-Başlama Tarihi-
Bölüm Müzikleri:
Yüzyüzeyken konuşuruz-Dinle Beni Bi
Ufuk Çalışkan-Unutmak İstiyorum1.Bölüm-Anılar
Güneş Özberk Sezgin
Ben yaşadığım en kötü şeye bile çok küçük yaşta şükretmeyi öğrendim. Her kötünün içinde bir iyilik, öğrenip tecrübe kazanmam gereken bir şeyler vardır dedim. Daha kötüsü olabilirdi Güneş, daha kötü bir hayatın olabilirdi. Bu zorluklar geçer dedim. Rüzgar'ın öğrettiği gibi. Geçti, geçmeyenler de benimle beraber yaşamayı öğrendi.
Aldığım her nefeste yanımda olan dostum, ailem, sırdaşım olan Duru benim hep elimden tuttu.
Eğer Duru'nun ailesi o adamların elinden kurtarmasaydı şu an ne durumda olurdum hiç bilmiyorum.
Ben daha çok küçüktüm. 5-6 yaşlarındaydım. Hayal meyal hatırlıyorum sadece. Annem küçük evimizin bahçesinde oturuyordu. Kapıda durduğumda sessizce ağladığını görmüştüm. Anlam verememiştim, annemi ilk defa ağlarken görmek tuhaf hissettirmişti. Kalbimde, içimde bir yerde bir şeyler kopuyordu da engel olamıyordum sanki.
Yanına gidip sarılmak istedim. İyileştirebilirdim onu belki. Küçük bedenimin desteğine tutunurdu. Silerdim gözyaşlarını. Beni itene kadar böyle sanmıştım. Yere düştüğümde aldım hayatın ilk darbesini. Anladım bundan sonra hayatımın eskisi gibi olmayacağını.
Kafasını kaldırıp bir yere baktı. Sonrası karanlık. Orda bir şeyler oldu ve ben ne olduğunu hatırlayamıyorum. O gün benim babam öldü. Nasıl öldüğünü bile bilmediğim, yüzünü hatırlamadığım, kokusunu bilmediğim babam...
Psikoloğum o an yaşadığım travmadan dolayı unutmuş olabileceğimi söylemiş. Ruhum beni üzmemek için o anı kaldırıp tozlu raflara koymuştu. Ama ben prensimi kaybetmiştim ve bunu hatırlayamamak, bu belirsizlik beni çok daha fazla üzüyordu.
Duru'nun ailesi babamın çok yakın dostlarıydı. Beni babamı öldüren o adamlardan kurtarmışlar. Annem hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sormadım, konusu da açılmadı yanımda. Çünkü o yapmıştı. Onun yüzünden olmuştu. O adamlardan biriyle aldatmış babamı. Öyle söylediler. Ve bu yasak aşkın kurbanı babam olmuştu. Oysa şu an mezarın altında olmayı hakeden o değildi. O kadın benden babamı almıştı. O gün o anılar gibi o da artık kaldırdığım tozlu raflardan birindeydi. Bir daha hiçbir zaman açılıp bakılmayacak, tarihin içinde.. Benim tek bir annem vardı o günden sonra artık; Lale Sezgin. Beni nüfuslarına alan, bana sıcacık bir aile sunan Sezgin Ailesine çok şey borçluydum. Özberk soyadım hâlâ duruyordu. Yanına Sezgin gelmişti sadece. Babamın soyadını taşımak, benim Sezgin olan yanımı unutturmuyordu. Bundan memnundum.
Önümdeki mermere baktım. Bugün tam 15 yıl oldu. O gün üzerinden tam 15 yıl geçti. Ve ben bu 15 yılda nasıl dayanacak gücü bulmuştum bilmiyorum.
Özber ailesi beni hiçbir zaman kendi çocuklarından ayırt etmediler. Anne ve babamın yokluğunu hissetirmemek için ellerinden geleni yaptılar. Onlar benim için aileden daha öte, çok güçlü bir bağ kurduğum insanlardı.
"15 yıl oldu." Çatallaşmaya yakın sesime dolan gözlerim de katılmıştı.
Derin bir nefes çektim içime. "Onun yüzünü hatırlayamamak ne kadar berbat bir his Rüzgar."