Y/N: Biliyorum çok geciktirdim. TT Çok üzgünüm. Normal bir mazeretim olmadığı için daha çok üzgünüm. TT Bir aksilik olmazsa öğleye bitirmeyi planlıyorum. İyi okumalar ^^
"Sen benim sanat eserime orta parmak attın Wu Yifan."
Lay'in ses tonu sinirliden daha çok hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
"Yi-Yixing be-"
Wufan tam konuşacakken Lay arkasını dönerek hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. Wufan ilk kez kalbinin bu kadar acıdığını hissetti.
"Ama ben isteyerek yapmadım Zhang Yixing."
=~=~=
"Ne?!"
Luhan olanları duyduğunda ağzı bir karış açılmıştı. Sehun ise ağlayan arkadaşını teselli etmeye çalışıyordu.
"Hayır anlamıyorum. Giydiği kıyafetlerin markalarına,yaşadığı eve,bindiği arabaya bakıldığında böyle bir şey yapması imkansız gibi. Yani en azından birkaç kurabiye alacak kadar parası kesinlikle var."
Lay daha fazla kimseyi dinlemek istemediğini düşünerek mutfağa girdi. Burası onun mutluluk kaynağıydı. Ama bu kez bir şeyler mutlu olmasını engelliyordu.
'Neden? Ah,Wu Yifan neden sen? Sen olmak zorunda mıydın?'
=~=~=
Luhan mutfaktaki kanepede uyuyup kalmış Yixing'i gösterdi.
"Ah,işte. Sabaha kadar kurabiye yaptı. Senin.. Şey.. Senin çaldığın türden."
"Bak Luhan şunu kafana soksan iyi edersin-" Wufan devam edemeden Sehun göğsünü şişirerek Luhan'ın önüne geçti ve onu elleriyle biraz ileri itti. Wufan korkmuş gibiydi. "-Sehun-ah,yani ben üzgünüm ve sinirlendim. Defalarca bunu isteyerek yapmadığımı söylememe rağmen hırsız muamelesi görmek berbat bir duygu.
Sehun daha sakin bir şekilde Luhan'ı alarak mutfaktan ayrıldı.
=~=~=
"Luhan?"
"Hım?"
"Yukarı çıkalım mı?" Sehun sırıtarak burnunu Luhan'ın boynuna sürtmeye başlamıştı.
"Umm,üzgünüm ama olmaz. Hala canım acıyor~"
Luhan alt dudağının yarısını dişleyerek içeri kıvırmıştı.
"Yah,siktir! Böyle yapmaya devam edersen sana acımam."
Luhan sanki onu kudurtmaya çalışıyor gibi kollarını boynuna doladı ve ateşli ancak kısa süren bir öpücük verdi.
"Devamı-"
"Reklamlardan sonra."
Bunu poposunu gösterek söylemişti.
"Baekhyunlar'a gidelim mi?"
"Luhan seni.. Ah,ama kafe?"
"Bence onlar konuşup anlaşsın. Lay de nasıl olsa yedek anahtar var."
"Kapıyı üzerlerine mi kilitleyeceğiz?"
=~=~=
'Tanrım. Melek gibi. Mükemmel. Onu kesin dualarıma cevap vermediği bol zaman dilimi içerisinde yaratmış.'
Wufan çekinerek Lay'e yaklaştı. Elini yavaş ve çekingen bir tavırla alnına götürdü. Yüzüne düşen saçlarını iki parmağıyla ileriye itti. 'Kurbiylerin gibi sende benim olmalısın Zhang Yixing.'
Lay uyandığında(!) yanında uyuyan ve onu öldürecek derecede sıkı saran bedene baktı. 'Aman Tanrım. Sen beni öldürmek mi istiyorsun?'
Başta onu iterek hır çıkartmak istedi ancak birbirlerine bu kadar yakınken önceliği onu incelemek olacaktı. 'Burnu. Gözleri. Kaşları. Ve dudakları. Tanrım mükemmel ve tam öpmelik. Ah,Yixing yelkenler nerde? Kızgınsın sen. Kızgın.'
"Senin yanımda ne işin var?!"
Lay tüm gücüyle -zorda olsa- onu kanepesinden iterek bağırmıştı.
Wufan canının yandığını sağa sola dönerek belli ediyordu. Bir süre kıvrandıktan sonra belini tutarak doğruldu.
"Bunu yapmamış olmayı dileyeceksin Yixing!"
'Hayır,o bana mı yaklaşıyor?'
=~=~=
"Ne,dükkanı üzerlerine mi kilitlediniz?!"
Chanyeol pantolonunun fermuarını çekerken bunu yüksek sesle söylemişti.
Luhan bu işte bir terslik olduğunu anlayarak sordu. "Ne-neden?"
"Dostum Wufan kurabiyeler gibi onu da kıtır kıtır yiyecek. Zaten kendini o kadar süre zor tuttu."
"Be-ben anlamadım."
"Wufan'ın mükemmel olan her şeye zaafı var. Kurabiyelere bu yüzden karşı koyamadı ve parasını vermeye de çok utandı. Mükemmel çocuğun kurabiyelerini onun çaldığını bilmesini istemedi. Kötü tanınmak istemedi."
Sehun sessizliğini bozarak Baekhyun'a sordu.
"Şimdi Wufan bizim Lay'den hoşlanıyor mu?"
"Evet." Baekhyun'un kısa cevabının ardından Chanyeol alt dudağını dişleyerek başını sağa sola salladı ve "Ve birazdan bizim Ejderha sizin Unicorn'u yiyecek." dedi.
