|43

2.3K 251 68
                                    

Bu bölümü Justin'den mirrors dinleyerek yazdım :"

  Jungkook, sevgilisinin evinin kapısına geldiğinde derince bir nefes almış, ardından heyecandan ve koşmasından dolayı delicesine atan kalbinin sakinleşmesi adına derin nefesler almıştı birkaç kez.

  Daha o zile basamadan kapı hızlıca açılmıştı, gördüğü Yoongi ile kalbi daha da hızlı atmaya başlamıştı. Çünkü sevgilisi ıslak saçları, ona kısık bakan gözleri, pembe dudakları ile çok sevimli bir şekilde karşısında dikiliyordu. Tamam... Biraz da seksi diyebilirdi. Aslında birazdan daha fazla seksiydi.

"Hoş geldin. Seni beklerken neredeyse uyuyakalacaktım," Yoongi boğuk sesiyle söylendiğinde Jungkook daha fazla dışarda oyalanmadan içeri girmiş, ardından sevgilisini kollarının arasına almıştı. Anladığı üzere kısa olan fazlasıyla yorgundu, bu finaller onu oldukça yoruyor ve zorluyordu. Üzgün hissetmişti Jungkook, ona yardım edememek kötü hissettiriyordu.

"Bence dinlenmen için bire birim. Hem şarabımız da var."

"Şarabı daha çok seviyorum galiba."

"Bay Min isterseniz ben gideyim ve siz de romantik bir akşamı şarap ile geçirin,"  sahte bir hüzünle konuştuğunda uzun olan, Yoongi gözlerini devirmiş, sevgilisinin dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı.

Mutlu ve şanslı hissediyordu Yoongi. Jungkook onun neye ihtiyacı olduğunu bilen biriydi. Her zaman yanındaydı ve destekçisiydi. Eh, bu da oldukça minnet duyulası bir şeydi. Bundan dolayı Yoongi ona sonsuz bir minnetle bağlıydı, aşkının yanında. Kendisi de küçüğü onu nasıl mutlu ediyorsa öyle mutlu etmek için elinden geleni yapmaya çabalıyordu, başarılı mıydı emin değildi ancak Jungkook'un dudaklarında oluşan ufak bir gülümseme bile güzeldi.

Jungkook, kadehlere kırmızı şarabı boşaltırken sevgilisi onu dikkatlice izliyordu. Uykusuzluktan mıydı, bilmiyordu ama Jungkook şu an gözüne o kadar seksi geliyordu ki sertçe yutkunmadan duramamıştı. Böyle normal bir anda masum olmayan şeyler düşünmesi iyi değildi, zamanı da değildi. İkisinin de yapması gereken işleri vardı, belki... Belki o işlerini halletikten sonra düşünebilirlerdi.

Küçük olan, büyüğünün kendisine olan bakışlarını çoktan fark etmişti ancak ses çıkarmıyordu. Uslu duracağına dair kendine söz vermişti ancak Yoongi biraz daha ona bu kadar şehvet dolu bakmaya devam ederse kendini tutamayacağı bir gerçekti. Öte yandan o anlayışlı bir sevgiliydi ve yarın Yoongi'nin sınavı olduğunu biliyordu, işte tam da bundan dolayı herhangi bir cinsellik içeren eyleme girişmeyecekti.

"İşte hazır,"  elindeki kadehi ayakta duran Yoongi'ye uzattıktan sonra koltukta geriye doğru yaslanmış, yalnızca mum ışıklarının aydınlattığı salona öylece göz gezdirmeye başlamıştı. Bu gece konuşacağı şeyler yüzünden kendini bayağı gergin hissetse de kararlıydı. Aklındaki her şeyi büyüğü ile paylaşacaktı. Nitekim Yoongi hâlâ ayakta dikiliyordu ne yapacağını bilemez bir hâlde. Neden oturmadığına dair bir fikri yoktu ama olduğu yerden yalnızca sevgilisini izliyordu şarabını yudumlarken.

"Yoongi seninle bir şey konuşmak istiyorum," Jungkook nihayet konuşmaya cesaret bulduğunda sevgilisinin elinden tutup yanına oturtmuştu. Dizleri birbirine değiyordu, göz gözelerdi ve aralarında az bir mesafe vardı. İkisi de kalpleri patlayacakmış gibi hissediyorlardı.

"Seni... Seni dinliyorum," Yoongi zorlukla konuştuğunda Jungkook kafasını hafifçe eğmiş, sevgilisinin pembe dudağını kendi dudakları arasına almıştı. Yavaşça emiyor, dudağında yer edinen şarabın tadını çıkarıyordu. Kırmızı şarap her zaman favorisi olmuştu ancak artık Yoongi'nin dudaklarından aldığı kırmızı şarap tek favorisiydi artık.

Zorlukla geri çekildiğinde birkaç derin nefesten sonra sevgilisine baktı yeniden. Büyüğünün gözleri kapalı, dudakları hafifçe aralıktı. Minik bir tebessüm hakimdi yüzüne ve Jungkook yeniden aşık olduğunu hissedebiliyordu. Yoongi ise çıkacakmışcasına atan kalbinin sayesinde karşısındaki adamın hayatının merkezi olacağını bir kez daha anlamıştı. Çok seviyordu ikisi de. O kadar çok seviyorlardı ki ömürlerinin sonuna geldiklerinde bedenlerinden ayrılan ruhları birbirlerine karışsın ve hiçbir şey ayıramasın istiyorlardı.

"Biliyorum daha erken belki de... Yine de söylemek istiyorum Yoongi. Sana çok aşığım, çok seviyorum seni. Bir an bile olsa yanımdan ayrıl istemiyorum. Hep ellerin ellerimde olsun, kollarımın arasında ol, seni daha çok seveyim istiyorum. Aynı evde yaşayalım istiyorum."

"N-ne?"

"Min Yoongi uyandığımda ilk gördüğüm, uyurken de son gördüğüm sen ol istiyorum. Bunu kabul ediyor musun?"

"Evet, elbette ediyorum Jeon," Jungkook sevgilisinin onayını almanın mutluluğuyla tekrar dudaklarını birleştirmiş, bitmiş kadehleri hemen diplerindeki masaya koyduktan sonra öpüşmelerini derinleştirmişti.

İkisi de mutlulardı.



  Hebele hübele şüvele bübele lalalalala lolololo lelelelele falan

Nasıldı? Beğendiniz mi? Ay ben sevdim sayılır dmdmfmdmd bu kurguya ilahi bakış açısıyla yazmadığım için daha önce tuhaf hissediyorum biraz yalnızca.

Fikirlerinizi paylaşmayı unutmayın :"

Görüşürüz♡

Make An Art°YoonKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin