3. bölüm ADANA

13.7K 1K 9
                                    

Zafer, zarfın içindeki iki bin lirayı ve otobüs biletini anlamaya çalışırken, babası gerekli açıklamayı yaptı. "Yeni maaşın ve yeni işin hayırlı olsun evladım. Şimdi arabanın anahtarlarını ve cüzdanındaki kredi kartlarını masanın üzerine bırak."

Genç adam, babasının anlatmak istediklerini idrak etmekte zorlandı. Durumu anlayan Haluk Bey, izah etmeye başladığında, Zafer'in rengi atmaya başladı. "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Elindeki imkanları verdiğim gibi geri alıyorum. Tekrar bu imkanlara sahip olmak için, emek verip kendini bana ispatlayacaksın. Aksi halde, seni mirasımdan men etmek için hukuki yollara başvuracağım."

Zafer tam da "Ama baba!" demişti ki, Haluk Bey, "Daha bitirmedim!" diyerek, uyarısını yaptı.

"Adana'da başlatacağımız kentsel dönüşüm projesi için çalışacaksın. Görevin, sana verilen bölgedeki mahalle sakinlerini ikna etmek. Kadınları etkilemek için kullandığın dilini, ev sahiplerini ikna etmek için, çekinmeden kullanabileceğini düşündüm. Nasıl olsa hayatta en iyi yaptığın şey bu. Benim oğlum olduğunu hiç kimse bilmeyecek. Gerçi medyadaki serseri görünüşünden sonra, seni bu halinle kimse tanıyamayacağından, kendini saklaman zor olmayacak. Çünkü, her gün işe takım elbise ve kravatla gideceksin. Ayrıca, senin için cömert davranarak, iki bin lira maaşla çalışmana karar verdim. Bir saatte harcadığın parayı, bir ayda kazanmak nasıl bir şeymiş artık öğrenmenin vakti geldi."

Haluk Beyin sözleriyle daha da sarsılan Zafer, bu kadarının fazla olduğunu düşünürken, aklına Adana'da yaşayan ablası geldi. Eniştesi oradaki dokuma fabrikalarının müdürüydü. Yani babasının ima ettiği kadar ezilmesi, söz konusu değildi. Onun aklından geçenleri tahmin eden babası, "Sakın Sema Ablana güvenme!" dedi. "Çünkü ablan ve enişten, sana en küçük maddi yardımda bulunmayacaklarına, sana kapılarını açmayacaklarına dair bana söz verdiler. Tabii sadece onlarda değil, Gizem ve Sinem de, annenle birlikte bana söz verenler. Aksi halde aynı ceza, onlar içinde geçerli olur. Öldüğümde benden tek kuruş alamazlar. Bundan sonra tek başına ayaklarının üzerinde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmeden, dönmeyi aklının ucundan bile geçirme."

Genç adam ne söyleyeceğini bilemiyordu. Ne kadar reddetmeye çalışsada, babasının verdiği karardan dönmeyeceğini çok iyi biliyordu. Onunla inatlaşması, hayatını daha da zorlaştırmaktan öteye gidemezdi. Gerçi bundan daha kötüsü olabilir miydi ki? Artık çevresini kuşatan fıstık gibi kızlar, şuurunu kaybedene kadar içtiği zamanlar olmayacaktı. Sinirle avuçlarını sıkarken, bağırmamak için kendiyle mücadele ediyordu. İki bin lira maaşla nasıl geçinirdi? Birde bu yetmezmiş gibi, on iki saatlik yolu bir saatte uçakla gitmek varken, otobüsle gönderilmekte neyin nesiydi? Babası bu kadar vicdansız olamazdı. Onun suspus hallerini gören babası, konuşmaya devam etti. "Beni el aleme rezil ettin. Hem de kendi evlilik yıl dönümümde. Senin yaptığın kepazeliklere son vermek için, beni buna sen zorladın Zafer. Şimdi odamdan çık ve bir an önce eve gidip hazırlıklarına başla. Akşam 20:00 da otogarda ol."

Zafer, kaskatı kesilen vücuduna rağmen, hızlı hareket ederek arabasının anahtarını ve cüzdanındaki kartları çıkartıp masanın üzerine sertçe bıraktı. Hiçbir şey söylemeden, odanın kapısına ilerlerken, kör talihine lanetler yağdırıyordu. Tam kapıyı açıp kendini dışarıya atacakken, babasından alay eder gibi çıkan sözleri duydu. "Sonunu düşünen kahraman olamaz evladım."

Kapıyı çekerken içinden, yuh artık dedi. Onun tanıdığı, her daim ciddi olan babasının içine, Polat Alemdar kaçmış olamazdı değil mi? Asansöre ilerlerken, arkasından duyduğu kahkaha sesiyle daha da sinirlendi. Resmen dalga konusu olmuştu. İki kadın yüzünden düştüğü durumu, ömrünün sonuna kadar unutmayacaktı.

SENİN İÇİN (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin