Ne zaman yazdığımı unutacağım kadar eski bir yazı. Not defterimin arkasına uçuk harflerle karalamışım, az evvel rastladım. Bir zamanlar canımı fazlaca yakan güzel birine yazdığım birkaç fısıltı...
--------------------------------------------------
Şimdi gürültü ile izliyorum, sükunetle dolu yılları. Siyah çerçeveli gözlüklerinin ardından sönük gözlerini izliyorum, başkası için parıldayan. Işığın ardında derin, soluksuz bi tutam kahve.
Hafifçe tebessüm ederdi, oldukça davetkar; bi o kadar da sahte. Yalancı bir adamdı, severmiş gibi yapar, sonunda hep canımı yakardı. Büyük avucuna çok şeyimi bırakmıştım. Onlarla oynamayı severdi.
Sessiz bi adamdı, iyiliklerini kötülüklerle sarar, hüzünlerini yırtıcı çığlıklara saklardı. Saçlarıyla oynadıkça ellerim yanar, kül karasına boyanırdı. Ellerimi yüzüne sürer, güzel yüzüne bulaşırdım kapkara.
Yalnız bi adamdı, gitarıyla konuşur, şarkılarla sevişirdi. Yanık tenine gizlediği darbeler canımı yakardı. Dudaklarımı siyaha boyar, beyazlığıma gölge düşürdü. Yaralarımdan öper, ardına derin acılar hapsederdi.
Utangaç bi adamdı, şiirlerime saklanır, sevgimden kaçardı. Zayıf bedeniyle ağır izler bırakır, sonra çekip giderdi. Kelimelerimi görmezden gelir, kelimeleriyle tenimi okşardı.
Düşüncesiz bir adamdı. Her gece şarkı söyler, umuyadan önce uzun uzun beni izlerdi. Son gecemiz olduğunu söyler, gözyaşlarımı siler, ertesi gece yeniden ağlatırdı. Hep susardı, konuşunca da anlamsızlaşırdı.
Çok güler,çok ağlatırdı. Güneşi sever, üzerime doğar, beyaz tenimi kül ederdi. Külleri sever, fakat beni bir türlü sevmezdi.
------------
Tam şu anda, sevilmeyişimize bir kadeh kaldıralım, à votre santé!
