Küçük bir teknik hatadan dolayı tekrar yayınlamak zorundayım. Kusura bakmayın :(
Vote ve yotumları bekliyorum. :)
Araba durduğunda Emirhanla birlikte Derin de indi. Karşılarındaki iki katlı ev çok tatlıydı. Havuzu bile vardı. Derin'in hayalindeki evdi ama bu.
"Hadi içeriye." diye bir ses duyduğunda bacaklarına yürüme komutunu verdi. Evin büyük kapısını önden giden adamlar açtılar. "Gel benimle." yine o sert ses. Peşinden üst kata çıkmaya başladı Derin. Yukarı kata çıktıklarında modern tanımı tam anlamıyla bu dedi Derin içinden. "Bak burası benim odam. Karşısı da senin. Şimdi uyu ve 2 saat sonra kahvaltı hazırla. Mutfak aşağıda. Bulursun zaten. Beni de uyandır." deyip odasına girdi. Derin de karşı odaya girdi. Siyah beyaz olan oda tam ona göreydi. Özgürlüğümü almış olsa bile bana evini açtı(!) , ve hala hayattayım. Dışarıda başıma kim bilir neler gelirdi diye düşünerek kendini yatağa attı Derin. Ama hiç rahat değildi bu sabah aceleyle giydiği kot ve gömlek. Kendine uygun birşeyler bulmak için bakındı. Sonra odadaki dolaba yöneldi. Kapaklarını açtığında keskin bir erkek parfümü doldu odaya. O adamın olmalı diye düşündü. Zaten mecburen giyecekti. O kot ve gömlekle uyumasının imkanı yoktu. Dolaptan beyaz baskılı bir tişört aldı. Giydiğinde bazı gerçekleri yeni farkediyordu. Bu adam çok uzundu. Tişört neredeyse dizlerine geliyordu. Bir de eşofman buldu gri renkte. Onu da giydi. Ve yatağa doğru yürüdü. İki saat sonra kalkmak umuduyla.
İki saat sonra Derin sanki alarm çalmış gibi kalktı. Saat yediye geliyordu. Eve zaten beş gibi gelmişlerdi. Odadan sessizce çıkıp aşağıya indi. Kimse yoktu. Mutfağı araya araya buldu. Çayı koydu önce. Sonra dolaptan kahvaltılıkları çıkarttı. İstediğini hemen bulamıyordu ama alışacaktı. Herşey hazır olduğunda yukarı çıktı. Adamın odasının önüne gelince adını hatırlamaya çalıştı. Arabadan inince tanışmışlardı. Kapıyı tıkladı ama yanıt alamadı. Yavaşça içeriye girdi. Adam koca yatakta yüz üstü sereserpe yatıyordu. Allahtan giyinik yatıyordu. Biraz yatağa yaklaşıp "Emirhan bey uyanın." dedi. Fakat cevap yok. Biraz daha sesli söyleyince mırıldanır gibi oldu. Daha sesli söyleyince adam uyandı. "Kahvaltınız hazır." dedi ve çıktı odadan Derin.
Emirhan ise Derin’in kendi kıyafetlerini giymesine takılmıştı. Sonra o kıyafetlerin ona çok fazla gelmesi….. Kocaman bir kahkaha patlattı. Sahi böyle gülmeyeli ne kadar olmuştu. Bu kız ona nasıl gelecekti? Iyi mi? Herneyse diyerek hazırlanmaya başladı Emirhan. Sonra aşağıya inmek için merdivenlere yöneldi. Mutfağa indiğinde Derin çayları koyuyordu. Emirhan masaya oturunca Derin yukarı çıkmak için hareketlendi. “Nereye Derin?”dedi Emirhan anlamayarak. “Kahvaltı yapacaksınız , ben de ayak altında olmayayım dedim” dedi Derin dürüstçe.
“Ne ayak altı, gel buraya. Beraber yapacağız kahvaltıyı.” Derin mecburen gitmek zorunda kaldı masaya. Sessizce kahvaltılarını yaparlarken Emirhan
konuşmaya başladı. “Senin alışverişe ihtiyacın var, ufaklık.” Derin once cümleye, sonra kelimeye şaşırdı. Dayanamayarak sordu. “Ufaklık?” “Ne var? Benden ufak değil misin?” dedi Emirhan umursamazca.
“Kaç yaşındasın ki?” diye soruverdi Derin. “25, peki sen?”dedi tek kaşını kaldırarak. “Tamam ya tamam ufakmışım. “ Derin bunu söylediği halde Emirhan’ın hala tek kaşı havadaydı. Derin devam etti. “19 yaşındayım.” Sonra suratını astı. “Neyse hadi hazırlan, alışverişe gidiyoruz.” Dedi Emirhan. Derin bir şey demeden üstünü değiştirmeye gitti. Aşağıya indiğinde Emirhan onu kapının önünde bekliyordu. Yine konuşmadan arabaya bindiler ve yola çıktılar. Büyük bir AVM’nin otoparkında durdu araba. Indikten sonra yukarıya çıktılar ve Emirhan konuşmaya başladı. “Evde hiç eşyan yok. Bu yüzden geldik.”
“Gerek yoktu.”
“Gayette vardı. Boşuna uğraşma alışveriş yapacağız.”
Derin mecburen başını tamam anlamında salladı. Sonra mağazalara girmeye başladılar. Herkes bu adama niye yiyecek gibi bakıyordu ki? Neyse, abiye tarzı bir mağazaya girdiler. Davetlerde ihtiyacı olabilirmiş böyle şeylere. Sanki davete gidiyordu her akşam.
Bu kaçıncı elbiseydi? Hem kendisi seçip getiriyor , hem de kısa, dekoltesi fazla, rengi olmadı diye sitem ediyordu. Bu adamın derdi neydi Allah aşkına?
“O çok kısa. Hiçbir yerini kapatmıyor.”
“O dekolte ne, Derin?”
“Beyaz sana olmuyor.”
“Bu çok dar olmuş. Kaç bedensin sen?” Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Çünkü Derin 36 bedendi. Resmen bol keseden sallıyordu bu adam. Üzerindeki su yeşili elbise de tam oturmuştu üstelik. Bu son , bu son artık diyerek tekrardan kabine girdi. Şimdi ise siyah, tek omuz, belden oturmalı, eteği hafif kabarık bir elbise giymişti. Çok yakışmıştı doğrusu. Kabinden çıktı ve gözleri direkt Emirhan’ı buldu.
Kız o elbisenin içinde adeta ölüm meleği gibiydi. Zarif , çok güzel , çok şık olmuş ve siyahı adeta kendi benliğinden parçaymışcasına ortaya sermişti.
“Bu nasıl?” dedi Derin sıkıldığını belli ederek. Emirhan ise bu sefer de çok yakıştığı için bu elbiseyi almak istemiyordu. Ama kızın yüzündeki bıkmış ifade yüzünden almak zorunda kaldı.
“Alıyoruz.” Bir oh çeken Derin elbiseyi çıkarmaya gitti. Emirhan ise kasaya yöneldi. Kasiyere : “Denediklerinin hepsini alıyoruz.” Derin Emirhan’ın yanına geldiğinde bunu duydu fakat uğraşmak istemedi. Şimdi ise bir iç çamaşır-pijama mağazasındaydılar ve Derin kıpkırmızı olmuştu. Emirhan bir görevliyi çağırıp “Onunla ilgilenin.” demiş ve mağazanın gecelik -pijama bölümüne geçmişti. Kendisine bakan kadına bedenini söyledi ve hepsinin siyah olmasını istedi. Yüzündeki kızarıklık geçmişti. Ta ki karşıdan gelen Emirhan’ı elinde dantel geceliklerle görene kadar. Çoğu kısa ve siyahtı. Bir de pijama bölümünden aldığı kedili , ayıcıklı olmak üzere yazlık pijamalar vardı elinde. Onları görevliye verip kasaya ilerledi. Derin hala domates olmuş suratıyla onu takip ediyordu. Bu mağazadan da dolu dolu poşetlerle çıktıktan sonra spor bir mağazaya girdiler. Oradan ayakkabıcıya,oradan kozmetiğe derken alışveriş bitmişti. Ve Derin de öyle. O kadar çok kıyafet denemişti ki ömrü boyunca üzerindekilerle yaşayabilirdi.
Eve geldiklerinde yorgunlardı. Zaten alışveriş merkezinden çıkmadan yemek yemişlerdi. Bu yüzden toklardı. Derin, koltukta uzanmış olan Emirhan’ın yanına yaklaşarak sordu. “Odama çıkabilir miyim?” “Çık.” Bay İfadesiz sadece böyle söylemişti. Derin de hızlıca odasına çıktı ve kapıyı kapattı. Duş almalıydı. Kapıyı kilitlediğinden emin olarak duşa girdi. Çıkınca saçlarını falan kurutmadan direkt yatmak istiyordu. Yeni alınan iç çamaşırlarından bir tane aldı ve giydi. Sonra da Emirhan’ın seçtiği kedicikli şort-askılı pijama takımını giydi ve yatağa girdi. Yorgunluktan hemen uyuyakaldı.
Emirhan ise bugünü düşünüyordu. O siyah ölüm meleği halini, iç çamaşırı mağazasından girer girmez yanaklarının domates gibi olmasını, ürkekliğini düşünüyordu. Böyle düşünceler içindeyken uykuya daldı o uzandığı koltukta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Teen FictionO, tam anlamıyla KUSURSUZDU.. Bense tam anlamıyla kusurlu. O, mükemmelin sözlük anlamıydı. O, harikaydı ama sadece görünüş olarak. İçinde dipsiz kuyuları vardı mesela. İnsanı yutan. Benim camdan küreme bile taş çıkartırdı onlar. Sonra beni buldu. Şi...