksin."
"Elinden zehir olsa içerim.Hic sorun değil.Ölümüm senin elinden olsun"
"Zevzek"
Mutfağa gidip hemen bir şeyler hazırladım.Tolga'nin yanına götürdüğümde o çoktan uyumuştu.Kıyamam ya demek o kadar çok yoruldu.Bir süre onu izledim.Sapsarı saçları o kadar güzel görünüyordu ki.Insan onun saçlarına dokunmadan duramayacaktı.Gozleri kapalı olduğundan beni o masmavi gözlerinden mahrum bırakmıştı.Uyanması için biraz seslendim.Ama kıpırdamıyordu bile.Başucuna oturup saçlarına dokundum.Saclarına dokunmamla gözlerini açması bir oldu.
"Bir saattir sesleniyorum kalkmıyorsun.Iki saçına dokununca mı kalkıyorsun?"
"Senin elin vücudumdan bir yere dokunacak ve ben hissetmeyeceğim.Mümkün değil."
"Allahım ya.Neyse kalktın madem gel bir şeyler ye."
"Benim daha güzel fikrim var."
"Nedir?"
Hemen ayaklandı ve beni kolumdan çekip koltuğa oturdu sonra da başını dizlerimin üstüne koyarak tekrardan yattı.
"Böyle sen benim saçlarımı oyna.Ben de uyuyayım"
"Oldu tabi başka isteğiniz var mı?"
"Bir de masal anlatırsan çok mutlu olurum."
"Tolga saçmalama da kalk"
"Lütfen Aybüke.Sadece bir gece.Sana çok ihtiyacım var."
"Peki ama sen uyuyunca kalkarım."
"Kabul."
"Ayrıca masal falan da okumam."
"Ya Aybüke hadi"
"Tolga çocuk musun sen ya."
"Oyun bozanlık etme hadi"
"Peki tamam."
Biraz düşündüm.
"Hadi "
"Bekle biraz.Düşünüyoruz herhalde."
"Hadi uyucam şimdi."
"Tamam başlıyorum.Bir varmış bir yokmuş.Evel zaman içinde kalbur saman içinde bir şehirde çook güzel bir kız varmış.Ama bu kız çok şanssızmış."
"Neden?"
"Çünkü çok büyük bir hata yapıp bir öküzle evlenmiş."
"Bu masaldaki öküz ben oluyorum galiba."
"Bak maşallah kendini nasıl da iyi tanıyorsun."
"Valla öküz falan diyorsun ama herkes kendi sıfatını sayar canım "
"Sen yorulma diye senin sıfatlarınıda sayıyorun hayatım"
"Neyse devam et"
"Kız bu öküzle evli olmaktan hiç memnun değilmiş."
"Bak sen "
"Ama bu öküz bizim kıza sırılsıklam aşık olmuş."
"Onu nerden çıkardın"
"Sus da dinle."
Aybüke masal anlatırken Tolgayı uyutacağı yerde kendi uyuyakalmış.
"Devam et Aybüke.En son kızın öküze karşı ne hissettiğini söyleyecektin."
Aybükeden ses çıkmamıştı.Tolga kalktı ve Aybükenin uyuduğunu fark etti.
"Aybüke ya masalın en heyecanlı yerindeydin."
Tolga biraz Aybüke'yi seyretti.Uyurken bile çok güzeldi.Karşısında güzel bir kadın yatıyor ama Tolga ona elini bile sürmüyordu.Çünku ona âşıktı.Aybüke'nin de onu seveceği günü sabırla bekliyordu.Biraz seyrettikten sonra Aybüke'yi kucağına alarak yatak odasına çıkarttı.Odaya sokarken yanlışlıkla Aybüke'nin kafasına duvara vurdu.Aybüke uyanmamıştı.Hemen yatırıp üstünü örttü.Üzerine eğilip dudağına küçük bir buse bırakıp doğruldu.
"Seni seviyorum prenses."
Dedi ve odadan çıktı.
******
Sabah kalktığımda saat 10 a gelmişti.Hemen aşağı indim.Tolga kahvaltısını yapıp çoktan çıkmıştı anlaşılan.Tam yukarı çıkacaktım ki masanın üstündeki notu gördüm.Notu alıp okumaya başladım.
"Günaydın uykucu.Kahvaltı yaparken dikkat et canım içinde zehir olabilir"
"Pislikk ya".Tolga'nın mektubu tebessüm etmemi sağlamıştı.O sırada telefonum çaldı.Masanın üzerindeki telefonumu alıp açtım.
"Günaydın Aybüke Hanım"
"Ooo Tolga Bey.Tam zamanında aradınız.Şimdi mektubunuzu okudum.Acaba bu şahane kahvaltıyı yapmalı miyim?Yoksa yeni bir kahvaltı mı hazırlayayım?"
"Sen bilirsin canım."
"Ama haksızlık bu benim işim.Çalma"
"Tm tm.Zehir falan yok tabii yiyebilirsin."
"O zaman bundan sonra kahvaltıları sen hazırlarsın Tolga Sarıtaş"
"Hadi canım hiçbir işe yaramıyorsun bari bunu yap"
"Tolgacım.Kaşınma istersen canım"
"Kaşınıyorumm.Ne yapacaksın Aybükecim"
O sırada içeri Eren girer.
"Abi hadi adamlar geldi.Romantizminizi evde yaşayın lütfen."
"Tamam oğlum ya."
"Tolga bir sorun mu var?"
"Aybüke benim bir toplantım var.Sonra konuşuruz."
"Peki tm"
Telefonu kapatıp saate baktığımda saat 11:30 olmuştu.
"Eyvah.Geç kaldım."
Hemen yukarı çıkıp üzerimi giyindim.
********
Murat oturmuş bir yandan kahvesini yudumlayıp bir yandan da beni bekliyordu.Geçip yanına oturdum.
"Hoşgeldin"
"Konuya geçelim hemen."
"Bir kahve içmez miyiz Aybüke"
"Içmeyiz. Hemen konuya geç lütfen. Ha eğer konuşacak bir şey yoksa ben gideyim."
" Madem öyle tamam söyleyeyim"
"Evet dinliyorum "
"Tolgadan ayrılacaksın Aybüke"
Bu lafının üstüne kahkaha attım.
"Gerçekten komik şaka."
"Şaka yapmıyorum Aybüke.Ayrılacaksın"
Bölüm Sonu
Sevgiyle kalın
