Touch

1.2K 76 49
                                    

Başlamadan önce, eğer hakkımda kişisel herhangi bir sorunuz varsa buradan yorum olarak ve mesajlardan bana sorabilirsiniz. İlerleyen zamanlarda bu sorularla ilgili bir bölüm yayınlayabilirim :)

-

Hayatınızı boka çeviren birine güvenebilir miydiniz? Her şeye rağmen sevebilir miydiniz? Bazı şeyler vardı ki, ne kadar çabalarsanız çabalayın sizi esir alırdı. Kaçamazdınız, kurtulamazdınız.

İşte o gün, Hermione Granger da hayatın ona bahşettiği acımasız kaderden kaçarken tekrar esir alınmıştı. Zaten kaçabileceğini düşünmek bile büyük bir aptallıktı. Ne zaman istediğimiz şeyler avucumuzdan kayıp gitmez, istemediğimiz şeyler bizi bulmazdı ki?

Genç cadının gözyaşlarına, sabırsız yağmur damlaları eşlik ediyordu.

Ne zaman kapıyı bir hışımla açmıştı ve genç adamın önüne geçip hıçkırarak ağlıyordu, ne ara bağırarak içinden geçen herşeyi sözcüklere sığdırmaya çalışıyordu bilmiyordu.

Kapının açılmasıyla hızla ona dönen genç adamsa sadece bakıyordu. Hızlanan kalp atışlarının vücuduna enjekte ettiği kanı her yerinde son sürat ilerliyor, genç adama bahşettiği haz onu daha çok genç kıza itiyordu.

Giysilerinden ve saçlarından yere damlayan sular, sözcüklerini ara sıra bölen ağzından çıkan hıçkırıklar genç adamın yutkunmasına neden oldu. Böyle olmasını istemiyordu.

"Söylesene Malfoy, gerçekten şu hayatında bir yere sahip değil miyim?" Dedi genç kız hıçkırıkların arasından. "Konuşsana. Susma Malfoy! Konuşmana ihtiyacım var!"

Ardından kararlı ve sert adımlarla kapıda dikilip boşluğa bakar gibi kendisine bakan adama doğru yürüdü.

"Neden lanet bir cümle kurmuyorsun? Konuşmana ihtiyacım var. Lanet olsun ki buna ihtiyacım var Malfoy! Aklımı kaybediyorum, senin yüzünden. Aklımı karıştırıyorsun, lanet olsun." Dedi bağırarak. Sonra yumruk yaptığı elleriyle çaresizce genç adamın göğsüne vurmaya başladı.

Tanrı aşkına, ne ara bu kadar aciz duruma düşmüştü? Ne zaman ve neden? Tekrar bağırarak ağlamaya başladı. Malfoy ise kızın güçsüz yumruklarını göğsüne geçirmesine izin verdi. Durdurmadı.

Zaten birkaç saniye sonra genç cadı yumruklarını durdurdu. Sadece yumruk yaptığı elleri sarışın büyücünün göğsünde yer edinmişti kıpırdamaksızın.

Ağlamaktan burnunun ucu ve yanakları kızarmıştı -özellikle de çillerinin bulunduğu bölgeler-. Tatlıydı, ama ne kadar tatlı olursa olsun ağlamış olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştiremiyordu.

"Senden— SENDEN NEFRET EDİYORUM, MALFOY!" Dedi avuçlarının içinde genç adamın siyah bluzunu sıkarken. Ardından fısıldayarak tekrar etti. "Senden nefret ediyorum."

Karşısındaki adamın gözlerinin tam içine baktı. Ardından bluzunu kavramış olan ellerine. Ve aniden kollarını kendine doğru çekti.

Bu hareketle iki gencin dudakları birleşti. İlkine göre daha şefkat doluydu. Anlarsınız ya, ev gibi hissettiriyordu; güvende olduğunuzu biliyordunuz, huzur doluydunuz.

Granger'ın gözleri kapanmış, yaptığının yanlış olduğunu bile bile karşısındaki düşmanının dudaklarının tadını çıkarıyordu.

Malfoy'un gözleri de refleks olarak kapanmıştı. Dudakları genç kızın yumuşak ve şeftali kokusu sinmiş dudaklarını yavaş bir şekilde öpüyordu. Bir elini genç kızın ıslak saçlarına getirdi. Biraz orada oyalanıp ardından beline doğru kaydırmaya başladı. Bu arada ritim hızlanmıştı; fakat şefkat hâlâ dudaklarına ev sahipliği yapıyordu. Daha özel hissettiriyordu.

The Mask (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin