5

2.8K 420 43
                                    

O dengeli besleniyordu. Mutlu olmak için bir neden arıyordu.

Ben ise, yaşayan bir ölüydüm. Bu sefer öleceğimi hissediyordum. Fakat, kalbim onun sayesinde bu kadar canlı hissederken, ruhumun ruhsuzluğunu anlayamıyordum.

Tanrım, beni yanına mı alacaksın?

"Bence bu yarışı sen kazanacaksın Mete." Dediğimde yüzünde hüznün çöreklendiğini gördüm. Ardından gülümsedi.

"Bana o elbiselerden giydirtme Kaan." Dedi sessizce. Başını yere eğdi.

Ne olduğumuzu bilmiyordum. Ne arkadaştık, ne de bir sevgili. Sadece arada bir öpüşen, birbirinin saçlarını okşayan iki oda arkadaşıydık. Birlikte 3. haftamızdı.

Ondan hoşlanıyordum.

"Neden yüzüme bakmıyorsun?" Başını eğmeye devam ederken konuştu. "Yüzüne baktığımda, cansız yüzün geliyor gözümün önüne."

"Ama ben yüzüme bakmanı istiyorum." Sonra yeşillerini kahvelerime değdirdi. Onun gözleri yemyeşil bir bahçeyse, benimkiler kupkuru ve çorak bir topraktı.

"Sana çok iyi bakacağım  İkimizde o elbiseyi giymeyeceğiz." Dedi, ama buna kendisi de inanmadı.

mágoa. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin