(Asel'i beğendiniz mi yorumları bekliyoruz.😊 Multimediada ki şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz.)
Yürüdüm dakikalarca çöl gibi kurak, gözlerimin rengindeki bal rengi gezegende yürüyüp durdum. Ayaklarımın beni taşımaya gücü yetmeyince dizlerimin üstüne çöküp düşünmeye başladım.
Aklım çok karışıktı o kadar çok şey düşünüyordum ki buradan nasıl kurtulacağımı, buradan kurtulamazsam nasıl yaşayacağımı kısacası kafam doluydu.
Birde gözlerimin dolması eklenince kendimi tutamadan ağlamaya başladım. Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaya devam ettim sonra kesik kesik nefes almalara dönüştü ağlamam.
Kafamı dizlerimden kaldırıp etrafıma bakındım ve gördüklerim karşısında daha da bir afalladım. Çevremde daire oluşturmuş bir çeşit insan topluluğu ve büyük tehlike arz eden ellerindeki mızraklar.
Hepsi gözünü kırpmadan bana bakıyordu. İçimden işte şimdi sıçtın diye fısıldadım.
Sarışın olan tahmini 30 lu yaşlarında olan adam bana 'Kimsin ve nereden geliyorsun ?' diye sordu.
Bende onları kızdırmamak adına hemen cevapladım sorusunu ' Adım Asel ve Dünya'dan geliyorum' dedim.
Bu sefer de esmer bir adam 'Dünya da neresi ? ' deyince anlayamadan onlara döndüm sonuçta onlarda insanlardı ve Dünya'yı nasıl bilemezlerdi ?
Kafam iyice allak bullak olmuşken beni yerden kaldırıp 'Yürü bakalım yabancı kız Kralımız sana ne yapılacağını daha iyi bilir' diyerek önüne doğru itekleyerek yürütmeye başladı.
Etraf o kadar boştu ki sadece minik evlerden ibaretti. Bu insanlar ne ile eğleniyolar diye düşünmeden edemedim. Sonra buraya hep eğlence ve çılgınlık istediğim için geldiğim ve bu durumlara düştüğüm aklıma gelince kendime ufak çapta kızdım.
Kocaman şatoya benzer bir yerde durduğumuzda Kral'ın yanına geldiğimizi anladım. Beni içeriye almadan kapıda bekletirlerken birkaç kişi muhafız olduğunu tahmin ettiğim kişilere durumu anlatıp Kralla görüşmek istediklerini dile getirdiler. Muhafız durumu anlayıp bekleyin biraz dediğinde içeri girdi ve bizde muhafızı beklemeye başladık.
İçeriden çıktığında Kralın meşgul olduğunu ve benimle ilgilenene dek zindana götürülüceğimi söyledi. Bunlar delirmiş olmalıydı ben bir suç işlememiştim ki kazayla buraya gelmiştim. Ağzımı açıp tam isyan edecekken elindeki mızrağı bana salladığında ağzımı kapalı tuttum en azından şimdilik.
Zindana ite kaka getirilirken yerlere bakmıştım ve buz mavisi rengindeydi. Venüs bildiğim ve gördüğüm kadarıyla bal rengindeydi. Ne ara buz mavisi olduğunu anlamasam da bu konuyu sonra iyice düşünmeye karar verdim.
Zindanda sadece oturmak için bank tarzında bir oturak vardı. İçeri iteklenirken kapı üzerime kilidiyle birlikte kapandı.
İstemesemde yine ağlamaya başladım. Ben böyle olsun istememiştim sadece sıradan hayatıma biraz renk gelsin istemiştim bunda ne vardı ki ?
Yalnızdım hemde çok yalnız.Gözlerim acımaya başladığında fark ettim saatlerce ağladığımı. Yorgun düşen bedenim ve göz kapaklarım ağlamamın etkisiyle iyice gevşemiş ve uykumu getirmişti. Rahatsız görünsede o bank görünümlü oturağa uzandım ve uykunun kollarına kendimi bıraktım.Sesler duymaya başladım gözlerimi yavaşça açtım çünkü gözlerim şişmişti.Bir muhafız gördüm zindanın kapısını elindeki anahtarla açıyordu. Bende oturduğum yerden kalktım. Yanıma gelip hiçbir şey demeden beni iteklemeye başladı.
İlerlerken şatonun önünde durduk. Muhafızlar kapıyı açtı ve içeriye girdik. İçerisi de dışı kadar büyüleyiciydi. Ama bunlar beni ilgilendirmiyordu önemli olan Venüsten nasıl Dünya'ya gideceğimdi.
İlerlerken muhafız beni boş bir alana doğru doğru itti bende dengemi sağlayamadım düştüm. Yere popomu çarpmıştım. Sanırım hasar büyüktü. Kafamı kaldırınca yanıma uzatılan bir el gördüm. Eli tutarak ayağa kalktım. Beni yerden kaldıran kişiye dönüp baktığımda çok tatlıydı. Biraz da yakışıklı. Bana sıcak bir gülümseme bahşetmişti. Bende onun samimiyetine inanarak gülümsedim ve teşekkür ettim.
Burada ilk defa kibar birini görüyorum şaşırtmıştım doğrusu.
'Ben Prens Petrick peki ya sizin adınız nedir ?' dedi.
Bende ' Asel ' dedim kısaca.O anda gözüme arkadan bize bakan biri takıldı. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Bilmeden bir şey mi yapmıştım acaba. Çatık kaşlarının haricinde tahminen 1.90 boylarında simsiyah saçlara, yemyeşil gözlere ve esmer bir tene sahipti. Yüzünün kemikli yapısı da ona ayrı bir hava katıyordu. Yakışıklıydı hemde baya bir yakışıklı. Gözlerimin onda çok oyalandığını fark edince hemen çektim ve bakışlarımı yere indirdim.
Arkadaşlar 2.bölümü nasıl buldunuz yorumlara yazarsanız çok mutlu oluruz. Okuduğunuz için teşekkürler. ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ YOK
FantasyAsel 23 yaşında hayallerinin peşinden koşup astronot olmuştur. Sıradan aile ve sıradan hayatından sıkılan Asel bir gün ceza alacağını bilse bile delilik yapmaktan vazgeçmemiştir. Uzay laboratuvarında bulunan depodaki kullanılmayan uzay mekiğini giz...