Not: Bu kitap Epsilon yayınevi aracılığıyla basılmış olup, yalnızca 20 Bölümü Wattpad'te bulunmaktadır. İlk defa okuyanlar ya da yeniden okumak isteyenler, kitaptaki haliyle buradan okuyabilir. Sevgiler.
***
4
Yağmur taneleri şiddetle yeryüzüne inerken havanın ruh halimle nasıl da özdeşleştiğini düşündüm. Bunun benim için ilahi bir işaret mi yoksa şans mı olduğuna karar verememiştim. Bugün şansa ve kararlı olmaya her şeyden çok ihtiyacım vardı. Artık geri adım atmam, dönüp gitmem imkânsızdı zaten.
Çünkü şu anda Akarslan Holding'in giriş kapısında durmuş, hipnotize olmuş gibi, dönen dev kapıya bakıyordum. Geleli henüz on saniye olmuştu ama kapıdaki güvenlik görevlileri şimdiden bana tuhaf tuhaf bakmaya başlamıştı bile. Biraz daha bu halde beklersem yanıma geleceklerini bildiğimden biraz tereddütle, biraz da aceleyle giriş kapısına doğru yürümeye başladım.
Yirmi dört yaşında biri olarak yapacağım şey belki çok çocukçaydı. Ama dün gece bundan daha iyi bir plan yapamamış, en son bu düşünceyi zihnimde yeşerterek bir intikam planı haline getirmiştim. Umarım, dedim tüm kalbimle, her şey planladığım şekilde hayat bulur. Çünkü bir B planım filan yoktu.
Dönen kapıdan geçtikten sonra başka bir iklimde hissettim. İçerisi, birkaç saniye önce bulunduğum yerin aksine öylesine sıcak ve temizdi ki... Bir hayli de ihtişamlı... Bazen kapılar çok büyük şeyler saklayabiliyordu.
Sakin ve normal görünmeye çalışarak danışmaya doğru ilerlemeye devam ettim. Yüzüme minik bir tebessüm yerleştirmeyi de ihmal etmemiştim. Sonuçta ketum görünerek dikkatleri üzerime çekmeme gerek yoktu. Ve tabii bir de ilk izlenim denilen o önemli unsur vardı...
"Kolay gelsin,'' deyip danışma görevlilerini neşeyle selamladım.
Karşımda, yan yan oturan üç genç kadın vardı. Üçü de oldukça ciddi ve işleri başından aşkın gibi görünüyordu. Ortadaki kadın, bakışlarını önündeki bilgisayardan ayırıp bana çevirdi. "Teşekkür ederim, nasıl yardımcı olabilirim?'' Diğer ikisi başka şeylerle ilgilendiklerinden tek etkilemem gerekenin bu kadın olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.
"Adım Rüya,'' dedim neşeyle konuşmaya devam ederek. "Bugün buraya iş görüşmesi için geldim. Saat 11:00'de burada olmam söylenmişti ama şey, galiba heyecandan zaman kavramını pek iyi ayarlayamadım. Erken geldim..."
Elimdeki kapaklı dosyayı havaya kaldırıp, kadına gösterdim. Dün gece Akarslan Holding'e dair öyle detaylı bir araştırma yapmıştım ki eğer kadın sizi kim, hangi pozisyon için buraya davet etti diye sorsa her şeye verecek cevabım vardı. Hazırlığımı gerçekten çok iyi yapmıştım.
Ama neyse ki kadın, "Sancılı saatler sizi bekliyor yani,'' demekle yetindi. "Ne diyeyim, bol şans. Kimliğinizi alayım.''
İlk engelden başarıyla geçmekten ötürü üzerimdeki yükün bir kısmı azalırken, uzanıp çantamdan kimliğimi çıkardım hemen. Kadın, kimliğimi ufak bir çarkıfelek gibi duran mekanizmanın içine, başka kimliklerin de olduğu bir yere sıkıştırdıktan sonra bana misafir giriş kartını uzattı. Teşekkür ettikten sonra turnikelerin olduğu yere doğru emin adımlarla yürümeye başladım. Her yerde güvenlik görevlileri vardı, günün sonunda onlarla muhatap olmamayı diledim ve turnikeden geçip, asansörlere doğru ilerlemeye devam ettim.
Bir sürü asansör vardı. Hangisinin beni gitmek istediğim yere götüreceğini bilmiyordum ama mantıklı düşünmekte fayda vardı. Bu asansörlerin yönetim katına çıkacaklarını hiç sanmıyordum. O aslan bozuntusunun eminim ki kendine ait bir asansörü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüyanın Peşinden
RomanceKader midir iki insanı bir araya getirip sonsuz yolculuğa çıkaran, yoksa atılan ilk adım mıdır aslında kader çizgisini oluşturan? Yazar Rüya Alaca'nın bu soruya verecek cevabı yoktu. Arkadaşının ısrarı üzerine hiç tanımadığı bir adama e-posta gönder...