Merhabaaa, aynı gün içinde attığım 2. Bölüme hoş geldiniz!
Yarın saat 18.00'da SONSUZU YAŞAMAK ve 6 Ağustosta da GECENIN SIYIRDIGI BEDENLER'e yeni bölüm gelecektir. Bölüm tarihlerini profilimde duyuruyorum, beni takibe almayı unutmayın!
Iyi okumalar dilerim :)
7. KAYITLAR
Gözlerimi kapattım. Göğsümde bir ağırlık oluştu, bedenimi aşağıya çekti. Dizlerimden gücün yavaşça çekildiğini hissederken ellerimi masanın üzerine koydum ve parmaklarımı bastırdım. Midem kasıldı, hızla çarpan kalbim göğsü boşluğumda telaşa neden olurken kadının kelimeleri kafamda defalarca kez dolaştı.
''Pardon?'' dedim anlamadığımı belli edercesine. Aslında ne dediğini, ağzından dökülen her bir harfi oldukça net duymuş ve idrak edebilmiştim fakat anlayamıyordum. ''Nasıl çıktı?''
''Sisteme öyle girilmiş.'' Dedi sakince. Tane tane konuşuyordu. ''Dün gece ne yazık ki burada değildim, babanızın çıkışını başka bir arkadaşım yapmış olmalı.''
Göğsüme oyuk açıldı, oyuk içine bütün hislerimi bir kara delik gibi çekerken kalbim kan pompalayan etten parça olmak dışında bir görev üstlendi. Göğüs kemiğimi kırmak. Kalbim göğüs kemiğimi kıracak kadar büyük darbelerle içinde olduğu kafese saldırırken aklıma olduğum yerde sendelememek için direndim.
Neden baba? Diye sordum kendime. Neden çıkışını yapmış olabilirsin, neden?
Kafamın içi cevabını alamayacağım sorulardan oluşan dağlara döndüğünde önümdeki kadına baktım.
Dilim kuruyan dudaklarımın arazisinde kayarak dişlerimle eşelediğim etimi nemlendirirken ''Kamera,'' dedim hızlı bir soluk vererek. ''Kamera kayıtlarına bakmak istiyorum.''
Kadın güler gibi oldu. Bu isteğim sanki imkansızmış gibi bir profil çizdiğinde karıncalanan tenim benim kuyumu kazmak ve beni bu binaya gömmek için her şeyi yapabileceğini hissettiriyordu.
Kontrolden çıkıyordum ve bu isteyeceğim son şeydi.
''Bu imkansız.'' Dedi yavaşça. ''Kamera kayıtlarını incelemek için bu şehrin hastanelerinden sorumlu olan bakanlığa başvurmanız gerekiyor.'' Kadın nazikçe gülümsedi ve elini çekmece olduğum yere doğru uzattı. Çıkan hışırtı kadının çekmeceyi açtığını belli ederken bana hızla bir kağıt ve kalem uzattı. ''Bu formu doldurun, biz dilekçenizi gereken yere ulaştırıp size geri dönüş yaparız. Olumlu bir cevap alırsanız, izlersiniz.''
Dudaklarıma bir kesik atıldı ve kesik iki dudağımı birbirinden milimetreler kadar ayırırken dudaklarımı tekrar birbirine bastırıp üst dudağımı ağzımın içine yuvarladım. Dişim dudağımı kesecek kadar üst dudağımı sertçe ısırırken parmaklarımla masanın beyaz yüzeyi üzerinde ritim tuttum.
Parmaklarım hızlı hızlı ve sırasıyla masaya çarpıyor, telaşlı sesler çıkarıyorken yavaşça masadan uzaklaştım ve kadına gülümseyerek ''Yardımcı olduğunuz için teşekkürler.'' Dedim. Parmaklarım masadan düştü, elim boşluğa sallanırken kafamda dönen tilkiler birbirleriyle göz göze geldi ve hengame koptu.
Kameralara elbette bakacaktım ancak izin alacağımı kim söylemişti ki?
Savaş. Bir savaş vardı. Kendimi bildim bileli bu savaşın meydanı, içimdi. İçimde savaş vardı, kendimi bildim bileli kendimle savaşıyor, kendimi fethediyor sonra da kendime yeniliyordum. İyi ve kötü, iki kişiliğim kılıçlarını kuşanmış birbirlerine acımasızca usanmadan her defasında saldırırken ölen tek bir kişi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzündeki Cehennem
FantasíaElini kaldırdı ve ateşi kum gibi havaya saçtığında alevden bir çember etrafımızı sardı. ''Her şeyi ateşe vereceğim." dedi sakince. "İlk kıvılcım da sen olacaksın." •• Kapak tasarımı şahsıma aittir.