Skin

1.2K 79 87
                                    

Bedeni kendini yitirmiş olsa da, o bir anneydi. Her şekilde oğlunu koruyacaktı...

-

Severus, Malfoy Malikanesinden aldığı bir mektup üzerine Malikaneye cisimlendi.

Malfoy Malikanesi her zamanki gibi sisli, iç karartıcıydı; ürpertici bir sessizlik etrafa hükmetiyordu.

Hava ne kadar güneşli olsa bile, bu kocaman evin bulunduğu çevre her zaman karanlık bulutlarla çevriliydi. Sanki böyle olması için özellikle büyü yapılmıştı. Fakat asıl nedeni, Karanlık Lord'un ve onun işaretinin bulunduğu her yerin yaşam enerjisini çekmesiydi.

Severus Snape aslında içten içe ne kadar gergin olsa bile kararlı adımlarla Malikanenin içine girdi, ardından da toplantının yapıldığı salona yürüdü.

Bu adama biri bakınca, ister istemez geriliyordu. Nedeniyse her zaman koruduğu sert yüz hatlarıydı. Sevinse de, korksa da, acıyı hissetse de; takındığı o yüz ifadesi değişmezdi. Bu yüzden Severus'un ne düşündüğünü anlamak neredeyse imkansızdı. Sırlarla ve anlaşılmazlıklarla dolu bir adamdı.

Kapıyı sert ama bir o kadar da nazik bir şekilde açtı -ki bunu nasıl yaptığı hakkında diğerlerinin hiçbir fikri yoktu-.

Bu sırada William Powell adında, oldukça sinir bozucu görünümü olan bir Ölüm Yiyen Karanlık Lord'a birşeyler anlatıyordu.

Snape içeri girdiğinde Karanlık Lord da dahil herkes ona döndü.

"Severus, hoş geldin."

Snape vücudunu ve başını hafifçe eğdi ve "Lordum." Diyerek selam verdi.

"Neden geç kaldın?"

"Affedin Lordum. Bay Malfoy'un Hogwarts'a götürülmesiyle ilgili birkaç bilgi alıyordum."

"Anlıyorum, Severus. Gel, otur. Sana da bir yer ayırdık."

Snape her zamanki gibi pelerinini savurarak Lord'un gösterdiği yere oturdu. Ardından da zihnini temizleyip toparladı.

Karanlık Lord'un yanında zihninizi kapalı tutmanız çok önemliydi. Yoksa her an zihninizin derinliklerini dalabilir, isteği cevabı bulabilirdi. Tabii Lord'dan saklayacak bir şeyiniz yoksa buna gerek yoktu. Fakat Snape'in sözleri yalanlardan oluşuyordu.

Snape, uzun ve etrafı Ölüm Yiyenlerle sarılı olan masaya baktı. Dikkatini üç tane boş sandalye çekti.

Evet, birisi Draco'nundu. Fakat Lucius ve Narcissa neredeydi? Umduğu şey olmamasını umut ederek Lord'a döndü.

"Dinleyin, yoldaşlarım. Hepinizin dikkatini çekmiş olmalı ki, masada üç boş yer var."

Bunları söylerken özellikle de Snape'e bakmıştı. Snape zihnini iyi koruyordu fakat iki boş sandalyeye bakınca çatılan kaşlarını gizleyememişti.

Karanlık Lord konuşmaya devam etti.

"Genç Malfoy, tam da Malfoy'lardan beklenecek bir hareket yapıp başarısız oldu. Narcissa Black ile Lucius Malfoy ise tam birer aptal gibi kaçmaya çalıştılar. Beni hafife aldıkları için onları cezalandırmaya karar verdim."

The Mask (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin