Bu bölüm, yayınlarken benden heyecanlı olup ilk Army olduğu zamanlarda Jimin'e Timin demeye yemin etmiş itsmeayrim 'e ithaftır.
İyi okumalar!~
~~~
Seungwan'dan
Havanın aydınlanmaya başlamasını fark ettiğimde elim otomatik olarak telefonuma gitti. Esnerken bir yandan da kağıtların arasında kalmış telefonuma ulaşmaya çalışıyordum. Çalışmak zordu. Ve ben çalışmaktan nefret ederdim. Buna rağmen bütün gece sabahlamış mıydım? Çılgınlık.
Şirkete gönderdiğim e-postaların gittiğinden emin olduktan sonra açık mavi diz üstü bilgisayarımın ince kapağını kapattım. Telefondaki saate baktığımda altıya yakın olduğunu gördüm. Altı buçukta hazır olmam gerekirken ben masamın üstüne yayılıp uyuma planları kuruyordum. Belki de bugün şirkete gitmesem olabilirdi. Sonuçta dosyaları göndermiştim değil mi?
Kimi kandırıyordum? Altıyı yirmi beş geçe arabama binerken hayal kurmanın saçmalığına bir kez daha varmıştım.
Aheste aheste arabayı sürerken şirketin önüne arabayı park ettikten sonra olur da dosyalar gönderilmemişse diye yazıyla da yazdığım a4 kağıtlarından oluşan bi düzine çalışmamı da yanıma aldım. Evden buraya saydığım kadarıyla on sekizinci kez esnediğimde otomatik kapıdan geçip kenarda duran çakma sarışınlara göz devirdim. Benim aksime dizlerinin üstüne giydikleri eteklerle şirkete mi gelmişler yoksa bara mi belli değildi.
Oysa ben ilk bulduğum siyah t-shirti ve kot pantolonu üzerime geçirmiştim.
Botumun çıkarttığı tok ses ile asansöre ilerleyip ve 12. kata bastım. 5. Katta binen ve yeni başladığı belli olan çocuktan utanmadan 19. kez esnediğimde artık pes etmiştim.
Uykum vardı ve ben bu lanet dosyayı teslim ettikten sonra güzel bir uyku çekecektim.
Asansörden inip direk olarak şirketin sahibi olan Jaesun amcanın kapısını tıklatmıştım. En son 44-45 yaşında olduğunu hatırlıyordum fakat yaşını hafızamda tutmayı uzun süre önce bırakmıştım. Çünkü yaşlandıkça gençleşiyordu ve bu durum benim ve şirketteki diğer genç erkeklerin sinirini bozuyordu. Çakma sarışınlar hallerinden memnundular ve bu durum onların daha çok hoşuna gidiyordu. Fakat benden büyüktü ve düşüncelerimi açık açık söyleyemezdim.
Saygılı bir insandım. Tıpkı ailemin bana öğrettiği gibi.
Jeon Jaesun.
Jeon şirketinin sahibi. Milyoner. Tahmini olarak şu an 48 yaşında olması gereken kıdemlim.
Jaesun amca dediğime bakmayın. Babamın kardeşi kadar yakın olduğu arkadaşıdır kendisi.
Asıl mesleğim olan tıp alanını, üniversiteden mezun olduğum zaman ölen babamın cesedini görmemle bıraktıktan sonra Jaesun amca kendi kızı olduğumu saymam konusunda ısrar etmişti. Bu yaşta bir mesleğimin olması konusunda aşırı ısrar ettikten sonra onun yanında işe başlamıştım.
Zorunda kalmıştım?
Adam istese ülkenin %70'ine sahip olabilirdi ki bu da onun ülkede kazandığı ünü açık ve net bir çekilde belli ediyordu. Eh, yanında onun deyişiyle kızı olarak durduğumda bu da bir miktar benim de ün kazanmamı sağlamıştı.
Asosyal bir tiptim. Ün kazansam ne olurdu?
Ve ben Son Seungwan. Annesinden sonra babasını kaybedince tam anlamıyla ortada kalan bir genç kız. Babasının acısı hala tazeyken hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek zorunda kalan bir kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night ↠ Yoongi🌙
FanfictionMeet me in the dark 🌙 • • Wenga/BangtanVelvet Fanfic 04.02.19~