İyi Okumalar
Yıldıza Dokunmayı Unutmayın!
Yorum yapmayı unutmayın!❤️❤️❤️O günün üzerinden tam üç ay geçmişti. Yani tam olarak sekiz aydır hapishanedeydim. Soğuklar hala devam ediyordu. Ben de Komiser'in getirdiği kıyafetleri başta kabul etmesem de o sözlerinden sonra bir ay kadar zaman geçince hasta olmuş ve o bilmesede giymeye başlamıştım.
Bana o sözleri söylediği anda gözlerim dolmaya başlamıştı. Birbirimize baktığımız uzun bir aradan sonra da çıkıp gitmiştim odadan, gardiyanla birlikte koğuşa gelmiştik. Çantayı o zaman almamıştım ama gardiyan bir saat sonra getirmişti. Kabul etmemiş geri göndermiştim. Ardından iki defa daha gelmişti gardiyan. Fakat itiraz ettiğim halde masanın üzerine bırakıp çıkmıştı. Ben aldığım gibi çantanın altına koymuştum ama bir ay giymemiştim.
Ardından bir ay sonra bir bayılma ile hastaneye götürmüşlerdi. Meğerse o gözlerimin halsizliği falan ateşim olduğu içinmiş. Bir aydır çektiğim ateş yüzünden de doktorlar bir hafta hastanede tutmuşlardı. Bir sürü tahlil yapılmış ama kimse ziyaretime gelmemişti. Zaten kim gelirdi ki. Annem babam desen ben küçükken ölmüşlerdi. Kimsem yoktu. Sadece kastettiğim o gelmemişti. Yani Komiser falan gelmemişti.
Ardından tekrar hapishaneye döndüğümde Emel teyze ve Derya teyze zorla üzerime o kalın kıyafetlerden giydirmişlerdi. "İnadına başlatma sağlığından olacaksın!" demişlerdi. Ben ise o günden sonra giymeye başlamıştım.
Komiser üç ay içinde iki defa daha gelmişti fakat ben gitmemiştim. "Görmek istemiyorum!" demiştim gardiyana.
O gün geldiğinde ne fotoğrafları geri verebilmiştim, ne de çizdiğim resimleri gösterebilmiştim. Zaten bu saatten sonra gösterme niyetim de yoktu. Ancak en çok merak ettiğim şey Barış yakalanmış mıydı? Onu soramamıştım. Keşke o konular açılmadan sorsaydım!
Yatağın altından kış için getirdiği ikinci çantayı çıkardım. Banyo yapmak için kıyafet alacaktım. Bugüne kadar hep devamlı giydiğim kıyafet yerine en altta olan uzun boğazlı gri kazak ve altına giyeceğim siyah eşofmanı elime aldım. İlk defa giyecektim bu kazağı. Elime havlularımı da alıp banyoya girdim.
Sıcak suyun altında on beş dakikamı doldurduğum an hemen çıktım. Hızlı bir şekilde eşofmanı giydim. Üzerime de kazağın geçirdiğim an yere düşen bir zarf ile gözlerim kısık bir şekilde yerde olan kağıdı buldu.
Eğilip yerdeki zarfı aldım. Elimde tutarken üzerinde parmağımı gezdirdim. Kalbim yine teklemeye başlamıştı. Bunun Erkan'dan geldiğini bilmek bile heyecanlanmama neden oluyordu. Sonuçta bu bana umutlanma diyen çocuktan gelmiş bir zarftı.Kapı üç defa tıklanınca kendime gelmiş ve zarfı ikiye katlayıp pantolonumun arasına sıkıştırmıştım. Kapıyı açtığımda başka birisi banyo için havlusunu almış içeri giriyordu. Ona tebessüm ederek bende kıyafetlerimi aldım ve dışarı çıktım. Yatağıma gelip kirli kıyafetleri bir poşete koydum ve yatağıma girdim.
Bir saat sonra sessizlik saatiydi ve ondan öncesinde beni rahatsız etmeleri çok yüksekti.Sessizlik saati gelir gelmez pantolonumun içindeki zarfı elime aldım. Herkes kendi halinde olduğu için kimse bana bakmamıştı bile. Dizlerimi kırıp kendime doğru çektim. Zarfı hala elimde tutuyordum. Heyecandan ellerim titremeye başlamıştı. Ne yapıyordu bana bu Komiser?
Neden ben bu kalp ağrısını çekmeye başlamıştım?
Neden beni bir anda umutlanma diye terslemişti?
Ve bunları söylerken de dediklerine ters düşecek bu zarfı kıyafetimin içine neden koymuştu?Of cidden bu sorular yüzünden düşüp bayılacaktım şimdi. Neden kafamı bu kadar meşgul ediyordu bu çocuk?
Sevgi miydi? Aşk mıydı? Yoksa sevda mı? Ya da sadece başkalarını unutmak için aklıma düşen bir yalan aşk mı?
Düşünmekten sıkılmıştım. Bu yerde olan herkesin düşünmek için bol vakti vardı ve insanlar artık düşünmekten bıkmışlardı. Bazıları da düşünmekten kafayı bile sıyırmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUNAĞIM [Askıya Alındı]
Novela Juvenil8 Nisan'dan sonra yeni bölümler gelecektir.😊💙 Bir hırsız... Bir polis bir hırsıza aşık olabilir mi? Ya da o hırsız yaşadıklarını polise anlatabilir mi? Ya da bu kitabın sonu nasıl olacak? Ya da... Evet bu kitapta çok çelişki olacak. Çok fazla ya...