Selam güzellerim. Biliyorum uzun zaman oldu. Ama size güzel mi güzel bir final bölümüyle geldim. Umarım beğenirsiniz. Ha unutmadan beğenmeyenler olabilir, hayallerinde ki final olmaya bilir ama bunu edebince yerine getirmelerini rica ediyorum. Beddua ederek, kırıcı sizler kullanarak yorum yapacaksanız. Lütfen başlamadan çıkın sayfadan.
Sizin güzel yorumlarınızı bekliyorum. Sizleri seviyorum canlarım ❤
Serüven burda bitmiyor bir başka köy hikayesi tadında ki hikayem olan SIRÇA sizleri bekliyor, çok yakında final olacak olan Yer Altından Papatyalara da göz atmanızı kalben diliyorum. Sağlıcakla kalın canlarım🌹
Tütün hikayesi bir sene önce başladı benim için. Çok umutsuz ve korkarak başladım bu kurguya ama her daim yanımda olan kişiler vardı onların sayesinde altından kalktım bu işin. Onların adını anmadan geçersem haksızlık ederim hiç şüphesiz.
Elifim, Serap annem, canım kardeşim Bahar. Sizlere çok teşekkür ederim canlarım. Ayrıca grubumuzda olan Ayşen, Zeynep, Dilara, Remziye Abla, Sümeyya Zeliha Abla, kıvırcığım Ayşegül ve Hayat Abla. Sizlerin sayesinde çok iyi hissettim kendimi. Her zaman el verdiniz bana. Destek olup, çok güzel ilhamlar verdiniz. Çok teşekkür ederim sizlere. İyiki tanımışım sizleri, iyiki arkadaş olduk sizlerle. Umarım hep hayatımda olursunuz. Sizleri seviyorum. Bu bölüm sizlerin ❤
Bölüm şarkısı: Alma Attım Yuvarlandı
İlyas Yalçıntaş: Dilberim
*
Tıpkı kocamın dediği gibi tasımızı tarağımızı toplamış taşı toprağı altın şehre göçmüştük ikinci defa. İlkinin aksine karnımda değilde kucağımda bebeğimle yürümüştüm o sokakları. O zaman ki korkaklık ürkeklik yok olmuştu. Artık güven duyduğum bir kocam uğuruna canımı feda edebileceğim iki evlâdım vardı. Geçen seferkinin aksine başkasının evine sığınmamış, önce ki seferden edindiğimiz dostlar sayesinde evimiz biz gitmeden ayarlanmış bize sadece yerleşmek kalmıştı.
Bu defa ki evimiz tek göz bir oda değilde geniş pencereleri olan, binanın bodrum katında değil aksine üst katlarda yer alan bir daireydi. Her sey bir rüya gibiydi. Ayaklarımın yere basmadığı bir peri masalı adeta. Nerde köyden kaçarak gelen o zavallılar nerde şimdi kendinden emin basan ayakların sahipleri...
Bir hafta geçmişti yerleşmişmemizin üzerinden. Çat kapı gelmelere alışkın olan Belgin Abla o gün yanında misafirle vika geldi. Eteğimden çekiştiren oğlum kucağımda ağlamaklı kızımla açtığım kapıda yüzü yerde utangaç hareketlerle arkada duran komutanın hemşiresini gördüm. Benim ağzım iki karış açık his geldin bile diyemeden oğlum eski tanışmışlığın getirdiğini güvenle üzerine atlamış "Meryem Anne" diye apartmanı inlemişti.
Meryemin yere çökerek oğlumu öpüşü yıllardır evladından uzak bir ananın hasretini dindirişini anımsamıştı bana. Benimle beraber Belgin Ablanın da gözleri dolmuş, hasret giderişlerine nemli gözlerle bakmıştı.
Hemşire de özlemişti bizi. Oğlumdan sonra kızımı kollarımdan söken Belgin Abla sayesinde doya doya sarılabilmiştim dostuma. Kollarıma girdiği ilk anda ne kadar zayıfladığını düşünmüştüm. İncecik olmuştu. Komutanın yokluğu onda derin yaralara sebeb olduğu anlaşılıyordu. Geri çekilip yanaklarıma sulu öpücüklerini bırakırken beni sahiden çok özlediğini bir kere daha anlıyordum.
"Zeliş...çok özledim ben sizleri!".
"Yalana bak yalana. Özledin de niye görmeye gelmedin kızı?".
Belgin Ablanın her zamanki muzipliği güldürüyordu bizleri. Ama Meryem açıklama ihtiyacı duymuş gibi anlatıyordu nedenlerini.
"Gelecektim. Yemin ederim. Ama korktum. Beni bulur peşime takılır, ona tekrar aldanırım diye. Hem utandım da. Sizi o halde bırakıp kaçtım tabiri caizse. Yüzüm yoktu karşınıza çıkmaya. Affet Zeliş ne desen ne etsen haklısın. Hata ettim sizleri o halde bırakıp kaçmak".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEMRUD'UN GELİNİ/SON TÜTÜN (Tütün Serisi 2. Kitap)
Ficção Geral"Sen artık o tertemiz, küçük anne Zeliş değilsin. Sen artık, eli kanlı bir katilsin! Bu güzelliklerin hepsi sonsuza değin alındı elinden.." Zeliş'in çaresizliklerle dolu hayatında Kadir'in gözünden de okumaya ne dersiniz? Hem Zeliş hemde Kadir'in...