Jin bir süredir evinin önünde dolaşıp duruyordu. Hızlıca yürüdüğü için ayağına denk gelen minik taşlar bir tarafa savrulurken onun ise aklında dolaşan tek bir düşüncesi vardı.Birkaç saat önce Jungkook kendisine mesaj atmıştı. Jin'in neredeyse bir haftadır beklediği o haber gelmiş, Jungkook Yoongi'nin yaşadığı yeri öğrenmişti. Tabii bunun için Taehyung'dan ve onun paranormal ekipteki arkadaşı Jimin'den yardım almak zorunda kalmıştı çünkü tek başına ulaşabildiği bilgiler fazlasıyla kısıtlıydı.
Aslında bu bilginin elde edilmesi tamamen Jimin sayesinde olmuştu. Min ailesinin eski vakalardan kalma dosyalarına bakarken bulduğu bir adres Yoongi'nin yaşadığı yerin ta kendisiydi. Anne ve babasının eskiden kaldığı evde merkezden uzak ve sessiz bir şekilde yaşıyordu.
Şuan da Jin, Jimin'i bekliyordu. Aslında adresi alır almaz kendi başına gitmek istemişti ama Jimin'in ısrarları yüzünden ondan kaçamayacağını biliyordu. Gerçi ona haksızlık etmek de istemezdi, ne de olsa Jimin bu tarz işlerle ilgilenen biriydi.
Jin tam derin bir of çekiyordu ki yakınlardan gelen korno sesini duyup bakışlarını oraya yöneltti. Siyah arabasıyla aynı renkte giyinmiş olan Jimin sonunde gelebilmişti. Jin onun neden bu kadar geç kaldığını merak ediyordu.
"Üzgünüm, beklettim. Patronuma davayı bana vermesi için uzun zamandır yalvarıyorum. Bugün sonunda kabul etti." dedi Jimin, Jin arabaya binerken.
"Bu arada tanıştırayım, bu Namjoon." Jimin arabanın arka kısmında zar zor gözüken gözlüklü birini gösterdiğinde Jin arabada üçüncü bir kişinin olduğunu daha yeni fark ediyordu.
Gözleri hemen Jimin'e gitti. Bu işaretle Jimin neler olduğunu anlatması gerektiğini anlamıştı. "Namjoon çalıştığım şirketin güvenlik bölümünden bir polis. İş arkadaşım diyebiliriz."
"Memnun oldum." dedi Namjoon ufak bir gülümsemeyle. Jin ise "Ben de..." diye mırıldandı. Ruhlarla ilgili bir olay da polisin ne gibi bir yararı olacaktı ki? Yine de Namjoon iyi birisine benziyordu, bu yüzden konuyu açmadan kapatmaya karar verdi.
-
"Jin buna gerçekten hazır mısın?" Jimin biraz endişeyle Jin'e bakıyordu, Namjoon ise bir şey olmasına karşın her an tetikteydi.
Bakışların üzerinde toplandığı genç hiç tereddüt etmeden kafasını salladı. Ardından heyecanını bastıramadan konuştu. "Yoongi'yle yalnız konuşmam gerektiğini biliyorum. Şimdiden geleceğimi biliyordur zaten. Ayrıca..." Tebessüm etti. "Onun gerçekte nasıl biri olduğunu görmeyi çok istiyorum."
Namjoon sessizliğini bozdu. "Görmeden aşık olmak dedikleri bu olsa gerek." Buna karşın Jin, utandığı için bir şey diyemedi. Yine de Yoongi'ye karşı bir şeyler hissettiğini içten içe biliyordu.
"Namjoon bizi burada bekleyecek. Ben ise seni evin yakınlarında bekleyeceğim. Sen zaten ne yapman gerektiğini biliyorsun."
"Evet, biliyorum..." dedi Jin tebessüm ederek. Ardından Jimin'le birlikte arabadan çıktılar. Hafif tepeleşen bir yolda ev uzaktan görünmeye başladığında plandaki gibi Jimin, Jin'i yalnız bıraktı.
Jin evin bahçesine girdiği ilk andan itibaren izlendiği hissine kapılmıştı. Sanki rüzgar onun gelmesini bekliyormuş gibi şiddetlenmiş, gökyüzünden gök gürlemesine benzer bir ses duyulmuştu. Halbuki az önce hava oldukça güzel ve sıcaktı. Bu Jin'i biraz endişelendirdi.
Önünde bulunan ev iki katlı fakat küçük ve tahta-beton karışımı bir evdi. Ormana benzer bir yerin yakınında bulunması onu daha da korkunç hale getiriyordu. Yine de market gibi yerlere çok uzak değildi, sadece yakınlarda başka hiçbir ev yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Come? // YoonJin
FanficAgustGi : Çok korkuyorum Jin. Ya sensiz kalırsam? • YoonJin - SIN texting •