Ve Zaferrr!

139 18 0
                                    

       Merhaba yine ben! bu sefer Ada'nın gözünden anlatmaya başlıcağım.Genelini öyle yapmayı düşünüyürum zaten. Medyada Ada var:)    -Juliet Simms wild child- Tam Ada'yı anlatıyor :)                

Ada Atalay...

Koşar adımlarla medivenlerden indim ve kanepenin üzerine fırladım.Bir yandan bizimkinlere mesaj atarken,ötekiylede koltukta boş boş uzanan kardeşimi dürtüklüyordum."Hadi ama biz seninle nasıl kardeşiz anlamıyorum!" Biraz benzemiyor değiliz hani... "Ne yapmamı bekliyorsun Ada!?" sesi bıkkındı.Yine bir manyaklık yapıcağımı anlamıştı manyak.Baya hevesle konuştum."İstanbul'u birbirine katıcağız!" Birden alaycı bir kahkaha patlattı.Öfkelenerek kucağıma uzattığı bacaklarını sertçe yere ittim.Doğrularak bana döndü. "Ne yani kız kulesini filan mı yakalım? Öyle söyledin ki Ada!"  "Ha Ha! Çok komiksin sevgili kardeşim" Hala anlamsızca suratıma bakıyordu."Bebek'te bir mekan kapattırdım. Gitmeden önce veda partisi vericez.Ya da vereceğim." Dedim son lafımı kasıtlı vurgulayarak.Tek kaşını kaldırıp gözlerini suratıma dikti."Annemin bundan haberi?" "Olmak zorunda değil Deniz!Bizi İstanbul'dan postalayan o. Hem son kez başına bela olmak istiyorum!" -hain smile.- "İyi" dedi basitçe ve resmen köpürdüm.  "HEYOO! PARTİ DİYORUM,SON KEZ DİYORUM! ORADA MISIN?"  "Öf tamam Ada duydum!" -Ne oluyor lan bu kıza!=?- Neyse ben şimdi onu kendine getiririm-.BAD SMİLE!-  Aniden kızın kolunu kavradım ve zorla merdivenlere sürükledim.Arada sırada Allah ne verdiyse saydırıyordu ama takan kim? Odaya geldiyimizde dolaptan daha önce onun için aldığım bir elbiseyi önüne çıkarıp fırlattım. Elbiseyi görünce çenesi açıldı hanımefendinin."Bu Çok güzel!" Bunu giyiceksin diye emrettim. "Peki ya sen?" "Görürsün" ısrar etmemesi beni şaşırttı.Sadece gözlerini devirip cıkmıştı. Arkasından anırdım "Tarık''ta geliyor bilginize!.." Duraksadı. Yüzünün kızardığını anlayabilmek zor değildi şapşalın. Saat tam 22.00 olmuştu ve ben beş saat öncesinden Ayçaları arayıp her şeyi halletmiştim.Artık gitme vaktim gelip çatmıştı bile. Deniz benden baya önce gitmişti.Sonradan haberi olsada tüm işleri onun başına yıkmıştım.hihihi! Arabayı mekanın önüne çektiğimde Deniz hemen beni farketti. "Vay,Vay! Naber Barbie? Çok güzel olmuşsun!" -ona genelde barbie ve ya sarışınım derim-  Biraz afalladı yavrum.Sonuçta ben pek iltifat eden bir tip değilim."Şu arabadan insen de senide bir görsek!" Şeytani gülüşümü fırlatıp,arabadan indim.İnmemle dikatleri üzerime çekmem bir oldu.Fazla güzel görünüyorduk.Deniz'in koluna girdim ve her zamanki gibi kasıla kasıla yürüdük."Kırmızı elbisen çok yakışmış" dedi gülerek Deniz.Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. Mikrofona geçip "HEY MİLLET BU GECE SON GECEMİZ OLABİLDİĞİNCE EĞLENİN!" Onlar dans ederken bende kankalarımı ayrı bir yere çektim.Vedalaşmamız lazım sonuçta ... "Of ya şimdi siz gidince..." Lafının devamını getiremeden ağlamaya başladı Esram.Seni duygusal kız seni.Sımsıkı sarıldık. Fatih'e döndüm "Adam King!" kahkayla gülmeye başladı KOCA ADAMIM.Beni kaslı kollarıyla sımsıkı sarmalayıp.Selinim en kıymetlime döndüm. Ağlamaktan konuşamadık bile...Sımsıkı sarıldı ve koluma altın zincirden bir bilekli taktı."Buna baktıkça bizi hatırla,hiç çıkarma!" İyice duygusallaştık. "Of kızım ya! Sanki bizi bir daha görmiceniz. Hem yaz tatilleri,ara tatiller... Aaa! Telefonu boşuna mı icat ettiler canım!" Resmen anneme bağlamıştım.Bir ara cidden birinin "Doğru o zaman daha çok görüşürüz!" demesinden fena tırsmıştım hani...Can'ın iğrenç espirilerini,Gizemin koca karı kahkalarını çok özlicektim cidden...Sıra Tarık'a geldiğinde bir eksiklik hissettim. Benimki de yok ortada! Acaba Tarık'la başbaşa... "uyyy!" sesleri yükseldi bizimkinlerin arasından.Bende kahkayla güldüm. Çok geçmeden herkes kudurmuş gibi dans etmeye başladı.2saat olmasına ramen benimki ortalarda yoktu.Hava almak için terasa çıkmaya karar verdim.Arkadan kulağıma yırtınarak ağlayan bir kız sesi geldi. "Deniz?" -112 acil pleas-  Ağlamaktan nerdeyse kusucak,şuracıkta yığılıvericekti. "Ne oldu?!"  "Piç Tarık" -WTF?=!- "Ne yaptı lan sana? Harbi atarlanmıştım. "Benimle asla öyle şeyler düşünmemiş yok ben onun kafasını karıştırmışım,o bana umut vermemiş hiç!" -Boğulcaksın kızım sakin!- "Eee sen neyaptın?" "Doğru bir umuttan fazlasını verdin" deyip geçirdim.-Fatih Harbiye Pelin and Macit style?- "Aman boşver Paris'te meteordan çok ne yok ki?" -zırvalık- "Eve gitmek istiyorum Ada!" -ahah patlıcak- o yüzden hiç üstelemeden dediğini yaptım. Artık diğerleriylede havaalanında görüşücekti. -SENİ ELİME GEÇİRİRSEM TARIK!- Elimde içecek tepsisiyle yanına gittim.Terasın öbür tarafında dışarıyı izliyordu."Naber!" -hiç bir şeyden haberi olmayan cici kız style- "İyi sayılır sen?" "Ben şimdi seni..." "Anlamdım!?" -hay motherf*cker- "Hiç yok bir şey.İyi sayılmana sevindim." Resmen WTF? Bakışı attı arkamdan. "İçecek ister misin!?" "Olurrr" tam tepsiye doğrulduğunda tepsiyi üzerine devirdim."Hay aksi!Ne kadar sakarım." "Of! kızım ya siz sarışınlar..." "Biz sarışınlar ne?" tıslayarak üzerini temizlemeye çalıştı. "Dur ben sana bir mendil getiriyim!" Başını onaylarcasına salladı. "Fatih buraya gel!" Fatih'i kasıtlı onun dibine getirdim. "Fatih'in cebinde mendil vardı al işte!" "Ne alaka?" dedi tıslayarak kaçık gönül çelen -O ne lan?!- Fatih sarhoş olduğu için ayakta uyuyordu. "Çek şu mendili cebinden!" diye emir verdim.Oflayarak mendili çekti ve çekmesiyle Koca Fatih'le beraber yere çakılması bir oldu. Herkes gülerek onlara bakmaya başladılar-bende dahil bitces!- kabul şarterlerim gitti! Maya fotoraf makinasıyla her anı kaydediyordu.Bir an Fatih kendine geldi.Etrafına biraz bakındıktan sonra -BİTKİSEL HAYAT FOR TARIK!-  "Bööğ!" ve Koca Adamım Tarık Bey'in üzerine tüm akşam yemeğini çıkarır... -La la la bende böyleyim! Lala lala ! hiç değişmedim!" Tarık ağzına geleni saydırarak, mekandan jet hızıyla fırladı.-Kısaca *******VE ZAFERR!-

Paris Yeniden...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin