☆.:**:.あ.:**:.☆

155 21 8
                                    

Medya çok sevimli değil mi ama::,?

YuWin ile kalın efendim, keyifli okumalar! (HEYECANLIYIMHEYECANLIYIMHEYECANLIYIM)

 '*•~-.¸¸,.-~*'  

  İlkbahar; üşüyorum.

  Yaz; kuruyorum. 

 Sonbahar; nefes alma umuduyla dolu içim, kokuları hissetmekle, köklerimi toprağa salmakla. 

 Kış, var olmaya başlıyorum; koparılma korkusu ile doluyken koparan kişi tarafından bir kitap arasında kurutulmaya razı bir benliğim var artık.

 Kış hâlâ devam ediyor, koparıldım. Şimdi  kan kırmızısının ve güneş sarısının birbirinin içinden geçtiği bir kapağın içindeki sayfaların arasında inceliyorum. Üzerimde beni unutmuş olma düşüncesi geziyor ya da sadece kitaptaki acı işleniyor yavaş yavaş üzerime.

  Ne oluyor bana, tek derdim beni alıp bir kitap arasına koyması değil miydi zaten? Hatta kurumuştum bile, hem de en sevdiğim renk arasında, belki de o da kırmızı severdi? Sevsindi; renklerin bir zararı yoktu değil mi ona?  Önemli değildi aslında, ona zarar veren herşeyi yok edebilirdim. Neden onu korumama izin vermiyordu, boşuna durmuyordum ya bu saman renkli sayfaların arasında. Öyle miydi yoksa?

 Kapağı devirdi ya üstüme; saatler geçti, geceler gündüzler, üç beş gün, bir kaç hafta, ayları devirmeye başladı bu üzerime kapanan ağırlık. Kitaplıktaki birkaç kitabın arasına iliştirildim acı ve gözyaşları içinde titrek eller tarafından. Soğuktu bu kitaplık; oysa ki baş ucunda tutardı beni, 77. sayfayı açar yapraklarımı eritecek göz yaşlarıyla beni izler birkaç satır okur geri yerime koyardı, üşümediğim yerime. 

 Şimdi mi? 

Şimdi; onu karşıdan izleyebiliyorum sadece; sersemce uyanışını, uyuşmuş vücüdunu esnetişini, duş alıp odasına gelişini, karnını doyuruşunu.. Birde ne var biliyor musunuz, ağlayışını, canının yanışını izliyorum.

 Ve ben sadece soğuk bir kitaplıkta donarak onu izleyebiliyorum. Ne gözyaşlarını silip ona sevgi verebiliyorum ne de sarıp acılarını içime çekebiliyorum. Onu gözyaşlarından öpemiyorum, dudaklarımla onları yok edemiyorum. 

Ve şimdi fark edebiliyorum; benim dileğim bu değildi, benim dileğim bir kitap arasında kururken onun yok oluşunu izlemek değildi. Halbuki bunu onun için istemiştim, yanında olabilmek için. 

Olamıyorum. canım yanıyor, canım yandıkça yapraklarım kanlanıyor, yok olmaya başlıyorum, tıpkı onun gibi.

Biz bizsiz yok oluyoruz. 

Ona ulaşmalıyım, onu sarmalıyım; beni itse bile, yapraklarımı dökse bile, beni yok etse bile. Bir sonraki kışı beklerim ben yine, bu sefer kitap arası hâyâllerimden uzak, onun yanında onunla olmaya odaklı, güçlü olmaya, dik durmaya kıştan hazır bir şekilde. Tamamen yok olmadan, birbirimizin acısını saramadan, kış bitmeden onun yanında olacağım. 

Biz Nakamoto Yuta ve Dong Si Cheng'iz. 

Ya da sadece Kardelen ve Hercai Menekşenin yeniden varolmuş farklı; can yakıcı öyküsüyüz. 

 '*•~-.¸¸,.-~*' 


Kısa tanıtım tarzında birşey oldu bu sanırım ben de şuan bilemedim ;(( HALA HEYECANLIYIM, umarım batırmamışımdır. Lana dinleyerek yazdığım için kasvetli kurgum daha da kasvetlendi. AĞLIYORUM:88 

◤ѕɴowdrop╰ʸᵘʷᶤᶰ╮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin