Valizimi hazırlarken kenarda duran elma dilimini ağızıma attım.
Artık saraydan ayrılma vaktim gelmişti.
Valizimin fermuarını kapattım ve valizimi alıp odadan çıktım.
Merdivenlerden inmem için Allison bana yardımcı olmuştu.
"Teşekkürler Allison." Allison'ı yanağından öptüm ve gözünden süzülen göz yaşını sildim.
"Önemli değil. Bir şeyin olursa ararsın." Bana hafifçe gülümsedi. Allison sanırım üzgün olsa da kendini mutlu etmeyi başarabilen tek element üyesiydi.
Allison'a tekrardan el salladım ve Kırmızı Saray'dan çıktım.
Beyaz Saray'a yürürken Seici'yi gördüm.
"Aa. Diana nereye?" Seici beni durdurdu. Meraklı gözlerle valizime bakıyordu.
"Seici ben bir melezmişim. Su ve ateş kullanabiliyorum. Ondan dolayı Beyaz Saray'a gidiyorum.
"Anladım. Kendine iyi bak." Bana iç ısıtacak bir gülümseme bıraktıktan sonra kolumu da bıraktı ve Kırmızı Saray'a koşmaya başladı.
Ben de Beyaz Saray'ı gördüm ve içeri girdim.
İçeride asistanlar beni bekliyorlardı. Yanlarına giderken altın desenli merdivenler ve zeminlerde aklım kalmıştı.
"Diana Leapones. Bu taraftan." Asistanlardan bir tanesi bana yan taraftaki merdiveni gösterince valizimi alıp çıkmaya başladım ki asistan beni kolumdan tuttu.
"Valizi ben taşırım efendim, siz önden buyurun."
'Tamam' şeklindeki bakışımı asistana attım ve merdivenlerden çıktım.
"Diana Hanım, odanız 102 No'lu oda." Valizimi merdivenden o da çıktıktan sonra önüme bıraktı. Anahtarı da elime bıraktı.
"Görüşürüz." Dedi. Merdivenden aşağı indiler ve saraydan çıktılar.
Şaşkınca bir saraya bir de valizime bakarken bunu yapmayı kestim. Valizimi aldım ve 102 No'nun yanına gittim.
Anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim.
Kırmızı Saray'ın odasından hiç bir şey eksilmemişti. Resmen her Saray'ın olduğu gibi oda.
Valizimi kenara bıraktım ve açıp eşyaları yerleştirmeye başladım..
