pretending like i'm ok

1K 77 45
                                    


Genç cadı giysilerini üstüne geçirdikten sonra asasını cebine sıkıştırdı, ıslak saçlarını salladıktan sonra banyodan çıktı.

Tabii her zamanki gibi; ne kadar çekici durduğunun farkında değildi. Banyo kapısının önünde durdu ve asasını sıkıca elinde tuttu. Bu arada, 'Acaba Malfoy'u görmeli miyim?' Diye düşünüyordu. Son zamanlarda aklından çıkmıyordu ki!

Ama kendine çeki düzen vermeliydi. Harry ve Ron artık genç cadının yanındaydı. Onların yanında bile Malfoy'u düşünemez, gözlerinin içine baka baka yalan söyleyemezdi.

Ron.

Ah, öğrense neler diyeceğini ve kalbinin nasıl kırılacağını düşünmek dahi istemiyordu.

Kendine gelmek adına gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Ardından Hogwarts'a odaklandı;hayal etti. Kemiklerine kadar orada olmayı arzulaması gerekiyordu. Bu işler böyleydi; gerçekten istemediğiniz yere gidemezdiniz. Cisimlenirken ya da normal yollarla, farketmezdi.

Fakat Hermione, Hogwarts'ta olmayı arzulamıyordu ki. Şu an delicesine Malfoy'u görmek istiyordu.

Genç cadının beyni ve kalbi iş birliği yaptı. Ardından kızın tüm hücreleri ondan bağımsız Malfoy'un odasını düşündü.

İstedi.

Arzuladı.

Sanki oksijenmiş gibi,

Onsuz yaşanmazmış gibi.

Ve genç cadı Malfoy'un odasının ortasına cisimlendi. Bunu yaptığı için başını yukarı kaldırıp, gözlerini kapattı; ardından içinden kendine ne kadar küfür biliyorsa hepsini saydırdı.

Sakinleşmek için asasını ve çenesini sıktı. Fakat gözlerini açmak istemiyordu. Çünkü büyük ihtimalle ona sorar gözlerle bakan Malfoy'u görecekti.

En iyi şeyin ona bakmadan kapıyı açıp çıkmak olduğunu düşündü. Ona hesap vermek zorunda değildi.

Gözlerini açıp telaşlı adımlarla, ama soğukkanlılığını koruyan yüz ifadesiyle kapıya yönelmeye yeltendi.

Fakat lanet hücreleri onu yine, Malfoy'a bakmaya zorladı.

Fakat gördüğü görüntüyle o yüz ifadesi, kastığı çenesi gevşedi.

Düşündüğü görüntü, asıl olanından çok daha farklıydı.

Malfoy; yorganı üstüne çekmiş, uyuyordu.

Hermione yutkunup ona doğru olabildiğince sessiz adımlarla ilerledi. Her an uyanıp genç cadıyı yakalayabilirdi sarışın büyücü; bu yüzden Hermione nefes almaya dahi korkuyordu.

Asasını telaştan daha sıkı kavrayıp yürümeye devam etti.

Ardından yatağın yanındaki sandalyeye oturup genç Malfoy'u izlemeye başladı.

Sol tarafına doğru dönmüş, uyuyordu. Aslında daha çok ölü gibiydi; tabii oda çok sessiz olduğundan zorla da olsa nefesleri duyuluyordu.

Sol eli yataktan aşağı sallanıyordu. Genç cadının birkaç kez tatmaya fırsat bulduğu soluk pembe ve yumuşak dudakları hafiften aralıktı. Ne olursa olsun her zaman çatık olan kaşları, uyurken de kendilerini bozmamıştı. Fakat bu ona tatlı bir hava katıyordu.

'Tanrı gibi,' diye düşündü genç kız. 'Lanet olsun Malfoy! Masum gözükmeyi nasıl becerebiliyorsun kim bilir kaç kişinin canını almışken?'

The Mask (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin