BAKALIM ALKAN NASIL DEĞİŞİYOR VE NELER PLANLIYOR... OYLARINIZI EKSİK ETMEZSENİZ ÇOK SEVİNİRİM....
Ruhu sonbahar renklerine bürünmüş kadın, soğuk cama alnını yaslamış süzülen yağmur tanelerini izliyordu. Birbirine karışan su tanecikleri pencerenin önündeki mermerde toprağa kavuşmak için nasıl sabırsızca bulutların gözyaşını bekliyorsa Gazel'de öyle bekliyordu Alkan'ı. İçi bomboştu, bir hafta geçmişti ve çektiği acı onu kirpik uçlarına kadar uyuşturmuştu artık. Kuruyan gözpınarları, hüzünlense dahi gözlerini nemlendirmekten imtina ederken kırptığı göz kapaklarındaki sızılar yaşadıkları yetmezmiş gibi ona işkence etmeye devam ediyordu. Takati olsa belki de vücudunun tüm sıcaklığını alan cama var gücüyle yumruk atabilirdi ama günlerce, ıstırabını hafifletmek için sızana kadar içmişti ve kanından bir türlü temizlenemeyen alkol, günahını yüzüne vurur gibi tüm kuvvetini sömürüyordu. Gazel, acıyla uyuşan bedenini derin uykuya teslim etmek için yine içmeye karar verdi ve cama yasladığı alnını usulca geri çekip yağmurun şehre verdiği manzaradan uzaklaşacaktı ki yolun kenarına park edilen arabayı fark etti. Eğer ayıksa, birkaç şişe devirtecek, yüreğini oluk oluk kanatacak bir hayalden ibaret değilse arabadan inen oydu.
"Alkan" Sessizce fısıldadığı isim bedenine ruhunu yeniden üflerken kapıya koştu. Çelimsiz adımları kapıda duraksadı ve tam karşıdaki aynaya bakıp, darmadağın olmuş saçlarını güzelce topladı. Aslında onu karşılamak istiyor, boynuna sarılıp, kokusunu derin derin solumak istiyordu ama soluk benzi ve kirlenmiş kıyafetleriyle bunu yapamazdı. Hemen yukarı çıkmak için merdivenlere koştu. Son basamağına kadar nefes nefese kalsa dahi durmadı, odasına girip ilk etapta kıyafetlerini değiştirdi. Hafif bir makyaj yaparken kapının açıldığını duyup, elini sol göğsünün üzerine koydu. Zaten o kadar zayıftı ki bu heyecanını atlatamazsa, Alkan onun kalbinin atışını kıyafetlerinin üzerinden bile görebilirdi. Az önce topladığı saçlarını, yeni kıyafetlerine yakıştıramadığı için yeniden açıp, papatya desenli bandajını takarak salık bıraktı. Omuzlarına düşen sarı kıvrımlar öncesinden daha hoş bir görüntü verdiğinde, makyaj aynası önündeki tabureden kalkıp kapıya doğru yürüdü. Kulpa asılıp, açtığı kapının eşiğine bir adım atmıştı ki Alkan ile burun buruna geldi. Kokusu ciğerlerini yırtar gibi derin bir sızıyla canını yakarken, kahvelerin girdabında sürüklenmeye başladı. Yutkundu, tükürüğüne karışan hasretin acı zehrinin midesine doğru olan yolculuğunu adım adım hissetti. Hareket edemedi, Alkan'ın elinden bıraktığı bavulun tok sesi onu kendine getirmek için koridorun bütün duvarlarına çarparak yankılandı. Geride kalan ayağını sürükleyerek diğerinin yanına getiren Gazel, hizalanan ayaklarının üzerinde hafifçe yükselerek, Alkan'ın dudaklarına yumuşacık bir öpücük bıraktı. Kalbindeki kurumaya yüz tutmuş yaralar kanamaya başladığında geri çekilip, tek kelime etmeden boynuna sarıldı. Ne öpücüğe ne de sarılışa karşılık vermeyen Alkan, put gibi durmaya devam ederken tek bir şeyi sorguladı. Canından çok sevdiğini düşündüğü kadını bu halde görmek neden hiçbir vicdani duygu kıpırdatmamıştı içinde, neden donuktu, neden karşısında aşkın vücut bulmuş hali olan kadın tüm sıcaklığını kendine aktarırken o hâlâ buzdan bir kütle gibiydi? Nedenlerle olan savaşıyla, yorgunluğunu öne sürerek ateşkes imzaladığında, Gazel'i nazikçe kendinden uzaklaştırdı.
"Sen iyi misin?" Omuzlarında duran ellerin şefkatini hissedemeyen Gazel, varlığıyla yetinerek burnunu çekti ve sorulan soruya cevap vermeden önce başını salladı.
"Evet, şimdi daha iyiyim. Artık daha iyiyim." Yere bıraktığı bavulunu alıp, başka soru sormadan odaya geçen Alkan, yatağın üzerine koyup, usulca açtığı bavuldan bilgisayarını çıkardı. Gazel yanaklarındaki ıslaklığı temizleyip, heyecanla ona doğru yaklaşırken titreyen sesindeki boğukluğu engelleyemeden sarf etti kelimelerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYİRCİ: YAŞANIRSA YAZILIR (KİTAP OLDU)
Tajemnica / ThrillerGİZEM/GERİLİM Yaşanırsa yazılır, yazılırsa okunur, okunursa yaşanırdı. Peki bir yazar okunurken yaşanması için, yaşayarak yazmak istediğinde sınırlarını ne kadar zorlayabilirdi? CEVABI MERAK MI EDİYORSUNUZ? O ZAMAN..... ALKAN CEVHER'İN hikayesine Ho...