Bölüm 17

205 15 5
                                    

" Bernica bana bak ve sadece dinle. Sonra çekip gideceğim. Hades'ten baban olmasına rağmen seni öldürdüğü için kızgınsın ve onu öldürmek istiyorsun. Ama lütfen bir düşün. Yaptığın bu hata yüzünden bütün tanrılar ölecek. Küçük , büyük , iyi , kötü... Bunca canı almaya ve bunun vicdan azabıyla yaşamaya hazır mısın ? Titanlar ya da melezler  - dünyayı yönetecekler.Zalimlikle , hırsla , yalan ve şiddetle cehenneme dönecek her yer. Melezlerden ve satirlerden bazıları ölecek. Insanlar ölecek.Ve hepsini değiştirmek senin elinde- geç değil. Bize katıl ve bütün o canları kurtaralım."

Içimden kendime  helaaall-çak beşlik yaptım ve kıza baktım. O sert siyah gözleri bu sefer derince düşünüyordu. Birden kaşlarını çaktı.

" O lanet kutuyu almak istemediğimi söylemiştim! " dedi ve bu sefer de duvara yumruk attı. Eline hiçbir şey olmamıştı.

" Yardım et. Yalvarırım."

"Kutuyu bana verdiler - benim onu güvenli bir yere götürüp yok etmem gerekiyordu. Ama yapamadım. Yapamadım işte. Bende sakladım. Zamanı gelince yok edecektim. " dedi ve derin bir nefes aldı.

" Gidelim. Gel buradan gidelim ve kutuyu birlikte alalım. " dedim ona bakarak. Kendini pişman hissetmesini istemiyordum. Ya da kandırılmış.

" Bundan pişman olursam ikiniz de ölürsünüz. " dedi ve kendini toparladı. Ikimizi de geçerek önden yürümeye başladı.

"Iyi konuşmaydı dostum." dedi Annabeth ve güldü. Bende 32 diş sırıttım. Birlikte giderken yine bir mesaj geldi. Küfrederek mesajı açtım.

Vay be , hiç avukat olmayı düşündün mü güzellik ?

" Olum seni bi bulursam !" diye bağırdım. O sırada bağırdığımı duyan kadın bana baktı. Saçları o kadar kabarıktı ki boynunda kürk var zanettim.Yanındaki yaşlı nine ise bağırıyordu:

" Yavrım benim romantizmim vaaar."

Romatizma o teyze diye bağırıp deli gibi gülerken Marina çağırdı.

" Nerissaa ! "

" Ge-geldiim." dedim ve Annabeth'lere doğru koşum. Bernica bana delilanbu bakışları atıyordu. Hani öyle bakışları vardı ki normal gülüşün normallikten çıkıp anırmaya dönüyor :D

Marina ıslık çaldı ve üzerinde Kevin ile Jacob'un bulunduğu pegasus göründü. Pegasus kömür siyahıydı ve gökyüzünde o güzel kanatlarıyla süzülüyordu. Jacob başını pegasusa koymuş gözlerini açık tutmaya çalışıyordu- Kevin'ın sarı saçları ise rüzgardan uçuşuyordu. Rosette o ikisini geçip önce vardı ve Nutella'ya şeker verdi.

Saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve elindeki orağıyla oldukça tehlikeli duruyordu. Büyük , kahverengi gözleri gerçekten güzeldi.

" Ne kaçırdık ?"

"Jacob ve Rosette, bu Bernica." diye tanıştırdı Annabeth. Kevin'la da sarıldılar , Rosette'nin telefonu çaldı.

" Tabi, ne?! Olay 5. bölümde başlıyor izle Angeline ! Ah, evet o iyi. Sen espiri yapma. Tamam , görüşürüz." diye kesitli bir konuşma yaparak telefonu kapattı.

"Bernica , bizi oraya götürebilir misin ?" diye sordu Kevin meraklanarak.

" Tamam , ama biraz kalabalık bir gurubuz.Canavarlar var."

"Birlikte olmak istiyoruz." dedi Jacob.

"  Peki... Benimle gelin."

Kevin

Bernica bizi küçük, yıkık bir eve getirmişti. Evin yanmış olduğu belliydi ve cidden eskiydi. Onun evi olduğunu sanmıyordum. Evin küçük bir odasına girdik.

Taşlarla örülü duvarda ellerini taşlarda gezdirdi ve birisini çıkardı. Elini boşluğa sokup kutuyu aldı ve taşı yerine koydu.

Kutuyu dikkatlice Nerissa'nın avuçlarına koydu. Nerissa ela gözlerini kutuya dikmişti ama gözleri doluydu. Dağılmış uzun saçlarını geriye attı ve göz yaşının bir parçası kutunun üzerine damladı.

Herkes susmuştu.  Sadece içeri sabahın ilk gün ışıkları giriyordu ve hafif bir rüzgar vardı. Rosette gidip ona sarıldı ve ona her şeyin yoluna gireceğini söyledi.

" Biz senin için buradayız- sonsuza kadar. Söz veriyorum."

" Evet sümüklü. Söz veriyoruz." dedi Jacob 'da ona sarılarak. Sonunda Nerissa güldü.

" Kendimi kreş çocuğu gibi hissettim, tamam." dedi ve kırmızı burnuyla güldü.

Dışarı çıktık ve günışığında sessizce yürüdük- kimse konuşmuyordu. Bernica'nın beni dürtmesiyle gökyüzüne baktım.

Bu sessizliğin bile çok sürmeyeceyini bilmeliydim. Furia yağmuruna tutulmuştuk.

Hepimiz silahlarımızı çıkardık ve dövüşmeye başladık. Bernica'nın gözlerini kapatmasıyla birden her yer simsiyah oldu ve etrafın aydınlanmasıyla 20 tane iskelet savaşçının ortaya çıktığını gördüm.

" Bu kadarın yeterli olacağını düşündüm." dedi ve bir furia'yı öldürdü. Hepimiz savaşırken birden aklıma kutu geldi.

" NERISSA!" dedim ve onun kutuyu sarmalamış bir şekilde yere kapandığını gördüm. Kutuyu korurken , kendini koruyamıyordu.

3 furia onu aldığı gibi havaya çıkardı ve ona vurdu. Kutu elinden çimlere düştü , furia'larda hemen o yöne üşüştüler. Marina ıslık çaldı ve pegasuslar geldi - diğerleri de canlarını zor kurtarıyorlardı. Pandora'nın kutusunu iskelet savaşçılar korumaya çalışıyordu.

Az önce tam önümüzde Nerissa'yı öldürmeyi planlayan furialar neredeydi ? Marina ile endişdeyle bakıştık.

" NERISSA ! LANET OLSUN NERDESIN! " bağırdı Marina ve gözleri doldu. 1 dakikada çok uzağa gidemezlerdi ve biz gidebilecekleri her yere bakmıştık.

Rosette hırsla sonuncusunu öldürdü ve bize bağırdı.

" O NEREDE !"

Pegasusla son kez her yeri gezdim. Aşağı indim ve Marina'ya sarıldım- herkes yine sessizliğe bürünmüştü.

" Onu bulacağız. Söz veriyorum."

Nerissa

Gözlerimi hafifçe ve zorlanarak açtım, gece geç saatler olmuştu ve heryer karanlıktı. Bulanık görüyordum , başım çok acıyordu.

Birisi beni kucağına almış ve hızlıca koşmaya çalışıyordu. Siyah kapşonlusu vardı, bir erkekti.  Gölgeden yüzünü göremiyordum. Gözlerim her an kapacak gibi başım dönüyordu.  Kimden kaçtığımızı anlamaya çalıştım ama olmuyordu. Beni taşıyan kimse çok yorulmuştu ve deli gibi titriyordu. Koşmaya devam etti ve birden durdu.

Köşeye sıkışmıştık, gecenin bu karanlığında geceyi aydınlatan tek şey bozulmak üzere olan o beyaz sokak ışığıydı. Önümüzdeki kahverengi duvarı görebiliyordum , kimden kaçıyorsak bizi yakalıyacaktı.Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Beni taşıyan ve titreyen kişinin elini kavradım ve tuttum. Gözlerinin bana dönmesiyle o gölge yok oldu, bulanık da olsa yüzünü gördüm.Simsiyah gözleri bana  baktı. Simsiyah saçları anlına dağınıkça dağılmıştı,esmerrdi. Etrafı aydınlatan o son ışık da bozuldu ve benim gözlerim istemsizce kapandı.

Duyduğum son şey beni kurtarmaya çalışan çocuğun bağrışıydı.

Beklenmeyen Misafir (HOO FANFİC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin