Bu hafta içerisinde bu dördüncü oldu. Beşincisine izin verecek kadar aptal değilim.
Seni yakalayacağım pis 'Kurabiye Hırsızı'.
=~=~=
Lay her zaman olduğu gibi neşeyle açmıştı vişne çürüğü rengindeki fırının kapağını. Lezzetinden çatlamış kurabiyelerin bulunduğu tepsiyi yavaşça çıkarıp üstünde tüten koku dumanını içine çekti.
"Tanrı aşkına her zaman bu kadar mükemmel kokmak zorunda mısınız?"
Elindeki tepsiyi masaya bıraktıktan sonra diğerini almak için fırına ilerlediğinde mırıldanmıştı.
Küçük ama şirin bir mutfağı vardı. Mutfağında yavruağzı ve yeşilin en açık -canlı- tonunda rafları ve pembenin -neredeyse- her çeşit tonuyla cıvıldayan tabak çanakları size huzur ve neşe veriyordu. Vişne çürüğü renginde bir fırın ve aynı renkte bulaşık makinesiyle tek koyu renkteki eşyası olan ocağı mutfağı biraz olsun olduğundan daha zengin kılıyordu. Bunun dışında Lay'in turuncunun en hafif tonunda yuvarlak bir masası ve üç sandalyesi kuşburnu koltuğuyla birlikte burayı sevimli bir yuva gibiymişçesine bir hale büründürüyordu.
Gününün çoğunu burda geçiriyor ve bazen burda uyuya kalıyordu.
Tepsiden özenle çıkardığı kurbiyelerini soğuması için iki geniş tabağa pay edip kırı andıran bahçeye genişçe açılan pencerenin kenarına koydu. İki elini sevinçle birbirine çarparak ortalığı toparlamak için tezgahına doğru ilerledi.
"Umm Tanrım.. Lay yine harikalar yaratmışa benziyor."
Lay kıkırdayarak Sehun'a döndü.
"Soğumuş olmalılar. Birazdan satışa sunabiliriz."
"Ah,bunların hemen tükeneceğine bahse varım."
Luhan gözleri kapalı bir şekilde kokuyu ciğerlerine doldurduktan sonra söylemişti.
Lay tozpembe tabakları pencerinin kenarından almak için arkasına döndüğü sırada acı bir çığlık attı.
"Aman Tanrım !! Ku-ku-kurabiyelerim.. Biri onları çalmış."
Hayal kırıklığıyla Sehun ve Luhan'a döndü. Sehun'un suratı bir anda asılmışken Luhan şaşkın bir ifadeyle Lay'in elindeki -yarı- dolu tabaklara bakıyordu.
"Ama.. Lay tabaklar dolu."
"Ah,hayır. Dolular ama tamamı bu kadar değildi. Tam 46 tane kurabiye vardı. Ancak şimdi geriye yalnızca 34 tane kalmış. Tanrım bunu hangi velet yaptı?"
Luhan hala şaşkınca bakarken Lay iki eliyle yüzünü kapatıp ağlamaya başlamıştı.
"S-Sehun *hıck* bunu yapanı bul- *hıck* -malıyız."
Sehun şefkatli kollarıyla onu sararak sakinleştirmeye çalıştı. 'Tanrım o sanki fazla duygusal'
"Lütfen ağlama Lay. Belki yanlış saymışsındır. Ha? Olamaz mı?"
Lay onu kendinden uzaklaştırarak konuştu. "Hayır Sehun tam 46 taneydi. Eminim. Biri onları çalmış." Son cümleyi bastırarak söylemişti.
Luhan araya atılarak "Peki,şimdi yan taraftaki parka gidip bunu hangi velet yapmış öğreneceğim. Ve ona gününü göstereceğim." dedi. Bununla onun biraz olsun sırtımasını sağlamıştı.
Ve kafeden çıkarak hırsızı bulmayı umduğu parka gitti.
=~=~=
"Üzgünüm Lay. Ancak çocuklar hiçbir şekilde bunu kabullenmediler. Ve bence doğru söylüyorlardı."
Luhan eliyle ensesini ovdu. Suratını mükemmelin de mükemmeli bir şirinliğe büründürerek Lay'e yaklaştı.
"Lütfen daha fazla canını sıkma. Olan oldu bir kere. Bugün için bunları satarız ve yarın daha çok kurabiye yaparsın. Ha?"
Lay çenesini hafifçe titreterek başını onaylarcasına salladı.
=~=~=
"Lay~ Hadi dostum."
Sehun üç kez seslenmişti ama Lay'den hiçbir cevap gelmemişti. Bir kez daha seslendikten sonra Sehun dayanamayıp mutfağa girdi.
Lay kulağına kulaklığını takmış ve mutfakta harikalar yaratıyordu. Bu iyi bir şey ancak şimdi saat çok geç ve uyuması gerekiyordu.
Ancak Lay tüm ısrarlara rağmen burda kalıp sinirini atmak isteyip onları başından savdı.
Ve koltuğunda sızmadan önce ertesi gün için marifetli parmaklarıyla 2 çikolatalı pasta, 3 çeşit kek ve 16 muffin hazırlamıştı.
Ve bazı atıştırmalıklar..
...
"Ben bunları hemen tezgâha çıkarıyorum."
Luhan enfes görünen yiyeceklere baktı. Lay gerçekten bu işte iyi- hayır mükemmeldi.
"Kurabiye yapmamışsın." Sehun Luhan'ın götürdüğü tabakları inceleyip sormuştu.
"Dün uyuya kalmışım. Birazdan çıkar Sehunnie~"
'Mutfaktayken -çalışırken- onun o muhteşem gamzesini görme olasılığınız %100'dür. Gerçekten işine aşık.'
...
"Luhan~ Sehun~"
Lay'in attığı eksik çığlıklar ikisinin aniden içeride belirmesine neden oldu.
"Lay,iyi misin?" 'Ağlıyor,tabikide iyi değil'
"Yi- *hıck* -ne Kurabiye Hırsızı *hıck* kurabiyelerimi çal- *hıck* -mış Sehun~"
"Ve yine 12- *hıck* -12 tane."
"Ah,Lay lütfen ağlama. Söz veriyorum bulacağız onu."
=~=~=
3.Gün
...
Kurabiye Hırsızı yine gelip kurabiyeleri çalmıştı.
...
4.Gün (Kurabiyelerin çalınmasının ardından..)
"Lay duydun mu?"
"Oh,neyi Lu?"
"Yan tarafımızdaki eve birileri taşınmış. Çok varlıklı olmalı. Taşımacılık şirketinin getirdiği bazı eşyaları gördüm. Ve~ Tanrım hepsi son moda ve kaliteli eşyalardı."
"Ah,Luhannie~"
O sırada içeri uzun boylu,yakışıklı ve muhteşem bir vücuda sahip olan biri girdi. Üçü de onu burada ilk kez görüyordu.
Luhan onu inceleyen gözlerin içerisinde ilk konuşan olmuştu.
"Hoşgeldiniz bayım. Nasıl yardımcı olabiliriz?
"Merhaba ben Wu Yifan."