|Final|

3.1K 278 500
                                    

Hadi bakem rekor vote ve yorum bekliyorum sizden koçlarım! Umarım seversiniz.


Jungkook otel kapısının girişinde dikilirken derin bir nefes almış, biraz gerisinde kalmış olan arkadaşlarına bakmıştı. Yoongi'ye sürpriz yapmak için yanına gelmişlerdi ancak kendisinin başka planları da vardı. Her ne kadar kuşkuları olsa bile yakınlarına fikrini anlattığında herkes desteklemiş, sonucunun çok güzel olacağını söylemişlerdi. Jungkook bundan cesaret alarak her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp ayarlamıştı.

Hep birlikte resepsiyona ulaştıklarında vakit kaybetmeden oda anahtarlarını almış, asansörlere binip kendi katlarına çıkmışlardı. Jungkook, sevgilisinin karşısına hemen çıkmak ve ondan ayrı kaldığı zamanı telafi etmek istiyordu. Ondan uzak kalmak, ona sarılıp uyuyamamak çok üzüyordu Jungkook'u. Yoongi'ye o kadar alışmış ve bağlanmıştı ki yanından ayrılmak istemiyordu. Kendisine kalsa hep onunla durur, bir an olsun gözünün önünden ayırmazdı ancak böyle bir şey maalesef mümkün değildi.

"Bak daldın yine hayallere. Sırıtıyorsun bir de salak salak," dediğinde Yugyeom, Jungkook arkadaşına dönmüştü. Yugyeom, arkadaşının bu aşık halleri ile sürekli dalga geçiyordu ama oldukça da mutluydu. Çünkü en yakın arkadaşının mutlu oluşu fazlasıyla önemliydi. Jungkook, Yoongi'yi hayatına alana kadar o kadar fazla hayat dolu olan biri olmamıştı hiç. Genelde karamsar biriydi ve bu da çizdiklerine yansırdı. Nitekim büyüğü görür görmez hayatında birçok köklü değişim yaşamıştı ve Gyeom bunların hepsine bir bir şahit olmuştu. Bu yüzden ikisinin ne olursa olsun hep beraber kalmalarını umuyordu.

"Onu özledim."

"Biliyorum biliyorum. Sürekli bana onu anlatıp durdun. Bir ara artık isyan bayrağı çekip ağlayacaktım," siyah saçlı arkadaşının dediğine gülmüş, omzuna vurmuştu hafifçe. Asansör durduğunda ikisi de aynı anda geçmeye çalıştıklarından biraz itişmiş olsalar bile nihayet odalarına ulaşmışlardı.

Jungkook'un odası Yoongi'nin odasının hemen karşısındaydı, Yugyeom ise Jungkook'un yan odasında kalıyordu. Hatta bu yüzden sık sık arkadaşına ses duymak istemiyorum diye espriler yapmış, birkaç kez toplu linç yemişti. Yine de uslanmaz biri olduğundan dolayı kimse onu susturamamış, aksine söylediklerinin şiddettini arttırmasına neden olmuşlardı.

Siyah saçlı genç odasına girer girmez üzerini değiştirmiş, kendine biraz çeki düzen vermişti. Sevgilisinin karşısına yol yorgunu bir şekilde çıkmak istemiyordu. Yoongi onun her halini görmüş olsa bile yakışıklı gözükmek istiyordu Jungkook. Telefonu çaldığında arayanın sevgilisi olduğunu görmüş ve hemen reddetmişti. Bu hareketinin onu sinirlendireceğini biliyordu ama sürpriz için değerdi. Son kez aynada kendine baktıktan sonra oda kartını hızla cebine koymuş, karşı odanın kapısında dikilmeye başlamıştı. Tahminine göre Yoongi hâlâ odaydı. Nitekim içeriden işittiği sesler de bunu doğruluyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklamış ve beklemeye başlamıştı. Öte yandan duyduğu devrilme sesleri ile gözleri büyümüş, sevgilisinin iyi olup olmadığını düşünmeye başlamıştı.

Yoongi ise devirdiği lambanın kablosundan kurtulmaya çalışırken küfürler ediyor, kapıya ulaşmaya çalışıyordu. Nihayet kapıyı açabildiğinde gördüğü yüz ile şaşkınlığa uğramış, anın verdiği heyecanla kapıyı tekrar kapatmıştı. Tekrar çalındığında derin bir mefes aldıktan sonra tekrar açmış, karşısında sevgilisini yeniden görmesiyle gözlerini hızlıca kırpmıştı. Jungkook ise onun bu şaşkın halini fazlasıyla sevimli bulmuştu.

"Hayal görüyorum galiba?"

"Pek sayılmaz ama düşlerini süslüyorsam ne mutlu bana mavi," dedi Jungkook içeri girip kapıyı kapatırken. Vakit kaybetmeden kollarını büyüğüne dolayıp kokusunu içine çekmişti derince. Omuzlarındaki ağırlık aniden kaybolmuş, göğsündeki baskı kalkmıştı. Huzuruna tekrar erişmenin mutluluğuyla sıkıca sarıyordu sevgilisini.

Make An Art°YoonKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin