15 Temmuz Savaşı

16 2 0
                                    

NOT: Bu yazıyı 19 temmuz 2016'da yazıldığını bilerek oku.

Esselamu Aleykum kıyam gününün bekçileri. Bu mektubu size Türkiye'nin kalbi Fatih'teki karargahımızdan yazıyorum. Onlarca şehit verdiğimiz Şehzadebaşının dibinde. Vücudu yorgun, ruhu özgür savaşçı kardeşlerimle beraber. Gözlerinde intikam hırsı, yumruklarını şehadet için sıkmış bir avuç yiğitle beraberiz. Daha önce sizlere söz verdiğim "Akdeniz Kuşatması" yazısını hızlı değişen gündem dolayısı ile ertelemek zorunda kaldım. Rabbim bizi bir savaştan başka bir savaşa itti. Rabbim bütün milletimize vazife üstüne vazife verdi. Bir yandan Suriye, bir yandan Güneydoğu savaşı, bir yandan FETÖ'nun köpekleri, bir yandan NATO'nun kafirleri, bir yandan ABD'nin itleri, bir yandan İNGİLTERE'nin tuzakları, bir yandan ALMANYA'nın yalanları, bir yandan Rusya, bir yandan İsrail.

Kardeşlerim bundan sonra yazacağım her cümlenin sorumluluğu sadece bana aittir. Ne Başkomutan Erdoğan, ne Komutan Hakan Fidan, ne de bir başkası bu yazdıklarımdan sorumlu değildir. Bu yüzden ne olursa olsun sorumluluk aldığımı ve kellemi ortaya koyarak bunları yazıyorum. Devlet sırları olabilir. Artık umurumda değil. Bu millet canını ortaya koydu. Bu millet günlerce nöbet tuttu. Bu millet Devleti'nin etrafında etten duvar ördü. Bu yüzden bu milletin her şeyi bilmeye hakkı var. Bu millet her şeyi bilsin ki arada parazitler üremesin. Soru işaretleri olmasın. Millet daha da sarılsın devletine. Millet Başkomutanını, Müsteşarını tanısın. 

Ey Türkiye'nin her ırktan, her milletten, her düşünceden, her fırkadan, her partiden, her gruptan, her kurumdan müteşekkil evlatları. Ey Ülkücü, Akpartili, Cumhuriyet Halk Partili, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Alevi, Sünni, Liberal adam. Muhatabım kendini bu ülkenin sahibi olarak gören bütün evlatları. Özellikle Irak savaşından sonra Türkiye bambaşka bir döneme girmek zorunda kaldı. Bu dönemin adı "Yeni Türkiye" dönemi oldu. Çünkü Batı'nın Orta Doğu'ya bir daha çıkmamak üzere girmesi demek bölgede etkin olan bütün güçlerin kimyasının deformasyona uğraması yani bozulması demekti. Türkiye ise 80 yıllık bozuk bir sistem içerisinde zaten kaybedecek bir şeyi olmayan bir ülke iken Erdoğan'ın vizyonu ile beraber ülkemizin etrafında gelişecek olaylardan nemalanabileceği ve bütün gelişmeleri Türkiye'nin lehine çevirebileceği planlar, stratejiler geliştirdi. Bazen kuyularda Yusuf olmak, bazen Kerbela'da Hüseyin olmak, bazen ateşte İbrahim olmak, bazen denizde Musa olmak gerekecekti. Uzun vadede hedef İslam Dünyası'nın 100 yıldır Batı'nın elinde bulundurduğu boyunduruğunu tekrar eline almak ve İslam Dünyası'nı kendi kendine yetebilecek hale getirmek ve Erbakan'ın ekonomik çerçevede başlattığı planı "Kaos ortamını kullanarak" askeri, sosyal alana uygulayarak uzun ve sessiz bir devrim gerçekleştirmekti. Bu devrim kafatası çürümüş munafıklar gibi 3-4 saat süreceğine inandıkları kanlı bir darbe ile elbette olamazdı. Kardeşi kardeşe kırdırmak, bu Ülke'yi içinden çıkamayacağı bir uçuruma sürmek yerine planlı iki ilerleme raporu hazırlandı. Bu iki rapordan birisi gelişen olayları tamamen BATI'nın lehine gösteren ve BATI'yı memnun edecek bir rapordu. Yani Erdoğan'ın ilerlemelerine BATI'nın ses çıkaramayacağı, aksine memnun olacağı bir rapordu. Diğer rapor ise Erdoğan'ın yine aynı gelişmeler üzerinden Türkiye'yi ve Türkiye ile beraber İslam Dünyası'nı şaha kaldıracağı yol haritasıydı. Kardeşlerim mantığı çok iyi anlayın, gerekirse cümlelerimi tekrar tekrar okuyun. Bir olayın birden fazla sonucu ve birden fazla kazananı ve birden fazla kaybedeni olabilir. Erdoğan çizdiği iki yol haritasında gelişmeleri aynı hazırlarken, sonuçları farklı yazdı. Yani BATI kazandığını zannederken İslam Dünyası kazanacaktı. Erdoğan BATI daha uyanmadan yeterince ilerleme kaydedecek ve ondan sonra kendisi nezdinde İSLAMA başlayacak bütün saldırılara milleti ile, teknolojisi ile, kendi kendine yeten bir Türkiye ile cevap verecekti. Yer yer savunma yapacak, yer yer saldıracaktı. Türkiye'de patlayan hiç bir bombanın cevapsız kalmayacağını bütün köpekler bilmeliydi. Kalmadı da, kalmayacak da. Darbe süreci sonrası savaşı düşman topraklarına Erdoğan'ın nasıl taşıyacağını hep beraber göreceksiniz.

Kana kan Dişe dişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin