“Rüya uyan, Rüya” Sesler çok uzaktan geliyor kulağıma. Uzaktan duyduğun şarkı gibi. Ses tekrarlanıyor.
“Rüya uyanmalısın” Rüya da kim acaba. Neden uyanması gerek. Eğer yanımdaysa gitmesin, benimle kalsın. Hımmm burası çok huzurlu.
“Rüya” Rüya?...... Durun bir dakika Rüya benim.
“Hıhhhh….. ” Korkuyla doğruldum. Karanlığa alışan gözlerim hazırlıksız yakalanmıştı. Işıktan acıyan gözlerimi tekrar kapadım. Biraz bekledikten sonra tekrar araladım. Nerede olduğumu idrak etmeye çalışırken bana endişeyle bakan bir yüzle karşılaştım. Bu annemdi.
“Bu kadar korkacağını bilsem seni uyandırmazdım Rüya. Yataktan kalkışın neydi öyle?”
“Neredeyim ben?” Etrafıma bakmaya çalışıyordum ama içeriğe dolan ışık yüzünden bir türlü yapamıyordum. Gözlerimi acıtıyordu.
“Nerede mi? Odandasın Rüya”
“Odamda mı?!” Sesim öyle bir cırlamıştı ki annem korkarak iki üç adım gerilemek zorunda kalmıştı. Gözlerimin acımasına aldırmayarak etrafıma bakındım. Gerçekten de odamdaydım. Gözlerimi acıtan ışık ise penceremden giren güneş ışığıydı. Ama bu nasıl olabilirdi? Nasıl odamda olabilirdim? O kazayı geçirdikten sonra nasıl tek parça halinde evde olabilirdim? Elimi alnıma attım çünkü dün orası kanıyordu. Bir yarayla karşılaşmayı bekliyordum ama hiçbir şey yoktu. Hemen yataktan kalktım ve pencereye koştum. Gözlerim arabayı arıyordu. Arabayı gördüğümde küçük bir çığlık attım. Arabamız dün gece pert olmuştu ama şimdi… şimdi tek parça halinde duruyordu. Eskisi gibi. Bu nasıl olabilirdi? Kaza yapmıştık biz. Annem deli gibi davranmama şaşırmış olmalı ki:
“Ne oldu Rüya? Yüzün sapsarı oldu.” Kekeleyerek:
“Bu… bu n-nasıl olur a-anne?”
“Ne nasıl olur Rüya?” Annem bana çıldırmışım gibi bakıyordu. Belki de çıldırmıştım.
“Dün gece buraya nasıl geldik? Olanlardan sonra”
“Olanlar derken? Dün gece hiçbir şey olmadı Rüya. Dondurmamızı yedik. Sonra arabamıza binip eve geldik.”
Hayır… hayır böyle olmamıştı. Ne yaşadığımızı biliyorum. O kazayı yapmıştık. Kafayı yemedim ben.
“Hayır anne kaza yaptık biz. Defalarca takla attık. Yaralanmıştım ben. Hatta ölüyordum.” Annem korku dolu gözlerle bana bakıyordu.
“Rüya ne kazası kızım. Kaza yapsaydık, hem de sen yaralanmışsın evde mi olurduk. Seni öylece eve mi getirirdim.”
“Ama anne ben eve geldiğimizi hatırlamıyorum.” Sesim tuhaf ve korkutucu çıkmıştı. Sanki benim değilmiş gibi.
“Aaaaa tabi hatırlamazsın eve geldiğimizi.” Artık sinirlenmeye başlamıştım.
“Nasıl hatırlamazmışım? Anne şunu düzgünce anlatır mısın?” Sesim gürlemişti resmen.
“Tamam kızma anlatıyorum.” Nefesini sesli bir şekilde dışarı verdikten sonra anlatmaya başladı.
“Dondurmalarımızı yedik. Sonra sen eve gitmek istediğini söyledin. Arabaya bindik. Radyodan açtığım müziği dinliyorduk.” Evet, buraya kadar benim hatırladığımla aynıydı.
“Sonra senden ses çıkmayınca sana baktım, uyuyordun. Bende bugün yorulmuşsundur diye uyandırmadım.”
“Dur bir dakika uyuyor muydum?” Annem evet anlamında kafasını salladıktan sonra:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Rüya
FantasyGördüğü bir kabusla hayatı değişir mi insanın? İnanın bana değişiyor