0.6

8.1K 476 270
                                    

0.5'i atlamayın, iyi okumalar. ♡

Ertesi Gün

Partiye bir gün kala bacak sakatlamak, mükemmel. Parti için yanıp tutuşanlardan değilim ama yine de arkadaşlarımla eğleneceğim, gelecekte hatırlayıp tebessüm edeceğim güzel bir anı olabilirdi. Bacağımı sakatlamasaydım tabii.

Üstüne bile düzgün basamazken eğlenmek ne haddime...

Bir haftalık raporluydum. Diz kapağım yarılmıştı ve düşmenin etkisiyle alt bacağım incinmişti, neyse ki daha ciddi bir şey değildi. Yine de annem ve Sena sanki bacağım kökten kopmuş gibi davranıyorlardı.

Sena, bizde kaldı ve tüm gece Öykü'ye olan nefretini kustu... Zaten Sena oldum olası Öykü'yü sevmezdi. Öykü'nün hep beni, bizi kıskandığını düşünürdü. Bora'nın Öykü'yü sevmediğini düşünürdü veya düşünüyor gibi yapıp bana moral veriyordu...

Aslında ben de Öykü'nün yaptığı harekete anlam veremedim ama bile isteye can yakacak biri değildi.

Sena'nın, beşyüzseksensekizinci kez Öykü'nün beni bilerek ittirdiğini söylemesiyle birlikte kapı zili çaldı.

Sena sonunda bir şekilde susabildiği için derin bir oh çektim.

Kapımın tıklatılmasıyla anlık olarak Sena ile birbirimize baktık.

"Gir!" Annem gülümseyerek odama girduğinde her şey normaldi. Ta ki, arkasından Bora çıkana ve ben anlık bir kalp krizi geçirene kadar. Sonra heyecandan hapşurdum ve Sena bu huyumu bildiği için kıkırdadı.

Evet, heyecanlanınca hapşuruyorum.

Ben alttan alttan Sena'ya tırnaklarımı geçirirken annem konuştu.

"Bora ziyaretine gelmiş İdilcim, ne kadar düşünceli arkadaşların var." Annem, Bora'ya geçmesi için yol verdi ve bize gülümseyerek odamdan çıktı.

Ben Bora'ya bakıyordum, Bora bana bakıyordu. Sena bir bana, bir Bora'ya bakıyordu. Bu döngü çok şükür Bora'nın konuşmasıyla durdu.

"Geçmiş olsun İdil, ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Öykü yüzünden bu hale geldin ve bu yüzden utanıyorum. Onun adına da özür dilerim."

"Teşekkür ederim ve sorun değil, sonuçta Öykü bilerek bunu yapmadı." tebessüm ederek ona karşılık verdim.

Sonra Sena sinirle lafa girdi...

"Yo, gayet bilerek yaptı." Kaşlarımı çatarak ona döndüm ve "Saçmalama Sena!" diye kükredim.

Bora'nın yanında bu saçma düşüncelerini sesli bir şekilde dile getirmesine gerçekten de sinirlendim. Sonuç olarak Bora ile Öykü sevgililerdi ve kimse sevgilisi hakkında ileri geri şeyler konuşulmasını istemezdi.

Yine de Bora, duymamazlıktan geldi.
Bora'ya mahçup bir ifadeyle baktığımda ufak bir tebessüm etti.

O kadar güzel gülüyordu ki... Güldüğü zaman yanağının sağ tarafında oluşam gamzeye dokunmak isterdim.

"E o zaman, müjdeyi verme vakti geldi." o tebessümle söze giriştiğinde biz Sena ile anlamsızca birbirimize bakmıştık.

"Parti yarındı ya hani,"

Ah, şu mesele...

"Evet?"

"İki hafta sonraya ertelendi."

Ne?

"N-ne?" kekeleyerek konuştuğumda ufak bir kıkırdama çıktı dudaklarından. Şöyle gülme çocuk, zaten ortalık karışık.

"Parti iki hafta sonraya ertelendi. Mekan ile ilgili bir sorun çıkmış.
Başka bir mekan halihazırda vardı ama senin de gelebilmen için erteleme kararı alındı."

Benim için mi?

Ağzım şaşkınla açılırken Sena "Yiaaaaa..." diye çığırmakla meşguldü.

"Vay canına..." Gerçekten böyle mi demiştim? Hadi ama İdil, Amerikan dublajı yapmıyoruz.

"Ben... gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum, yani çok teşekkür ederim."

Gerçekten sevinmiştim.

"Siz var yaaa siz, adamsınız ulan!" Bu dediğime ikisi de kahkaha atarken nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde bir anda Bora ile sarılırken buldum kendimi. Bunu fark ettiğim an irkilip yavaşça geri çekildim.

Sena bana alttan alttan sırıtarak bakıp gözleriyle Bora'yı işaret edince öldürücü bakışlarımı ona yolladım.

O sırada odamın kapısı tekrar çalındı. Annem, Bora için atıştırmalık bir şeyler getirmiştir diye düşündüm.

Yanlış düşünmüşüm.

Öykü.

Pamir.

Öykü ve Pamir.

Evet, Öykü ve Pamir yan yana duruyorlardı.

Pamir, Öykü'nün sol kolunu sarmış, sıkıca tutuyordu.

Bu görüntü içimde bir şeylerin kıpırdanmasına neden olmuştu.

Şu an niye gergindim?

Niye içimde bir şeylerin koptuğunu hissediyordum?

Niye sinirden çenem kasıldı?

Yoksa?

Ah, hayır. Saçmalama İdil.

Onları bu kadar yakın görmeyeli yıllar olmuştu, o yüzden garipsemiştim sadece.

İkisinin birlikte gelmesi... garipti. Ve Bora'yı gördüklerini şaşırmış gibi değillerdi.

Bora'ya göz gezdirdiğimde anlamamışçasına bakıyordu.

"Öykü sana bir şey söylemek istiyor İdil, değil mi Öykü?" Pamir'in sesi öfkeliydi. Sebebi neydi ki?

Öykü'ye baktığımda ise garipti. Hem tavırları hem görünümü.

Öykü her zaman çok bakımlı ve süsü seven bir kızdı. Markete giderken bile saçı ve makyajı yapılı olurdu.

Ama şimdi... her daim maşalı olan saçları rastgele bir topuz şeklindeydi. Yüzü solgun duruyordu. Gözaltları şişmişti.

Bir dakika, ne?

Öykü'yü bu kadar yıpratan şey neydi?

Onu incelediğimden rahatsız olmuş gibi kıpırdandı ve tereddütle konuşmaya başladı,
"Ben, ne diyeceğimi bilmiyorum İdil. Gerçekten çok özür dilerim. Bir anlık dikkatsizliğime denk geldi, çok üzgünüm." tedirgince bana bakıyordu.

"Sorun yok Öykü, gerçekten. Bilerek olmadığını biliyorum zaten." Samimi bir şekilde gülümsemeye çalıştım ama içimde bir huzursuzluk vardı.

Neden beraber gelmişlerdi?

Neden Pamir sinirliydi?

Ve neden Öykü yıpranmış gözüküyordu?

Bora da onların birlikte gelmesine şaşırmıştı anlaşılan ama bir şey demedi.

Sonuçta olayların hepsini bilmiyordu. Aslında kimse bilmiyordu.

-

Biraz gizemli bir bölüm oldu sanki...

sizi sewiorm

lütfen vote verin

İdil | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin