☆.:**:.し.:**:.☆

33 7 3
                                    


Uzun süre oldu, hemde gerçekten uzun süre. Yazamadığım her gün gerçekten üzgündüm ve bir türlü üzerimde yazmaya uygun enerjiyi hissedemedim. Bu çok sinir bozucu bir histi. Şimdi bile hala içime sinmezken bunu yapmam gerektiğini hissediyorum. Kimsenin umurunda olduğu ya da beklediği bir hikaye değil elbette Snowdrop fakat yinede kurgum hakkında fikirlerinizi yoruma bıraksanız ya da eğer beğeniyorsanız bunun için oy verseniz?

Bunu istemek tuhaf hissettirdi, bunu eğlenmek için yapıyorum ama yinede merak ediyorum düşüncelerinizi.

Okumanız bile benim için önemli, yorum ve oy bırakmasanız da teşekkür ederim.

Güzel okumalar.

☆İyi geceler

>>>>>>>>>>>

Sağ ayağım karla temas ettiğinde sol ayağım geri kaçmak üzere beni uyarmıştı sanki fakat koluma dolalı Sicheng'un eli öyle sıcaktı ki tenim yansa da asla buradan ayrılmayacaktım.

Yavaş yavaş kar üzerinde ayak izlerimiz oluşurken sıcacıktım ben, öyle ki Renjun tarafından yüzüme atılan kar topundan ne bihaberdim ne de en ufak bir üşüme hissetmiştim, Winwinse çoktan gülmekten kara serilmişti.

Tanrım lütfen, tüm dünya bana karşı durup kar topu atsın ve bu çocuk bu şeklide bana gülsün, beni komik bulsun ve sevsin, çok sevsin.

Yüzü kızarmaya başlarken soğuktan, eğilmiş ve elimi uzatmıştım kalkmasına yardımcı olmak için.
Kara bulanmış elini avuçlarıma yerleştirğinde sanki aramızda kalan kar taneleri o an tam olarak hissettiğim duygulardı ve onun temasıyla eriyorlardı.

Yumuşacık gülümseyip 'Hyung kardan adam yapalım hadi!' derken bile nasıl etkileniyordum, tanrı bilir.

'Winko-chan üşümüyor musun? Hayır deme, şimdiden kıpkırmızı olmuşsun.'

Gerçekten de daha çıkalı beş dakika bile olmamışken domates gibi olmuştu.

'Hayır, hayır! Sakın yapmayalım deme, üşümüyorum ben, sadece, ımm... öf hyung insanlar sadece üşüyünce kızarmaz, sana bunu mu anlatmalıyım?'

Bu ne demekti böyle? Öyle donuktum ki, bu soğuktan değil, düşüncelerim ağır bir trafikte bana ulaşmakta zorlanıyorlardı. Utanmış falan mıydı yani, büyük saçmalayabilirdim şuan.

'Peki, peki. Yapalım hadi.'

Kabul etmem onu bu soğukta üşütmeye göz yumduğum anlamına gelmiyordu.

'Evde havuç var mıydı?'

Bunu sormasıyla en fazla bir saniye kahkahamızı tutabilmiş ardından elini yakalamamla eve doğru koşmaya başlamıştık. Yalpalayarak ve etrafa kar saçarak kapıya ulaştığımızda neredeyse kapıya kırarcasına vuruyorduk öyle ki Kun arkamızdan sinirli bir şekilde bağırmıştı tepkimiz ise sadece gülmek oldu.

Kapı açıldığında karşımızda Kun kadar sinirli bir Johnny duruyordu, Winwinse çoktan elini elimden atmış Johnny'yi de iterek mutfağa koşmaya başlamıştı,
şapşal.

'Sorun yok Johnny,' dedim gülerek, 'sadece acelemiz vardı. Sahi havuç var mıydı?'
'Bilmiyorum, bakın işte.' yumruğumu havaya kaldırmış vurmasını beklerken yüzüme üflemiş ve beni içeri çekerek kapıyı kapatıp yukarı çıkmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

◤ѕɴowdrop╰ʸᵘʷᶤᶰ╮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin