Yazarın sıkıcı konuşması ve Bölüm 10 - Typhon

271 11 5
                                    

 Vay canınaa! Hikayem 60 vote ve 700 okuma'yı geçmiş. Size okuduğunuz için teşekkür ediyor ve sevgilerimiii iletiiyoruum melezleeer. Harfleri uzatmak istedim , neden bilmiyorum :D Siz sıkılmadan yeni bölüme geçsem iyi olacak sanırım ^.^

Gözlerimi açtığımda başım zonkluyordu ve ayağımdaki bıçak çıkarılmıştı. Ama ayağım hala ortasından haçerlenmiş bir şekilde kanıyordu ve canım çok acıyordu.Zehir bir bacağıma yayılmıştı.Çevreme baktığımda 22 gözün öylece beni seyrettiğimi fark ettim. 10 balık ve 1 ahtapot . Harika.

" Kızım ? " Arkamdan gelen sesle birden minik bir kalp krizi geçirdim. Arkamı döndüm ve bana çok benzeyen ama bin kat daha güzel olan ve gözlerinde sadece şefkat ve üzüntü okunun bir kadın gördüm. Hiç hissetmeyerek ağlamaya başlamıştım.

" N- ne ?"

" Nerissa... Sana çok açıklama borçluyum biliyorum ama zamanı değil. Ben buraya senin için geldim. O kutuyu ve arkadaşlarını kurtarman için. Asla pes etmemen için. Sen ölürsen kendimi asla affetmem."

" Kızım , sen çok güçlüsün. Lütfen pes etme."

" A-arkadaşlarım öldüler, ve ben o zehirin ne anlama geldiğini anladım.Zehir yavaşça vücuduma yayılıyor ve değdiği yerler felç oluyor. Kendime inanmam için bir sebep kalmadı."

"Sen bunu böyle kabul ettiysen evet. Ama kalbini umut ile doldurursan , kötülük asla kazanmayacaktır."

" Zehir vücudumdayken ve daha gücümü nasıl kullanacağımı bilmiyorken nasıl umut edebilirim ?"

" Şu an seni sen yapan şeyin içindesin Nerissa. Sen busun ve olduğun şeyi değiştiremezsin. Cevabın bu." dedi ve gülümsedi. Gülümseyişi bile bende değişik hisler uyandırmıştı. Bacağıma baktım ve suyu hissettim. Gözlerim yavaşça kapanıyordu. 

" Kalbin o kadar temiz ki... Onu hep dinle. Şimdi uyumalısın ama yakında gücünle tekrar uyanacaksın. Kim olduğunu hatırla , kim olduğuna inan. "

Uyandığımda aynı balıklar ve aynı ahtapot bana yine öylece bakıyorlardı. 

" Tamam meraba balıklar !"  dedim el sallayarak. Zehir gitmişti ve ben çok güçlü hissediyordum. Az önce yaşadığım şey hayal miydi bilmiyordum ama yine bir anıydı artık. Yüzeye doğru yüzmeye başladım.

Yüzeye geldiğimde beni hançerleyen çocuk  kumlara oturmuş , denize nefretle bakıyordu. Ona doğru yürümeye başladım ve o da ayağa kalkıp belinden bir mızrak çıkardı.

Benim mızrağım.  Şimdi. Bittin. Bulanık. 

Şu durumda bile Harry Potter ' dan alıntı yaptın ya , sağol iç ses.

" Sen ordan nasıl çıktın be ?!" 

" Senden nefret ediyorum ! Arkadaşlarım nerde ?!"

" Onlar için geç kaldın. " deyip kahkaha attı. 

 Denize girdim ve çocukta beni asla yenemezsin gülüşüyle denize girdi.  Bedenimde yepyeni bir gücün hayat bulduğunu hissettim. Ellerimi ileri uzattım ve deniz emirlerimi dinliyormuşçasına  çocuğun iki yanında girdaplar oluşturdum.Girdaplar artık çok büyümüştü ve hiç bu kadar suyu kontrol etmemiştim. Çocuk "Artık Yeter !" diye bağırıyordu. Sonunda hamlesini yaptı.

" Sana dur dedim." dedi ve büyük bir su kütlesini  bana vurdu. Ama işin tuaf kısmı ben hala yerimde duruyordum. Aynı su kütlesini ona vurdum ve kumlara çok sert düştü. Yanına gittim.

" Onlara ne oldu !? Söylemezsen daha kötüsünü yaparım sana !"

"O-onları en son öldüreceklerdi , bilmiyorum." 

Bu sözler üzerine gözyaşlarımı silip çocuğa baktım. Aslında gözyaşlarımı ne kadar silersem sileyim hep yeniden oluşuyorlardı.

" M- mızrağımı ver." 

" Hayır olmaz , bu bana bir anı."

" Neyin anısı be ?! Seni öldürmediğime şükret ve şunu !"

" Babamdan aldığım intikamın anısı. Kutu gitti , Nerissa Anderson.Tanrılar yok olacak."

Rosette

Gözlerimizi ormanda açtığımızda bize 10 tane gorgon saldırdığını hatırlıyordum. 10 TANE ! 5 alana 5 bedava gibi o neydi ya ?! Marina ve Annabeth çoktan kalkmıştı ve birine bakıyorlardı.

Jacob'ı buldular.

Yanlarına koştum ve ona baktım. Normalde sürekli gülen yüzü ve gözleri kan ve gözyaşı ile doluydu. Hiç bu kadar sinirlenmemiştim , gölzerimden ışık çılararak Annabeth ve Marina ' ya Nerissa ' yı aramalarını söyledim ve gittiler. Onlara mağrada kafama giren şeyi anlatmıştım.

" Hey , kafama giren yaratık ! Neden karşıma çıkıp benimle savaşmıyorsun ?! Çünkü eminim o çirkin suratının bunu yapmaya yüzü yoktur."

Dikkatli konuş Demeter kızı. Ben bütün canavarların babasıyım. Beni görmen bile sana yetecektir.

" O koca kafanı tekmeleyeceğim ." Birden çok güçlü bir rüzgar etrafı savurdu. Ondan korkmuyordum ama arkadaşlarımın yardımını da istemiyor değildim.

Marina

Nerissa ' yı bir çocuğu mızrakla doğramak üzereyken görmüştük.

" Küçük Deniz Kızı! Hey ! I am Midye Prensesi ! "

dememle yaşlı gözlerle buraya baktı ve sonra da mutlulukla bize koştu. Öylece 5 dk sarılmışızdır."

" Rosette ve Jacob nerde ? "

" Sanırım onların yardıma ihtiyacı var. Yanındaki doğranacak olan eleman kim ? "

Nerissa çocuğa baktı ve  " Kimse. O doğranacak olan eleman bize kutuyu almada yardımcı olacak." dedi.

" Benim adım Kevin , tamam mı ? "

" Artık değil." dedi Nerissa. Gülümsedim ve ormana yürümeye başladık.

" Bir saniye , Kevin sen kimsin ?"

" Ben bir Poseidon oğluyum ve babamdan intikam almak amaçlı kutuyu onlara götüren bendim." dedi bir kararlılıkla. 

" Çocuğunu Hera lanetlesin , çaydanlıkta kendi görüntüne gülerken çay boğazına kaçsın ! Tanrılar lanetlesin seni ! Pis gorgon çocuğu seni ! " dedim nefretle. Çocuk buneydi dermiş gibi bakıyordu. Deal with it.

" Size bunları yapan kişi ise en büyük korkunuz olacak. O yeraltının bekçisi olan üç başlı köpeğin babası ve Gaia ile Tartarus 'un çocuğu. Bir çok ejderha başlı olduğu ama bazen bunu gizleyebildiği ve ağzından alevler saçtığı söylenir. "

" Bir saniye bu -" dedi Annabeth ama Kevin sözü böldü.

"Typhon. Onun yanında şansınız yok." 

Beklenmeyen Misafir (HOO FANFİC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin