“Ne dedi Rüya? Anlatsana çatlayacağım burada”
Dilara yanıma gelene kadar bahçede öylece dikilmiştim. Ben hareket etmeyince Dilara da beni kızlar tuvaletine kadar sürüklemek zorunda kalmıştı. Şimdi de soru yağmuruna tutuyordu.
“Yeter amma soru sordun Dilara. Sakin ol anlatacağız.”
“Sakin mi ol. Aras seni nerdeyse öpecekti.” Keşke öpseydi daha az utanırdım. Sözleriyle gömmüştü resmen beni.
“Ne öpmesi Dilara? Kafayı mı yedin?”
“Neden sana o kadar yaklaştı o zaman?”
“Ah Dilara. Kardeşin yılın rezili seçildi sen hala ne derdindesin.”
“Yaaaaaa!!!!” diye bir anda bağırmaya başladı. Öyle çok çıkmıştı ki sesi tuvaletteki kızlar çil yavrusu gibi bir anda dağılmaya başladılar. Bende korkudan yavaş yavaş Dilara’dan uzaklaşmaya başladım. Eliyle bana buraya gel işareti yaparak:
“Doğru düzgün anlat yoksa seni burada öldürürüm Rüya.”
“Tamam kızım hemen agresife bağladın.” Gözlerini iyice büyüterek:
“Anlat” dedi. Bende bileklik olayını anlatmaya başladım. Aras’ın son dediğine geldiğimde Dilara da heyecan doruktaydı.
“Bilekliğini düşürdüğün yere dikkat et güzellik. Bu günlerde oralarda çok dolanmaya başlamışsın dedi Dilara düşünebiliyor musun? Onu sapık gibi izlediğimin farkına varmış. O kadar çok utandım ki Dilara yer yarılsaydı da içine girseydim keşke." Dilara ise benim sözlerimi hiç takmamış büyülü gözlerle sadece bana bakıyordu. Bir anda yanıma gelip hırkamın yakalarına yapışıp sarsmaya başladı.
“Sana güzellik demiş senin takıldığın şeye bak Rüya ” hala sarsmaya devam ederken kafama dank etmişti. Evet! bana güzellik demişti. Aman Allah’ım ben bunu nasıl fark etmem. Dilara’nın ellerinden kurtulup sarıldım. O da bana sarılmış olduğumuz yerde dönmeye başlamıştık. Sonra olmayan müziğin ritmiyle dans ettik. Zil çalmasa hala tepinmeye devam edecektik.
“Of dersimiz fizik. Fizikten nefret ediyorum. Lanet olsun” diye Dilara isyanlardayken:
“Eray nerde Dilara?” Onu sabahtan beri görmediğimi yeni fark ediyordum. Onca curcuna arasında çocuğu unutup gitmiştim.
“Serviste de yoktu. Hasta mı acaba?” Endişelenmeye başlamıştım. Ne zaman okula gelmeyecek olsa bana haber verirdi. Sınıfa doğru yürümeye başladık. Koridorlar sınıfına yetişmeye çalışan öğrenci doluydu. O kadar soru sormama rağmen Dilara’nın sesi çıkmamıştı. Yüzüne baktığımda başını yere eğmiş, gözleri hüzün doluydu. Önüne geçip, bana bakması için yüzünü kaldırdım.
“Neler oluyor Dilara? Bir şey mi oldu da bu kadar hüzünlendin? Yoksa Eray’a mı bir şey oldu?” Bir şey demek için ağzını açtı ama karasız kalmış olmalı ki tekrar kapayıp:
“Derse geç kalıyoruz Rüya.” Deyip bir anda sınıfa doğru koşmaya başladı. Bende peşinden koşup ona yetiştim. Kolundan yakalayıp kendime doğru çevirdim.
“Dilara neler oluyor.” Dedim yalvaran ses tonuyla.
“Üzgünüm Rüya. Ama artık Eray yok.” Duyduklarım doğru muydu?
“Nasıl yok Rüya?”
“Dün gece beni aradı. Gitmeleri gerekiyormuş bu şehirden hatta ülkeden.” Söyledikleri karşısında şok geçiriyordum. Eray artık nasıl olmaz. Hem darılmıştım. Beni değil de Dilara’yı aramış. Oysa bana daha çok yakındı.
“Beni neden aramadı? Bana basıl haber vermeden çekip gider?”
“Seni arayacak cesareti olmadığını söyledi. Sana veda etmek için hazır değilmiş. Benim söylememi istedi sana. Dur Rüya nereye gidiyorsun?”
Dilara’nın cümlesini bitirmesini beklemeden koşmaya başladım. Herkes bana bakıyordu. Beni tanıyanlar arkamdan sesleniyordu.
“Ne oldu Rüya, neden ağlıyorsun?” Ağlıyor muydum? Elimi yüzüme götürünce yanaklarımdaki ıslaklığı fark ettim. Haklıydım ağlamakta. Beni bırakıp nasıl giderdi. İnsan bir haber verir. Şu an okuldan çıkıp gidebilmek için neler vermezdim. Ama bekçi çıkmama asla müsaade etmezdi. Bende ders saati kimsenin pek uğramadığı kütüphaneye doğru koşmaya başladım. Kütüphane öteki blokta olduğu için baya yürümem gerekiyordu. Ama herkes sınıflara girdiği için meraklı gözlerden kurtulabilmiştim sonunda. Koşmayı bırakıp yürümeye başladım. Sonunda ağlamam da biraz durmuştu. Beni her zaman koruyup kollayan Eray’ım yoktu artık. Hemen telefonumu çıkartıp hızlı numaralardan Eray’ın numarasını tuşladım. Bir yandan da açması için dua ediyordum.
“Ne olur Eray aç şu telefonu. Yalvarırım. Anlatacaklarım var sana Eray aççççç!!!”
Ne kadar beklesem de telefonu açan olmadı. Ayakta kalacak gücüm kalmamıştı artık. Düşerken tutunacak bir yer aradım ama kolum havada kaldı. Yere yığılmanın verdiği acıyı beklerken belimi kavrayan bir el hissetim. Beni tam düşerken yakalamıştı. Kim olduğunu öğrenmek için başımı kaldırıp baktığımda bugün için yaşadığım şokların daha bitmemiş olduğunu anladım.
“Tutmasaydım düşüyordun güzellik.”…….
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Rüya
FantasiGördüğü bir kabusla hayatı değişir mi insanın? İnanın bana değişiyor