Hayalin yeri yok.

430 13 4
                                    

Hem ona bakıyor hemde kahvaltı yapıyordum. Bu nasıl bir kız ? Ya gerçekten çok aç ya da tuhaf. Diğerleri kibar olacacağım diye çok az yemek yerlerdi. Lara ise beni pek umursamıyor gibi kafasını hiç kaldırmadan yiyordu. Bir müddet sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.

Lara:"Tek mi yaşıyorsun ?" dedi ve koca bir dilim ekmeği ağzına attı. 

"Evet, senin aksine ufak bir çocuk gibi davranmadığımdan tek yaşayabiliyorum." dedim ve yapmacık bir gülümseme fırlattım. 

Lara: "Ah, sana anlattığım halde dalga geçiyorsun ha ? Bende tek yaşıyorum ve ufak bir çocuk gibi davranmıyorum."

Art arda hızlı cümleler kurarken, bir ona bir de bol kıyafetlerime bakıyordum. Saçını yukarıdan toplamıştı. Kız terimiyle at kulağımı, at kuyruğumu her ne halt ise. Ama bu haldeyken çocuk gibi görünüyordu ve aksini iddia ediyordu. Minyondu. Suratı, gözü, kulağı... Dudakları hariç minyondu. Dudakları dolgundu. O 3 saniye içerisinde dudak şeklini hafızama kazımıştım. Hadi ama, şu an bana cevap beklercesine masum bakan kız hakkında düşündüğüm çirkin şeyler bana kötü hissettiriyordu. Düşüncelerimden arınıp cevap vermeye karar verdim.

"Evet dalga geçiyorum çünkü bunun için sürekli koz veriyorsun elime. Dün ki saçmalığını pek unutacakmışım gibi gelmiyor. Değişik bir kızsın evde neden içmiyorsun ki sanki? İçmek denmez gerçi seninkine o da ayrı bir konu içmeyi bilmeyen birine göre fazla hızlıydın." dedim gayet bilmiş tavrımı takınarak.

Lara: "Peki bana karışma hakkını kim veriyor sana hiç düşündün mü ? Cevap vereyim mi ? Kimse. Kimin ne yaptığımla ilgilendiğini sanmıyorum. İlgilensinde istemiyorum, kendimi bir odaya kilitleyip çürümeyi bile düşünecek duruma geldiysem kimsenin bana karışmaması gerek." derken gözleri dolmuştu. Ağlayacağı aklıma bile gelmemişti, bu kızdan hoşlanmıştım ama ağlaması hoşuma gitmiyordu. Ağlayan insanları sevmezdim ben. 

"Hayır, ağlamayı mı düşünüyorsun, burada mı ? Hani az önce küçük çocuk olmadığını söyleyen büyük ?" Tezat bir cümle olmuştu ama ağlarken gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum. Daha önce kimse bu nedenlerle ağlamamıştı yanımda. Daha çok "Beni kullandın mı?, Sana güvenmiştim" cümleleri ardından ağlarlardı bense umursamazdım. Ah, bu kızla birlikte birçok ilkle tanışmıştım. 

Lara: "Üzgünüm, ağlamazdım ben, içmezdim de. Son zamanlarda yapmamam gereken bir çok şeyi yapıyorum." derken parmaklarının ucuyla göz altlarını siliyordu. Her sildiğinde yeni bir damla akıyordu. Bu da uzun zamandır onları tuttuğunu gösteriyordu. Şu an bir patlama yaşıyordu. 

Ayağa kalkıp mutfak dolabından peçete çıkardım. Tam elini uzattı ki elini indirdim. Dizlerimi yere koyup önüne geçtim. Evet diz çöktüm demek zor geliyor. Ben Ateş Baykam, bir kızın önünde diz çökmek sıfatıyla ben, aynı cümlede birbirimize o kadar zıttık ki. Ben kızlara iyi bile davranmazdım. Son zamanlarda ben de bana ters olan şeyler yapıyordum galiba. Meraklı gözlerle bana bakarken, yumuşak hareketlerle gözlerini silmeye başladım. Şaşırmış gibi bakıyordu, biraz da etkilenmiş gibi bakıyordu. Dağınık saçlarımla oldukça ilgi çekici olduğumu inkar edemezdi. Koyukahve rengi gözleri , mavi gözlerimle buluştuğunda gözlerimi ondan kaçırmadım. Ona bakmak huzurluydu, masumdu. Bana olmadığım masumluğu hissettiriyordu. Bir kaç saniye daha sildikten sonra ayağa kalktım. Yanakları kızarmıştı, aha! Utanmıştı. Üstelik sadece gözlerini silmiştim. 

Lara: "Beni eve götürür müsün?"  derken masum çıkan sesiyle bana her şeyi yaptırabilirdi aslında. Oysa basit bir şey seçmişti.

"Daha fazla sorun çıkaramazdın. Tamam bayan problem." dedim ve güldüm. Gülüşümün en çekici haliyle onu etkilemeye çalıştığımın farkındayım. Bana yıllar sonra farklı şeyler hissettirdi ve ne yaptığım umurumda değildi.

Kanlı ÖpücükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin