Banyonun kapısını açtı, ve içeri girdik.
Üstümdeki t-shirt ü alt kısımlarından tutarak çekip çıkardı ikimizde çırılçıplaktık artık.
Duşa kabinin içine girdi ve beni de peşi sıra yanına çekti.
Musluğu açtı suyu ılıktan biraz daha sıcağa ayarladı.
Sıcak suyun verdiği rehavetle gevşerken Barışın penisi karnıma değince yeniden kaskatı oldum.
Barış: sana doyamıyorum
diyerek tısladı.
Islak dudakları suyun altında o kadar seksi gözüküyordu ki daha fazla kendimi tutamayarak; alt dudağı iki dudağımın arasında kalacak şekilde emmeye başladım. İnsan bedenin en narin yeri olan yanakla dudağın birleştiği yeri ısırınca kendini acıyla geri çekti.
Barış: ne yapıyorsun ? Moraracak orası
şaşkınlığı sesine yansımıştı ama eğlendiğini saklayamıyordu.
Arven: umrumda değil
Barış: öyle mi ?
Boynuma doğru eğildi gırtlağım üç parmak sağını emmeye başladı.
Ah çok güçlüydü
hassas ve beyaz bir tene sahip olduğumdan fazlasıyla moraracağını farkındaydım, zaten onun da amacı buydu, beni damgalamak.
Bir vampir gibi boynumu emmeye devam ediyordu, ama canımı yakmaya başlamıştı artık
Arven: geri çekil Edward Cullen
(Bilmeyenler için Edward Cullen alacakaranlık kitabında ki vampir )
Kahkahakasını tutamadığından boynumu bırakmak zorunda kaldı.
Barış: aslında haklı olabilirsin, belki de senin kanına susamışımdır
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım, kollarımı boynuna dolayarak
Arven: o zaman içebildiğin kadar seninim
dedim
Hafifçe aşağı eğildi beni baldırlarımdan kavrayarak yüzyüze bakacağımız şekilde bir bebek gibi kucağına aldı.
Kadınlığım hemen penisinin üstünde kalacak şekilde kucağındaydım. hemen bacaklarımı beline doladım
Arven: hadi artık !
Barış: ama bana ne istediğini söylemen lazım
Yüzünde yine o piç gülüşü vardı
Arven: ne istediğimi biliyorsun
Barış: duymam lazım, ne istediğini söyle
Bana sesi kollarından bile güçlü gelmişti o an. Çıkmıyordu ağzımdan beni becermesini istediğim, sanırım hâlâ karşısında utanıyorum.
Boynuna doladığım kollarımdan sağ kolumu çekip penisine götürüp kadınlığıma girmesini sağladım
Arven: ne istediğimi anlatabilmişimdir umarım
Barış beni kasıklarımdan tutarak aşağı doğru itti
Penisi tamamen içimdeydi ilk kez tamamını alıyordum.
Ağzımdan çıkan çığlıkları sonlandırmak için dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Hareketleri daha da sertleşmeye başladı, ve bu beni daha da tahrik etmeye başlamıştı.
Penisini içime doğru her itişinde elim ayağım boşalıyordu, beni kucağına almasa kesin yere yığılıvermiştim.
Onunda bacakları titremeye başlamıştı artık bu ne demek biliyordum, daha da kasıldı kendini çok güçlü bir şekilde içime itti kopan çığlığıma aldırmadan içime orul orul boşalıyordu.
Onun da bacakları tutmaz hale gelmiş olacak ki beni kucağından indirmeden yere oturdu.
Yerimden memnundum istediğim adamın kucağındaydım, ama buna bir son vermem gerektiğini bildiğimden musluğa uzanıp suyu kapattım ve kucağından kalkmak için hamle yaptım
Belime sardığı kolları kalkmama izin vermedi
Barış: otur !
Sesi çok net çıkmıştı, itaat ederek yerimden kalkmadım
Arven: artık kalkmamız gerekiyor daha Alışveriş yapacağım hatta sende geleceksin
Barış: beni karıştırmasan olmaz mı ?
Arven: bu kolları tarlada çalışmak için yapmadın bence
Dudakları neşeyle kıvrıldı
Barış: tabii ki sana hizmet etmek için yaptım
Arven: bir saniye bekle sana havlu getireyim
Barış: senin ki nerde onu kullanalım işte
Bunu söylerken burnuma küçük bir öpücük kondurdu
Arven: iyi hadi kalk o zaman
Belime doladığı kollarını çözerek kalkmama izin verdi.
Uzattığı elini tuttum bütün gücümü kullanarak Barışı da yerden kaldırdım
Sarı renkteki havlumu üzerine attım
Arven: kurulan
Barış: emredersiniz
Beni kendine doğru çekti havluyu ikimize birden sardı ve üstümüzü kuruttuk.
Odama doğru giderken kıçıma bir şaplak attı
Barış: ne seksi hatunsun be
Arven: elin kolun dursun yerinde
Arkamda güldüğünü hissedebiliyordum
Odamda ki aynadan kendime bakınca gözüm ceviz büyüklüğünde ki morluğa takıldı
Arven: Oha bu ne
Barış: sen asıl dudağımın haline bak
Dudağının köşesindeki morluğu görünce keyfim yerine geldi
Arven: benden hatıra kalsın
Barış: aynı şekilde seninki de
Yatağımın üstündeki boxerına uzanıp giydi hemen ardından kotunu da üstüne geçirdi daha sonra mutfağa gidip yanında getirdiği çantasından siyah t-shirt çıkarıp giyindi.
Bense hayran hayran onu izlerken bir anda benim de alışverişe gitmem gerektiğini hatırladım.
Üstüme siyah bir iç çamaşırı takımı geçirip beyaz bir t-shirt ve bir kot pantolon geçirdim.
Barış: hazırsan çıkalım
Arven: hazırım
Anahtarı vestiyerden alıp cebime attıktan sonra cüzdanımı ve Telefonumu alıp çantama attım.
bir üst sokaktaki markete kadar tahminen 15 dakika yürüdük
Barış bir alışveriş arabası alıp
Barış: buyrun gideceğiniz yere kadar bırakayım
dedi. Bu çocuksu teklifi hoşuma gittiğinden kabul edip alışveriş arabasına içine oturdum
Barış: söyle bakalım neler lazım
Arven: bilmem ne istersin akşama
Barış: sanırım seni
Ah beni resmen diri diri yakıyordu
Arven: yemek için
Barış: haa o fark etmez
Arven: tavuk sote ?
Barış: olur
Arven: o zaman ben yemek için malzemeleri alayım sende meyve falan al
Barış: anlaştık
Alışveriş arabasından inip kasap bölümünden tavuk göğsü aldım daha sonra kültür mantarı seçerken Barış yanıma geldi
Barış: çilek alıcam da yumuşak mı seviyorsun sert mi ?
Kadınlığıma da çilek lakabını taktığı için bunu sorduğuna emindim.
Madem oyun oynamak istiyor ben de istediğini vereceğim
Arven: ben her zaman sert severim, en sertini, ne kadar sertse o kadar iyidir
Kelimelerin içine sakladığım cinselliği bir çırpıda anlamış olacak ki kulağıma fısıldadı
Barış: bir daha böyle bir şey söylersen seni burda herkesin içinde beceririm
Şaka yapar gibi bir hali olmadığından hemen çenemi kapattım.
Arven: alkol alacak mısın ?
Barış: ben kırk yılda bir içerim sen istersen al
Arven: benim de pek aram yok, o zaman aldıklarını tart sonra kasaya gidelim
Barış aldıklarını tartarken ben de kasaya doğru yöneldim.
Kasanın yakınındaki beklerken biri Arven diye seslendi
Sesin geldiği yöne bakınca üniversitede hazırlıktayken tanıştığım Enesi fark ettim.
Enes: Naber, ne yapıyorsun ?
diyerek beni kucakladı
Arven: iyiyim sen ne yapıyorsun
Enes: iyiyim, nerelerdesin ya kampüsler ayrılınca koptuk resmen
Arven: öyle oldu cidden, ben de alışverişe geldim
O sırada Barışta aldıklarını tartıp yanıma geldi
Enes ve Barış anlamsız gözlerle birbirlerine bakarken köprü olmam gerektiğini fark ettim
Arven: tanıştırayım sizi okuldan arkadaşım Enes...
Cümlemi bitirmeden Barış elini uzatıp sıktı, zaten Barışı ne diye tanıştıracağımı da bilmiyordum
Barış: memnun oldum ben de Barış
Kasaya doğru ilerlerken Barış bir tane prezervatif paketini alışveriş arabasına doğru attı.
O an Enesle gözgöze geldik ve kıpkırmızı oldum
Enes: neyse ben yavaştan kaçayım, seni gördüğüme çok sevindim, sonra yine görüşürüz
Arven: tamam kendine çok iyi bak diyerek kucaklaştık
Enes gider gitmez Barışa döndüm
Arven: beni rezil ettin
diyerek tısladım
Barış: ben kime ait olduğunu hatırlattım, gözünün içine bakıyordu
Arven: insanlar konuşurken birbirlerinin gözlerine bakarlar, neyse eve gidince bunu konuşucağız
Barış poşetlerin hepsini parmaklarından geçirdi güçlü kollarıyla hepsini tek sefer de kaldırdı ve marketten çıkıp eve geçtik
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cüretkar
Teen FictionNefesi nefesime değiyordu artık, burnunu burnuma değdirdi, dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra kulağıma fısıldadı: "bir gün sonum olacağını biliyorum, bu yüzden de ilkin olmak istiyorum." "Gece şahidim ki seni çok sevdim, her şeyden çok."