~8~

90 7 6
                                    

Tüm eşyaları yerleştirdim ve yatağa kendimi attım. Çok yorulmuştum.
Yavaşça esnedim ve saate baktım.
18:38
Sıkıldığımı hissettim ve odamdan çıktım.
Merdivenlerden yavaşça indim ve Beyaz Saray'dan çıktım.
Çıktığımda yine bir melez olan Adrian'ı gördüm.
Adrian'dan hoşlanıyor gibiydim.
Sevgilim de yok, boşum kısacası.
Neyse, hava çok serin olduğu için kendime sarıldım ve banka geçtim.
Adrain banka yaklaşıyordu. Kalbim yerinden çıkacaktı.
Yanıma geldi ve oturdu.
Kalbim yerinden çıkacakken ona oldukça bakmamaya çalışıyordum.
Onun da elementleri ateş ve hava.
Adrian gözleri yeşilin en güzel tonu, saçları sarı yakışıklının ötesindeydi.
Benim saçlarım sarı, gözlerim de maviydi.
"Selam." Adrian yumuşak sesiyle konuşunca utangaç tipimle ona bakmaya başladım.
"Se-selam." Hafifçe gülümsedim.
Oldukça kekelememeye çalışıyordum.
"Naber? Seni bu aralar çok görmüyorum."
"İyiyim. Çok bahçede olamıyorum da." Kafamı yanda duran Ay'a çevirdim. Çok güzel duruyordu.
Adrian çok yakışıklıydı dürüst olmak gerekirse.
"Sevgilin var mı?" Adrian'ın buna sormasına şaşırmıştım. Aman tanrım.
"Yo-yok. Neden ki?" Yine kekelemiştim. Lanet olsun ya.
"Bilmem. Merak ettim." Erkeklerin verdiği klasik, klişe cevap işte. Anlarsınız kısacası.
"Anladım. Burası fazla soğuk oldu sanırım." Kendime sarılmaya çalıştım. Tabii ki başarısız oldum.
"Ben hırkamı veririm." Adrian hırkasını üzerime serdi ve beni kendine çekip sarıldı.
OHA! ADRİAN BANA SARILDI MI!?
Birkaç dakika şok geçirsemde sonradan alıştım.
Çok güzel bir his bu emin olun.

MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin