6. bölüm

11.3K 953 18
                                    

Meryem gözden kaybolur kaybolmaz, Zafer omzunu kapı pervazına dayadı. Aksi halde olduğu yere çökebilirdi. Gördüğü şeye inanamıyor, kabullenemiyordu. Hayatında olmadığı kadar şaşkın, şakın olduğu kadarda üzgündü. Bir kere fotoğrafını gördüğü, ilk kez yüz yüze geldiği kız için, neden bunları hissediyordu. Kendi içinde yaşadığı kaos yüzünden alt üst olmuşken, Meryem tekrar görüş alanına girdiğinde, onunla göz teması kurmadan toparlandı. Sanki gözlerine baktığı an, kendini ele verecekmiş gibi hissediyordu. Bu sırada Meryem, elinde telefon numarasının yazdığı küçük kağıdı Zafer'e uzatırken, tebessüm etti. Genç adam titremesine engel olamadığı eliyle kağıdı alırken, ilk kez göz göze geldiler.

Konuşmadan, birbirlerine baktıkları o kısacık zamanda, bahçe kapısından giren başka bir kızın sesini duydular.

"Meryem, seni almaya geldim!"

Kız yanlarına geldiğinde, Meryem Zafer'in gözlerinden ayrılarak, gelen kişiye baktı. "Gel Zahide. Ben de seni bekliyordum."

Genç adam iyi günler dileyerek, oradan ayrılıp tekrar dışarıya çıktığında, önce gitmek için sokağın sağına döndü. İki adımı ilerledikten sonra aklı durmuş gibi arkasını dönüp, sola doğru birkaç adım attı. Yine olmadı, tekrar geri dönüp sokağın sağına yürüdü. Ne yapacağını şaşırmış halde, bir ileri iki geri gittiği o anlarda, bağırmak istiyordu. Hissettiği öfke, hayal kırıklığı o kadar büyüktü ki. Ama bunların sebebi Meryem değil, kaderdi.

Zafer'in gidişiyle Zahide, Meryem'e pis pis sırıtmaya başladı. "Kimdi o çocuk?"

Genç kız kıvırcık saçlarını şekillendirirken, umursamıyormuş gibi yapıp, "Kentsel dönüşüm müymüş neymiş, onun için babamın numarasını almaya gelmiş. Biraz tuhaf bir çocuktu," dedi.

Zahide, arkadaşını yıllardır tanıyordu. Onun böyle umursamıyormuş gibi görünmesi, aslında söylediğinin tam tersini gösterirdi. Al al olan yanaklarından dolayı, onu beğendiğini açık ediyordu. Fakat Meryem, geçmişte yaşadıkları sebebiyle hassas bir kızdı. O nedenle üstüne fazla gitmeden, takılmaya başladı. "Tuhaf muhaf ama Allah için, hoş çocuktu."

Onlar konuşurken, yanlarına arka sokakta oturan diğer arkadaşları Seçil geldiğinde de, Zahide imalarına devam ediyordu. Onların kimden bahsettiğini tahmin eden Seçil ise "Şu dışarıda, deli dana gibi dolanan bebeyi konuşuyorsanız, harbi yakışıklı çocuk. Bence gideri var," dedi.

Arkadaşlarının kendisiyle kafa bulmasına daha fazla dayanamayan Meryem, çığlık attı. "Yeter! İlgilenmiyorum anladınız mı? İsterse yunan tanrısı Zeus'un oğlu olsun! Bana ne!"

Yaşadıkları mahalle, genç kız bakımından zengin bir mahalleydi. O nedenle aşağı yukarı her gün birinde toplanıp, kızlar günü yapılırdı. Günün ilk bir saati gıybetler yapılır, sevgililer çekiştirilir, müzik eşliğinde göbekler atılır, finalde ise okey masası kurulurdu. Ve o gün toplantı Zahide'nin evinde yapılacaktı.

Zahide, Seçil'in de yardımıyla Meryem'le birlikte kendi evine gittiklerinde, henüz kimse gelmemişti. Kızlar gelmeden, son bir kez arkadaşına sataştı. "Sahi, ismi neymiş kentsel dönüşümcünün?"

Meryem dişlerini sıkarak, içinden ya sabır çeksede kızların susmayacağını biliyordu. Bir kere dillerine düşmüştü. Hazır diğerleri gelmeden, konuyu kapatmaları için, "Lütfen kızlar!" dedi ve elleriyle tekerlekli sandalyesinin kolçaklarına vurarak, devam etti. "Yaşadığım onca acıdan sonra ben gönül defterini kapattım. Hem benim gibi, hayatının sonuna kadar bu sandalyeye mahkum birisini kim sever ki?"

Onun dolan gözlerini fark eden Zahide ve Seçil, pişmanlıkla çevresini sardılar. Aslında ona takılmalarının sebebi, arkadaşlarını tekrar eskisi gibi neşeli görmek istemeleriydi. Birilerinin ona, hayatın her şeye rağmen akmaya devam ettiğini anlatması gerekiyordu.

SENİN İÇİN (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin